65,9bin okunma, 1.974 beğeni - Sinan Akyüz kitapları, eserleri, Sinan Akyüz kimdir, öz geçmişi, Sinan Akyüz nereli gibi bilgiler, kitap incelemeleri ile yorumları, Sinan Akyüz sözleri ve alıntıları detaylı profili ile 1000Kitap'ta.
Hakkında
Nisan 1972'de Iğdır'da doğdu. Orta ve lise öğrenimini çeşitli okullarda tamamladı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nden mezun oldu. Yirmi üç yaşında gazeteciliğe başladı. Gazeteciliğin hemen hemen her kademesinde çalıştı. Daha sonra gazeteciliğe ara verip Almanya'ya gitti. Bir süre sonra tekrar İstanbul'a döndü. 1996'da Sabah Gazetesi'nin dergi grubunda çalışmaya başladı. O dönem fotoğrafla tanıştı. Birçok yayın organına moda ve portre fotoğrafları çekti. 1999'da Sabah Gazetesi'nin hafta sonu eklerinde çalışmaya başladı. 2001'de fotoğrafçılık mesleğine ara verip ağırlıklı olarak kitap yazdı. 2006 yılında ise Takvim Gazetesi'nde köşe yazarlığına başladı. Şu anda Takvim Gazetesi'nde köşe yazılarına devam ediyor. Ayşen Akyüz ile evli olan yazar, ikiz erkek çocuk babası.
2023 yılı biterken öncelikle söylemem gereken bir şey var ki ülkemiz adına her açıdan büyük bir geçmiş olsun. Ard arda yaşanan felaketler silsilesi hepimizi olduğu gibi beni de fazlasıyla yıprattı.
Dönüp baktığımda felaketlerin içinde hayatıma giren en güzel varlıklar yine kitaplar oldu.
Bu sene yoğun depresif kitaplar üzerinden ilerledim.
20. Yüzyılda, yakın geçmişimizde yaşanmış bir savaş... Katliam, vahşet, insanlık ayıbı... Dünya susarken Bosnalılar sessiz çığlıklar atıyordu... Hatta bas bas bağırıyorlardı, kimse duymadı, duymak istemedi ;insanlığın ayıbı işte orada başladı...
Bu bir savaş mıydı, değildi;zamanında Kosovayı işgal eden Türklerin faturası Müslüman Boşnaklara
Kitap sade, kolay bir anlatımla yazılmış. Ama içeriği hiç de sade ve kolay değil...Gerçekleri yüzümüze çarpan bir roman. 16 yaşımda okumuştum. Evdeki sorunlarım yüzünden tamamlayamadan arkadaşıma teslim etmem gerekmişti. Ve uygulamaya kaydolmadan pdf bulunca çok sevindim, okudum. Bosna ile ilgili kısa bir araştırma yaptım. İnternette toplu mezarları gördüm, mavi kelebeklerin öyküsünü okudum. "Mavi kelebekler, Bosna – Hersek coğrafyasında, masum ölülerin ruhlarını temsil eden özel bir yere sahip olmuştur. Bu dokunulması artık güç insanlar, kelebeklerin kanatlarında var olarak dünya tarihine büyük dersler vermek için kanat çırpmaya devam ederler." Ne kadar ağlamıştım o insanlara. Ne kadar yazık dedim. Yazık biz insanlara. İnsanız, haklarımız var diye çığlıklar atarken kapattığımız kulaklarımızla yaşam çığlıkları atanları duymuyoruz bile. Birbirimizi katletmekten başka bir şey yaptığımız yok. Sebep çok basit(!) Dil ve din farklılığı...Bir insanı katletmek için bu farklılıklar yeterliymiş. En acı olan da komşu dediğin insanın yıllardır seni düşman olarak görmesi. Kitaptaki konu beni kendine çok çekti. Önemli olan ortada bir acı var ve ben bunu iliklerime kadar hissettim. Başkarakterler Suada ve Tarık. Onların aşkını anlatmakla beraber Bosna katliamını çok başarılı bir şekilde özetlemiş. Suadanın yolculuğu ile başlayan kitap Suadanın hayalini kurduğu olayla bitiyor. Yazık insaniyeti insanlardan değil de kitaplardan öğrendiğimiz zamana...Yazık kendi vicdanını kaybetmiş herkese.
(İncelemeye emoji eklenemiyor. Bunu ekleyelim imgyukle.com/i/LovoVM :))
İNCİR KUŞLARI
Okuyun, okuyun da beterin beteri neymiş görün. Okuyun da siyahtan koyu rengin
"SREBRENİTSA KATLİAMI" olduğunu öğrenin.
8.372 Müslüman Boşnak hunharca katledildi.
Sırplar keskin bıçaklarıyla katliam yaparken, halkın feryatlarını telsizlerden dünyaya yayınladılar.
30 ila 50 bin.... Arasında Boşnak kadına ve genç kıza