Şems-i Tebrizi

Şems-i TebriziMakalat yazarı
Yazar
8.3/10
324 Kişi
1.555
Okunma
1.431
Beğeni
54,9bin
Görüntülenme

Şems-i Tebrizi

1.555 okunma, 1.431 beğeni - Şems-i Tebrizi kitapları, eserleri, Şems-i Tebrizi kimdir, öz geçmişi, Şems-i Tebrizi nereli gibi bilgiler, kitap incelemeleri ile yorumları, Şems-i Tebrizi sözleri ve alıntıları detaylı profili ile 1000Kitap'ta.

Hakkında

Şems-i Tebrizî ya da Şems ed-Dîn Muhammad (Farsi: شمس تبریزی) (d: 1185 - ö:1248), İslam alimi ve mutasavvıf. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî'nin gönül dünyasında büyük değişikliklere sebep olan ve Mevlânâ tarafından yazılan ilâhî aşk şiirlerinden oluşan "Dîvân-ı Şems-î Tebrîzî" adındaki nazım eser sayesinde tanınan çok kuvvetli bir din âlimidir. Kimliği Şems-i Tebrizi künyesinden de anlaşılacağı üzere, günümüzde İran'ın Doğu Azerbaycan Eyaleti’nin yönetim merkezi olan Tebriz şehrinde m. 1185 yılında. Melik Dad oğlu Ali adında bir zatın oğludur ve Şemseddin yani dinin güneşi lâkabıyla anılmıştır. Daha küçük yaşlarda, mânevî ilimleri tahsilde gösterdiği kabiliyetle dikkat çeken Şems, din ilimleri tahsilden sonra, genç yaşlarında Tebrizli Ebubekir Sellaf'a mürid olmuş, ününü duyduğu bütün meşhur şeyhlerden feyz almaya çalışmış ve bu sebeple diyar diyar dolaşmıştır. Bu gezginliğinden dolayı kendisine "Şemseddin Perende" (uçan Şemseddin) denilmiş, ayrıca Tebriz’de tarikat pîrleri ve hakikat arifleri ona "Kâmil-i Tebrizî" adını vermişlerdir. Hayâtı ve şâhsiyeti Daha sonraları Sacaslı Şeyh Rukneddin, Tebrizli Selahaddin Mahmut ile mutasavvıf Necmüddin Kübra’nın halifelerinden Centli Baba Kemal’e intisap ederek onlardan feyz almıştır. Muhammed’in ahlakını örnek alan Şemseddin-i Tebrizî, devamlı bir arayış içerisinde olmuş, manevî bir işaret üzerine de Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’yi arayıp bulmuştur. Dünyaya, kılık ve kıyafete önem vermeyen Şems, Mevlânâ ile üç-üçbuçuk yıl süren beraberliği neticesinde onun hayatında yeni ufukların açılmasına vesile olmuş, onu ilahî aşkın potasında eriterek, kâmil bir Hak aşığı yapmaya muvaffak olmuştur. Şems-i Tebrizî Şam’a döndüğünde, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî için onun yokluğu dayanılmazdır. Şems’in varlığını kabullenememiş kimseler, Mevlânâ’ya ileri geri laflar etmişlerdir. Celâleddîn Rûmî’nin bu kimselerden birine verdiği cevap şöyledir: "Onun ışığı vurmazdan önce ölü bir nakıştım sadece taş duvarlarınızda. O, elindeki yay ile vurmazdan önce tellerime; hep aynı nameyi çalıp söyleyen, kendi sesine yabancı bir kuru rebaptım. Ben onun avucunda bağlar, bahçeler ağaçlar görür; deryalar gibi geniş, deryalar kadar berrak sular görürüm. Onun avucunda çıkan ağaçların gölgesinde dinlenirim. Lâkin siz bunların hiçbirini göremezsiniz." Bir süre sonra Şems, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’in oğlu Sultan Veled’in çağrısı üzere Konya’ya geri gelir. Mevlânâ bir daha şehirden ayrılmasın diye, onu bir kızla evlenmeye iknâ eder; bu kız Celâleddîn Rûmî’nin evinde evlâtlık olan Kimyâ Hâtun’dur. Kimya Hatun’a gizliden aşık olan, Mevlânâ’nın küçük oğlu Âlâeddin, bu durumu hazmedemez ve Şems aleyhtarlarının yanında yer almaya başlar. Ölümü hakkındaki rivâyetler