Sinan Meydan sözleri ve alıntılarını, Sinan Meydan kitap alıntılarını, Sinan Meydan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yurt gezilerinde masraflı törenlerden kaçınılmasını, kurban kesilmemesini istemiştir. Hiçbir zaman bir koruma ordusuyla gezmemiş, hep halkın içinde, halkla birlikte olmuştur. Kendisi de dahil hiçkimseye ayrıcalık tanınmasını istememiştir.
Osmanlı'da kadınların erkeklere birlikte kayıklara binmesi yasaktır. Bu yasak Fatih'ten II. Abdülhamid döneminin sonlarına kadar devam etmiştir. Osmanlı'da kadınların belirlenen kıyafet dışında sokağa çıkmaları yasaklanmıştır. Osmanlı'da kadınların mesire yerlerine girmesi yasaklanmıştır. Osmanlı'da kadınların erkeklerle arabada, vapurda ve tramvayda yan yana oturmaları da yasaktır. Araçlar bir perdeyle bölünmüştür. Osmanlı'da kadınların Eyüp'te kaymakçı dükkanına girmeleri bile yasaklanmıştır. İşte Atatürk, Müslüman Türk kadınının bu ezilmişliğine, bu dışlanmışlığına, bu tutsaklığına, bu eşitsizliğine isyan etmiştir.
"La vie est breve / Hayat kısadır
Un peu de reve / Biraz hayal
Un peu d'amour / Biraz aşk
Es puis bonjoir / ve sonra günaydın
La vie est vaine / Hayat boştur
Un peu de haine / Biraz kin
Un peu d'espoir / Biraz ümit
Et puis bonsoir / ve sonra iyi akşamlar .
"Salih bunları ezberle ,ve sen hayatı nasıl anladinsa ona göre bunlardan birini benimse "
Sayfa 89 - salih bozok a gönderdiği mektup 31 ekim 1914Kitabı okudu
30'lu yıllarda "Etrüskler Türktür dediği için Atatürk'ü eleştirenler,bu ve benzeri tezlerin bilimsellikten uzak, sadece “konjektürel"çalışmalar olduğunu ileri sürenler, Amerika, İtalya ve İspanya Ünıversıtelerınden bir grup “özgür bilim insanının" “genetik araştırmalar’ sonucunda “Etrüsklerin Türk olduklarını kanıtlamaları" karşısında şaşkınlığa düşmüşe benzemektedirler. Kanımca, Ferrara
Üniversitesi’nin 2004 yılında yayınladığı “Etrüsklerin Türklüğüne ilişkin Rapor hem Antik tarihin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini kanıtlamaktadır, hem de Türklerin “uygarlıktan nasibini almamış, barbar ve geri bir ulus olduğunu” bilimsel bir gerçeklik
olarak kabul eden “Batı merkezli tarih tezinin” şuursuz savunucularına çok anlamlı bir yanıt niteliği taşımaktadır.
"Türk’ün manevi vasfı bir güneş gibi doğacaktır. " ve "Türk
çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapacaktır.'' diyerek
30’lu yıllarda "Türklerin saklı tarihini" gün ışığına çıkarmak için
olağanüstü bir mücadele veren Mustafa Kemal Atatürk'ün ne kadar
haklı olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır.