Strabon

StrabonAntik Anadolu Coğrafyası yazarı
Yazar
9.0/10
15 Kişi
73
Okunma
26
Beğeni
5,3bin
Görüntülenme

Hakkında

Strabon Yunan tarihçi, coğrafyacı ve filozoftur. Yaşadığı dönemde bilinen yerlere yapılan göçlere ve hangi milletlerin nerelerde yerleşmeler yaptığı üzerine gerçekleştirdiği çalışmalarla ün kazanmıştır. Roma aristokratlarıyla kan bağı olduğu düşünülmektedir.Bugünkü Amasya ili sınırlarının içinde varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Dünyanın ilk coğrafyacısı kabul edilir. Antik Dünya hakkındaki coğrafya kitabı ile tanınmıştır. Amasya’da doğdu ve Amasya’da öldü. Klasik Yunan eğitimi gördü. Aristodemos’tan hitabet dersleri aldı. MÖ 44’te öğrenimini sürdürmek amacıyla Roma’ya gitti. Başlangıçta Aristotelesçi görüşleri savunduysa da sonraları Augustus’un öğretmenlerinden olan Athenodoros’un etkisinde kalarak Stoa okulunun görüşlerini benimsedi. MÖ 31’e değin Roma’da kaldı. MÖ 29’da Yunanistan’ı gezdi. MÖ 28’de Mısır’a gitti. Roma İmparatorluğu'nun büyük bir bölümünü dolaşmıştır. Roma ve İskenderiye’de uzun süre kaldı. Olgunluk çağında Historika Hypomnemata (Tarihi Hatıralar) adlı bir eser yazdı. Bu yapıt, 43 cilttir ve Polybios tarihinin bir devamıdır. Korint ve Kartaca’nın (MÖ 146) yıkılışından Sezar’ın ölümüne ya da Aktium Savaşı’na dek süren dönemi kapsar. Yalnızca 19 parçası günümüze kadar ulaşmıştır. 17 ciltlik Geographumena veya Geographika (Coğrafya) adlı yapıtının büyük bölümü günümüze kadar gelmiştir. Yazar bu yapıtını Yunan ve Roma dünyasının kültürlü kişileri için yazmıştır. En geniş seçmeci düşüncelere yer veren yapıt; Eratosthenes, Hipparkhos, Epheros, Polybios ve Poseidonios adlı tarihçilerden esinlenmişti. Strabon’un coğrafyası tarihsel bir özellik taşımakla birlikte insanın, kavimlerin ve imparatorlukların fizikî dünya ile olan ilişkilerini de belirtir. Bu özelliğiyle Batlamyus’un Geographike Aphegesis adlı coğrafyasından üstündür. İlgili eserin Anadolu coğrafyasını kapsayan 12, 13 ve 14. ciltleri Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından günümüz Türkçesi ile basılmıştır Strabon, Kalkedon'dan bahsederken "denizden biraz içeride, içinde küçük timsahların yaşadığı bir pınar vardı" der. Bu timsahlı pınarın Kadıköy'ün ne tarafında olduğu bilinmemektedir ancak Kurbağalıdere’nin (Kuşdili Deresi) yatağını alüvyonlar doldurmadan önce, bugünkü Uzunçayır civarında bulunması olasıdır. Anadolu'nun Romalılar tarafından istila edildiği yıllarda bazı esir ve kölelerin timsahlara kurban edildiğine göre Strabon'un “Kalkedon’un biraz içerisindeki küçük pınarda timsahlar vardı” cümlesini anlamak pek de zor olmayacaktır. Strabon aynı zamanda antik dönemde volkanizmanın ilk neden/sonuç ilişkisine dayanan açıklamasını yapan yerbilimcidir. Eski tarihçilerin söylediklerine de kulak vermek gerekir. Örneğin, “Lydia Tarihi”ni yazmış olan Ksanthos benim daha evvelce bir yerde işaret ettiğim gibi bu ülkenin sık sık karşılaştığı acayip değişiklikleri anlatır. Gerçekten burasını Arimlerin efsanesinin geçtiği ve Typhōn’un acı çektiği yer olarak kabul etmişler ve buraya Katakekaumenē ülkesi demişlerdir. Beş yüz stadion uzunluğu, dört yüz stadion genişliği olan Mysia ve Maionia denen ve Katakekaumenē olarak adlandırılan ülkeye gelinir. Burada hiç ağaç yoktur; sadece kalite olarak ünlü şarapların hiçbirisinden aşağı olmayan Katakekaumenē şarabının elde edildiği bağlar vardır. Toprağın yüzü küllerle kaplıdır, dağlık ve kayalık olan ülke sanki yangından olmuş gibi siyah renktedir. Bazıları, bunun yıldırımlardan ve ateşli yeraltı patlamalarından olduğunu tahmin etmektedir ve bunlar Typhōn’un efsanevi hikâyesinin burada olduğunda tereddüt etmemektedirler. Fakat kaynağı şimdi tükenmiş olan ve yerden fışkıran bir alev nedeniyle olabileceği yerine, bütün bir ülkenin bir seferde böyle bir olayla yanmış olacağını kabul etmek mantıksızdır Burada birbirlerinden kırk stadion uzaklıkta olan “physas” denen üç çukur görülür. Bunların yukarısında, mantıklı olarak tahmin edildiği takdirde, topraktan fışkıran sıcak külle oluşmuş tepeler uzanır. Bu tür toprak bağcılığa iyi uyum sağlar. Hâlen en iyi ve bol miktarda şarap elde edilen, üzeri küllerle kaplı Katana toprağında olduğu gibi. Bazı yazarlar bu gibi yerlere bakarak, Dionysos’a (“Phrygenes”) denmesinin iyi bir nedeni olduğu hükmüne varmışlardır.
Unvan:
Yunan tarihçi, coğrafyacı ve filozof