Şems hicri 645, miladi 1247 tarihinde Mevlânâ'da meydana gelen büyük değişikliği hazmedemeyenler tarafından mı öldürüldü, yoksa geldiği gibi kimseye haber vermeden Konya’yı terk mi ettiği bilinmemektedir. Bu gün Konya’da Şems makamı olarak bilinen, halk ve bilhassa Mevlevîlerce türbesinden önce ziyaret edilen bu mescit-türbe de mevcut sanduka, boş bir sanduka mı, yoksa Mehmet Önder Bey'in bir hatırasında anlatıldığı gibi, Şems gerçekten burada mı gömülüdür, bu da bilinmez. Lâkin bu konuda en kuvvetli tezlerden birisi Sipehsalar'a veya eflakiye göre şöyledir: Şems-i Tebrizî'nin dedesi Haşhaşiler tarikâtında mürittir. Daha sonra tarikâttan aile kurmak üzere ayrılmak ister ve ayrılır. Ailesini kurar ama tarikat yönetimi değişir ve torun Şems'in tarikâta bağışlanmasını ister. Dedesi de vermek istemez. Zaten Şems eğitim için Şam'a gider ve Şems'i takip bu aşamada başlar. İlk önce bulurlar lakin kaybederler Şems'i ama Şems Mevlânâ'dan ayrılıp Şam'a gittiği vakit tarikattan bir mürit Şems'i fark eder çünkü Şems Şam sokaklarında yine bir dervişi tâbir yerindeyse rezil etmiştir. Bunun üzerine Şems'i takip Konya'ya kadar sürer ve daha sonra Şems bir dergâha çağrılır, tam yedi derviş gelmiştir Şems'i öldürmek üzere, Şems Celâleddîn Rûmî'dan ayrılmak üzere izin ister ve tam da bir vedalaşma hissi vermeden kendi eliyle ölüme gitmiştir. Hatta ölüme giderken "Rabbim şu kuyu mezarım olsun" diye dua etmiştir. Dergâha gittiği zaman yedi derviş onu beklemektedir artık.O her bir dervişle odalarda ayrı ayrı görüşerek hepsini konuşmalarıyla bayıltmıştır. En son derviş en iri cüsseli ve bilgili olandır. Şems dervişlerden namaz kılarken öldürülmesini istemiştir. Ve namaz kılarken zammı sure olarak Şems suresini okumuştur. Ayrıca İslam aleminde Osman'dan sonra gece kılınan ikinci cenaze namazı Şems hazretlerine aittir. Şems hazretleri Mevlânâ'ya bir mendil gönderir ölmeden önce mendilde şu yazmaktadır: "Ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim gör bakalım aşk için ölmek ne demekmiş", yazmıştır. Mevlânâ'da bayılmıştır. Ayrıca Şems'in Konya dan ayrılıp kaybolması zayıf ihtimaldir çünkü yüce Allah ona rüyasında kendisine istediğinin verilmesi karşısında ne verebileceğini sormuş Şems de: "Canlara kanlara boyanacak başımı" diyerek aşk yolunda başını vermiştir. Şems-i Tebrizî Camii ve Türbesi Niğde’deki Kesikbaş Türbesi de Şems’e izafe edilir. Bunlardan ayrı olarak Tebriz şehrinde "Geçil" denilen mezarlıkta, aynı bölgede Hoy’da, Pakistan’ın Multon şehrinde Şems türbeleri veya makamları vardır. Bunlar çeşitli rivayetlerle süslenmiştir. Pakistanlıların söylediklerine göre de Şems, Konya'dan bir gece yarısı gizlice ayrılmış, Hoy şehrine hareket etmiş ve orada yerleşmiştir. Rivayete göre Şems-i Tebrizi Hoy’da vefat eder ve orada gömülür. Mezarı, Unesco Dünya Kültür Mirası'na aday gösterilir. Bir rivayete göre, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin küçük oğlu Âlâeddin de, Şems'i öldürenler arasındadır. Şems’in Konya'daki türbesi küçük, mütevazı, adeta saklanmış bir yerdir. Mevlânâ’nın o ihtişamlı türbesinin yanında -ki Mevlânâ -"En güzel türbe gökkubedir" der- sadedir.
Unvan:
Türk İslam Alimi ve Mutasavvıf
Doğum:
Tebriz, İran, 1185
Ölüm:
1248

