1980’de İstanbul’da doğdu. 2002’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. 2002-2005 yılları arasında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İletişim Anabilim Dalı’nda eğitim gördü.
Zipİstanbul ve Hayvan Kültür Sanat Dergisi’nde editör olarak çalıştı. Harvard Business Review, Marketing Türkiye, Birikim, Atlas Tarih, İstanbulArt News, Psikeart, Notos, Egoistokur ve Ot gibi birçok dergi, gazete, internet sitesinde hikayeleri, yazıları yayınlandı.
İlk kitabı Karahindiba 2011 yılında yayınlandı. Kitapta yer alan aynı isimli öykü 2014 yılında Mask-Kara Tiyatrosu tarafından oyunlaştırılarak, sahneye taşındı. 2015 yılında Show TV’de yayınlanan Acil Servis isimli dizinin senaryosunu yazdı. Aynı yıl Aralık ayında İletişim Yayınları tarafından Kırlangıç Dönümü adlı romanı yayınlandı.2020 yılında ise eski zamanların hikâye anlatıcılığı geleneğini farklı ve yepyeni bir anlatım diliyle yaşatan Fazlalıklar adlı kitabı yayınlandı.
Bahçeşehir Üniversitesi’nde MBA, Pazarlama ve İnsan Kaynakları Yüksek Lisans programlarında “Sunum ve Hitabet”, Boğaziçi, Koç, Sabancı, Bilgi, İTÜ gibi birçok üniversitede “İş Hayatında Hikayeleştirme” başlığında seminerler ve dersler verdi.
2017 yılında StoryZone adında “Hikâye Anlatıcılığı” üzerine eğitim ve danışmanlık hizmeti veren bir şirket kurdu. Halen kurumlara eğitimler vermeye ve markalara danışmanlık yapmaya devam etmektedir.
"Karahindibanin yuvarlak çiçeği dünyaya, çiçeğinden çıkan tohumları bana benziyordu.
........
Benim karahindiba çiçeğine yaptığım gibi Tanrı da bizim üzerimize nefesini üflemiş, hepimiz bambaşka yerlere, bambaşka hayatlara savurmuştu."
“Karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış..
Babaannem:
‘İnsan da aynı bu ağaç gibidir.’ demişti o gün bize.
Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır.
Her yaranın merhemi kendi dalındadır.”
“Elindeki tek gözlü iğneyi göstererek “Dünya işte bu iğne deliğidir,” demiş. “Biz insanlarsa iplikler gibi geçip gideriz içinden. Kimimiz kısa, kimimiz uzun. Kimimiz ince, kimimiz kalın. Kimimiz ak, kimimiz kara... Fakat hiçbir önemi yoktur bunun. Asıl soru, geçip gittikten sonra ne kalacak bizden geriye. Başkasının yarasını mı dikeceğiz yoksa altın kaftanlar mı öreceğiz kendimize...””
“Karadutun lekesini, sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Eskiler; "insan da aynı bu ağaç gibidir" derler. Yarasına ilacı başka yerde arayan yanılırmış. Her yaranın merhemi; kendi dalındaymış.”
Öykü türünün romana kıyasla üvey evlat muamelesi görüp görmediğini bilmiyorum. Bu gözle yaklaşıp üvey olma ihtimalini canlı tutarak bir sonuç alınabilir mi, onu da bilmiyorum. Ama bazı öykülerin evlat olma çabasını görünce sevindiğimi iyi biliyorum. Karahindiba öyleydi.
Kopmalar, ayrılıklar, vedalar, uzaklar, kaybedişlerin anlatısı. Tabi
Ali... Çok sevdim seni.kimselere benzemeyen sevmelerin,kimseye zarar veremeyen pamuk kalbin ah o aşkın,hayat sana guler mi?farkliliklarda seven ali farkli olan dünyaya siıgar mi? İncelikli bir aşk hikayesi demis sinan sülün hakikaten öyle pamuk ipligi hersey. Çok çok sevdim.
başınızdan mağlubiyet öyküsü geçmiş ise şayet kendinizden izler bulma ihtimalinizin yüksek olduğu, 3 bölümden oluşan öykü kitabı. emrah serbes'in erken kaybedenler'ini anımsattı bana. edebi açıdan harikulade değil ama bence okunabilir.
KarahindibaSinan Sülün · Sel Yayıncılık · 2015455 okunma