Okurlar

26 okur beğendi.
73 okur okudu.
6 okur okuyor.
154 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
“İnsanların ömrü de yapraklarınkine denkti.”
Sayfa 218 - Arkeoloji ve Sanat Yayınları, Gözden Geçirilmiş 4. Baskı: İstanbul 2000 - PDF
Platon'un varsayımına göre, tufandan sonra üç aşamalı bir uygarlık oluştu. Dağların tepesinde oluşan birincisi, ilkel ve kabaydı. Yamaçlarda oluşan ikincisinde, insanlar yavaş yavaş cesaretleniyordu; çünkü sular ovalardan çekilmeye başlamıştı. Üçüncüsü ovalardaydı. Dördüncü, beşinci ve hatta daha fazlasından da söz edilebilir; fakat esas insanların sonunda korkudan tamamen arındıkları zaman, kıyılarda ve ovalarda kurdukları uygarlıktır.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
o zamandan bu zamana değişen bir şey yok ha…
İnsanların neden doğruyu söylemek yerine böyle mucizelerden söz ettiklerini bilemiyorum.
Sayfa 171 - Arkeoloji ve Sanat Yayınları, Gözden Geçirilmiş 4. Baskı: İstanbul 2000 - PDF
Büyük İskender'in Troia'lılara teveccühü, hem Homeros tutkunluğundan hem de atalarının, Molossia krallarının kökeni olan Aiakos'lardan - Hektor'un karısı Kraliçe Andromakhe de bu kökendendir- gelmiş olmasındandır..
Sayfa 115 - Arkeoloji sanat tarihi yayınları
En önemli konu
Platon'un varsayımına göre,tufandan sonra üç aşamalı bir uygarlık oluştu.Dağların tepesinde oluşan birincisi, ilkel ve kabaydı. İnsanlar hâlâ ovaları kaplayan sulardan korkuyorlardı. Yamaçlarda oluşan ikincisinde, insanlar yavaş yavaş cesaretleniyordu, çünkü sular ovalardan çekilmeye başlamıştı. Üçüncüsü ovalardaydı. Dördüncü, beşinci ve hatta daha fazlasından da söz edilebilir; fakat esas, insanların sonunda korkudan tamamen arındıkları zaman kıyılarda ve ovalarda kurdukları uygarlıktır. Denize ulaşmak için gösterilen az ya da çok cesaret, uygarlığın ve davranışların çeşitli evrelerine işaret edebilir..
Sayfa 111 - Arkeoloji sanat tarihi yayınları
Kuşkusuz rastlantılar insanların düşüncesi ve hareketlerinde çok rol oynar.
Strabon
Strabon

