184 okunma, 7 beğeni - Selma Fındıklı kitapları, eserleri, Selma Fındıklı kimdir, öz geçmişi, Selma Fındıklı nereli gibi bilgiler, kitap incelemeleri ile yorumları, Selma Fındıklı sözleri ve alıntıları detaylı profili ile 1000Kitap'ta.
Hakkında
Selma Fındıklı, Eskişehirde doğdu. Lise yıllarının sonuna kadar da bu kentte yaşadı. Daha sonra, Ankarada Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. 1986 yılından bu yana TRT Ankara Radyosu, Tiyatro Yayınları biriminde dramaturg olarak görevini sürdüren Selma Fındıklı yazmaya 1983 yılında, radyo oyunlarıyla başladı.
Bugüne dek, değişik türlerde otuzu aşkın oyunu yayınlandı. Yazarın, Kurtuluş Düğünü adlı oyunu, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü Edebi Kurulunca 2008de repertuvara alındı. 1994 yılından başlayarak Nereye Yüreğim (roman, 1994); Loş Sokağın Kadınları (öyküler, 1995, Haldun Taner Ödülü 1996); Gözüm Yaşı Tuna Selidir Şimdi (roman, 1997); Ankara İstasyonu, (öyküler, 1997, İş Bankası Edebiyat Büyük Ödülü, 1998); Saray Meydanında Son Gece (roman, 1999); Gümüşlü Martı (roman, 2001); Gecenin Yalnızlığında (roman, 2002); Kum Gülü (roman, 2004); İmbatta Karanfil Kokusu (öykü, 2006, Sait Faik Hikâye Armağanı 2007); Vardar Rüzgârı (roman, 2009) adlı kitapları okurlarıyla buluştu.
Selma Fındıklı'nın aldığım ve okuduğum ilk kitabı "Nereye Yüreğim" idi. Anlatımı o kadar çok ilgimi çekmişti ki diğer kitaplarını da merak edip takip etmeye başladım. "Loş Sokağın Kadınları" ve "Ankara İstasyonu" öykü kitabı ödüller aldığından benim için daha kıymetliydi. Sonrasında okuduğum "Kum Gülü", "Gecenin Yanlızlığında" ve Saray Meydanında Son Gece" romanları beni şimdiki zamandan aldı, başka zamanlara, başka âlemlere götürdü. Kesinlikle film olması gereken kitaplardı bunlar... Sonrasında aldığım yine öykü ödülü almış "İmbatta Karanfil Kokusu" ve "Gözüm Yaşı Tuna Selidir Şimdi" okunacak kitaplarımın arasında beklemekteydi, ta ki Selma Fındıklı aklıma düşüp, yeni kitaplar yazdı mı acaba, çok uzun zamandır kitapçılarda da rastlamadım diye düşünene kadar. Sonra öğrendim ki 2015 yılında radyoevindeki odasında, masasının başında hayatını kaybetmiş. Çok üzüldüm, çok çok üzüldüm, çünkü daha gençti, ölüm ona hiç yakışmıyordu, belki yazacağı daha nice kitapları, ödülleri olacaktı. Ama artık yok, ve yazacağı bir çok eserden onu sevenler mahrum kaldı, umarım yazdıkları bir çok kişiye ulaşır, filmleşir, sinemaya uyarlanır ve adı hep sevgiyle anılır.
İncelemeyi (ve romanı) okurken dinleyiniz: youtube.com/watch?v=7jO3wJl...
"İsmi ile müsemma" tabiri, Abdülkadir Meragi'nin yalnızlığını okurun ruhuna bir kelebek gibi işleyen bu tarihi roman için söylenmiş olmalıdır. 1373 yılında ve Meraga'dan başlar hikaye, yani İran'dan. Meraga, Tebriz, Bağdat, Semerkand, Herat gibi Fars ve Türkistan diyarlarında geçen öyküyü büyülü bir üslupla anlatır.
Sanatkar bir babanın elinde yetişmiş maharetli bir müzisyendir Abdülkadir. Haşmetli sultanların saraylarında çalmak için ailesiyle vedalaşır ve evden ayrılır. Ömür boyu bitmek bilmeyen bir göçtür sonrası. Savaşlar, karışıklıklar, tatlı dilli padişahların makamlarından gelen gücün baskısı, köle pazarlarının merhametli ve özgür yüreğinde bıraktığı deprem... Ve onu hiçbir zaman yalnız bırakmayan bir çift göz.
Yıllar önce okumuş olsam da birkaç kez yeniden sayfalarında yolculuğa çıktığım bir romandır Gecenin Yalnızlığında. Sayfa sayısının az olması kısa zaman dilimlerinde okumaya imkan verir: uykudan önce, şehir içi bir yolculukta...
Öykü kitaplarının benim için yeri ayrı hele bizim edebiyatımızdaki öykücülerin yeri bambaşka.
Bu kitapta da incelikli bir dil,naif bir anlatım zengin kelime haznesi derin bir iç görü vardı. Kadınların iç dünyasını(sevdaları,umutları, yanlızlıkları bir küflü sokak eksenin de anlatılıyor