Okurlar

1.431 okur beğendi.
1.555 okur okudu.
132 okur okuyor.
1.543 okur okuyacak.
82 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Reklam
"Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet Çünkü hayat çok kısa."
Sen, bana şah damarımdan daha yakınken nasıl sana "ya" diye hitap edebilirim? "Ya" uzakta olana hitaptır.
Kırdıysa; sessiz kal. Sessizliğinden kırıldığını anlamıyorsa; Onsuz kal.
Şems-i Tebrizi
Şems-i Tebrizi
Kalp mi insana sev diyen yoksa yalnızlık mı körükleyen? Sahi nedir sevmek: bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı? ◇
Şems-i Tebrizi
Şems-i Tebrizi
Reklam
Ne diyordu şair?
Ne zaman imkansızı seversen, işte o zaman gerçek seversin...🖤
Özdemir Asaf
Özdemir Asaf
Bütün kitaplarda seni okumak varmış.. 🖤
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ne içimdeki sokaklara sığabildim.

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
511 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Her nasip, Kader-i Mutlak'ın semeresini, niyetin göğe açılmış ellerinde, bir emânet gibi taşır ve vakti geldiğinde, ilk kez tadılan bir lütuf yahut hüzün şeklinde zuhur eder.Biz Gülbeşeker'im ile namı diğer
özlem
özlem
'le aylar evvelinden Makalat'ı birlikte okumaya karar verdik. Heyecanla vaktinin gelmesini bekledik.Bir
Makalat
MakalatŞems-i Tebrizi · Ataç Yayınları · 2014463 okunma
496 syf.
·
Puan vermedi
Sohbet boyunca derin bir mânânın içinde hissettim kendimi. Sohbet diyorum çünkü; kitapta yakın bir anlatım vardı. Yani anlattığınız kişiyi biliyorsunuz da ona sesleniyormuşsunuz gibi. Sizi dinlerken öyle dikkat edilecek yerlere değiniyorsunuz ki, tekrar tekrar üzerinden geçiyorsunuz. Evet Şemsin de sohbeti böyleydi. Üzerine değinecek noktaları anlatmak için başka bir misal vermiyordu. Farklı konuda, aynı ve uygun şeyi anlatıyordu. Çünkü anlattığı açıktı ama mânâsı sır. Sözünde öyle sırlar vardı ki anlatımın tekrarlanmasına rağmen anlam kapalıydı. Anlamak için de sırları açık edecek bir dosta ihtiyaç vardı. Belki bir âlem ve o âlemin içindeki hâlleri okudum. Her şey bir nedene bağlıydı ve aslında herkes bir nedendi. Kimileri nedenin nedeni, kimileri habersiz bir neden. Şems, söz üstadı ve aslında okuyucusundan da haberdar bir ayna. Amacının okuyuculara sırrı açıklamak olduğunu da sanmıyorum. Tamamen bir sırdan, bir âlemden haber vermek onunki. Evet âlem bir sır ve içindekiler özünde mânâ taşıyan birer anahtar. Sadece herkes uykuda, uyananlar Tanrı vergisinden nasiplenenler. Özel bir şeyden daha bahsetmeliyim; onu okurken kendimi anlıyormuş gibi hissettim ve anlaşılmaz olduğumu. Çünkü anlamın alanı o kadar geniş ki yerini bulamıyorsun. Bununla birlikte gönül dilinin hâlinden haberdar olmalısın; anlamak ve anlaşılmak için. Ömrümde Şemsi dinlemek de nasip oldu. Şimdi bir dost yolcusu ve anahtar toplayıcısıyım.
Makalat
MakalatŞems-i Tebrizi · Ataç Yayınları · 2014463 okunma
336 syf.
·
Puan vermedi
Aşk olsun!
"Gönül bülbülü ebedi olarak mest olsun, can tûtîsi daima şekerler yesin! Can kuşum aşka doğru uçmayacaksa, kanadı kopsun, kırılsın!" "Gayret dedi Aşk'a ey birâder! / Gel yol eri yolda olmak ister!" (Şeyh Galib) Aşk gelince kumdan, topraktan, yerden ve yelden.. Gayrı bir şey gelmez elden. Aşk evvela teslimiyet ile sınar er
Aşkın Kırk Kuralı
Aşkın Kırk KuralıŞems-i Tebrizi · Az Kitap · 2015205 okunma