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
384 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Coğrafya bilimimin kurucusu Amasyalı Strobon. Kendisi aslında bir gezgin ve gezdiği yerlerdeki halkları ve bölgeyi yazmış. 17 ciltlik bir eser vucuda getirmiş. 12. 13. Ve 14. Ciltler Anadolu gezisi izlenimleri ve bu üç cilt tek bir kitapta toplanarak günümüz türkçesine çevrilmiş. Kitabı okurken çeviride değil ama anlatımda bana göre bir çok eksik var. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; Anadoluda bu kadar çok şehir devletinin kurulduğunu bilmiyorumdum. Bölge sınırlarının genişliğini hiç bulmuyormuşuz. Kitapta yazılan binlerce yer günümüze hiç ama hiç ulaşamamış ve yok olmuşlar. Kitabı okurken Strobonun çok yönlü bir gezgin olduğunu görüyoruz: sosyolog, hukukçu, corafyacı, antropolog, bilgin..... Gezdiği şehirlerin kuruluşu, halkın günlük yaşayışı, bölgenin ekonomisi, idari ve siyasi rejimi, komşularla ilişkileri ve anlaşmaları, coğrafi özelliği, bağlı olduğu uygarlığı ve özelliğini çok güzel bir gözlemle yazmış. Fakat çeviride bu bölgelerin günümüzdeki yerlerini anlamakta zorluk çektim, bir çoğunun yeri bilinmiyor ama hangi bölgede olduğu yapabilirdi. Haritalar eksik, yunanca ve latince kelimelerin ayrımı zor olduğu için karışıklık olmuş. Anlayacağınız o çağa göre düşünürseniz inanılmaz değerli, çok büyük emek harcanmış, tam bir başyapıt. Fakar türkçeye kazandırırken harita konulsa çok daha iyi olurmuş. Halkın yaşayışı inanç sistemi ve idari şekli ilgimi çekti.
Antik Anadolu Coğrafyası
Antik Anadolu CoğrafyasıStrabon · Arkeoloji Sanat Yayınları · 201267 okunma
384 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Nadir Eser
Yazdığım yeni romana yardımcı olabilecek bir kaynak olarak elimin altında tutup okuma işine giriştim. Beni ilk şaşırtan eserin dili oldu. Yazıldığı döneme ve eserin türüne göre çok akıcı bir dil vardı. Okurla sohbet edercesine olan anlatım tarihle ve konumla birleşip sıkıcı olabilecek bir eseri ayakta tutmuş.
Antik Anadolu Coğrafyası
Antik Anadolu CoğrafyasıStrabon · Arkeoloji Sanat Yayınları · 201267 okunma
384 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
İki bin yıl önceki tarih, coğrafya, arkeoloji, mitoloji, sosyal hayat, flora ve fauna'ya az çok merakı olanların mutlaka okuması ama bu alanlara ilgi duymayanların da bu alanlara ilgi duymak için, gene okuması gerekli bir kitap. Ben kitabı, araştırmasını yaptığımız Miryokefolon Savaş alanı ve bu savaşın geçtiği bölgedeki Kelainai ile Apemeia şehrinin yerini bulmak için almıştım fakat kitabı okuyunca yıllardır araştırdığımız savaş benim için neredeyse ikinci planda kaldı. Zira Strabon bu kitabında “Apemea şehri Anadolunun Ephesos’tan (Efes) sonra en önemli ikinci liman ve ticaret merkezidir” diyor ama Afyon Dinar’da bulunan Apemeia’nın bu günkü denize olan uzaklığı yüzlerce kilometre. Peki, yani Strabon Apemeia’nın (Dinar) deniz kenarında ve liman olduğunu gördü ve yaklaşık iki bin yılda Menderes Nehri denizi yüzlerce kilometre doldurdu mu yoksa Strabon: “Apemeia eskiden bir liman şehriydi”mi demek istedi de çevirilerde bir hata mı yapıldı? Eseri okuyarak bu ve bunlar gibi binlerce sorunun hepsinin cevabını bulmak elbette mümkün değil ama bu çok değerli eseri okuduğunuzda tarih, coğrafya, arkeoloji, mitoloji, sosyal hayat, flora ve fauna hakkındaki fikirlerinizin kökten değişeceği kesin.
Antik Anadolu Coğrafyası
Antik Anadolu CoğrafyasıStrabon · Arkeoloji Sanat Yayınları · 201267 okunma
Resim