Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.13
Susan Mallery
Susan Mallery Yorumları ve İncelemeleri
Susan Mallery yorumları ve incelemelerini, Susan Mallery kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Susan Mallery puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
320 syf.
10/10 puan verdi
Güzel bir kitaptı hiç sıkılmadan okudum :)
Kitaptaki karakterleri çok sevdim özellikle Nicole ve Raoul karakterlerine bayıldım . Aralarında kan bağına gerek olmadığını kanıtlayan en güzel abla-kardeş ilişkisiydi.
Nicole' ün o güçlü fedakar karakterine değinmiyorum bile okuyup görün :)
Kitapta ebeveynlik, kardeslik ve baba-kız ilişkisini güzel anlatmış biri disiplini sağlayabilmek için sert micaza başvururken diğeri aşırı sevgi ve şımartmadan dolayı ilişkilerinde çatlaklıklar oluşuyor . Zaten her şeyin aşırısı kötü sonuçlanmazmıdır ? Kararında iyidir bence her şeyin :)
Tavsiye ederim .
Aile hikâyelerini okumaya bayıldığım için Marcelli ailesiyle tanışmaya çok hevesliydim. Tatlı ve keyifli bir aile olacaklarını, hikâyelerini severek okuyacağımı düşünüyordum. Geçmiş zamandan bahsediyorum, evet. Zira Marcelli ailesini zerre sevmedim. İnanılmaz sığ bir aileydi. Ne kadar sığ bir aile olduklarını anlatmak için aralarında geçen bir iki
335 syf.
6/10 puan verdi
Daha önce harlequin kitaplarını okumuş biri olarak biraz beklentimin altında kaldı. Oldukça bilindik bir konu seçmiş, dili akıcı ama bu kadar uzatmasa daha iyi olurmuş.Sonuca bağlanmayan bazı konular diğer kitaplarında umarım sonuçlanır. Bu tür kitaplari ara kitap olarak kafa dağıtmak için okuyorum. Polisiye gerilim türü sonrası iyi geliyor. O yüzden benim için okunabilir kitaplar arasında. Beklentiyi çok yüksek tutmazsanız okunur.
Çooook şeker bir romandı. İtalyan kökenli aile temeli etrafında kurgulanan aşk romanlarına (ve de filmlerine - Bakınız Bulutların Ötesinde) bayılıyorum.
Romanın ismi muhtemelen yazarın böyle tek kelimelik çarpıcı olmaya çabalayan roman isimleri furyasından etkilenmesi üzerine belirlenmiş ve bu heves de romanın sonlarına doğru "aman ismi bir yerlerde geçirelim de havada kalmasın" kaygısıyla perçinlenmiş. Erkek kahramanımız Zach'in kadın kahramanımız Katie'ye ışıldayan diye hitap etmesi tek tilt olduğum yerdi ve vurgulamadan geçemedim mazur görün<:)
Bunun dışında en başta belirttiğim gibi asıl konu bence aileydi ve bu çember güzel işlenmişti. Zach ve Katie'nin aşk hikayesi bu örgünün içinde büyüyüp şekillendi. Bu nedenle de sıcacık bir esinti bırakarak bitti.
Kurgu aslında pek çok filmden ve romandan aşina olduğumuz bir geri plana sahipti. Organizasyon şirketi işleten kadın kahraman. Hatta hemen aklıma JenniferLopez'in Darısı Başıma filmi başta olmak üzere pek çok popcorn tarzı film ve Linda Howard'ın Aşk Tuzağı gibi romanlar geldi. Ama çok şükür ki olayların akışında büyük bir rolü bu organizatörlük işi oynamış olsa da ıncığı cıncığı ile bu mevzu işlenmemişti. Romanın gidişatı insanı germeyen, içini şişirmeyen, manasız karakter triplerinden uzak, akla ve mantığa yatan bir biçimde sular seller gibiydi.
Bu romanda Marcelli ailesi kızlarının hepsine dair geniş bir bilgilendirmeye yer verilmiş olsa da aynı tadı bulacağım umuduyla açıkçası diğer kardeşlerin hikayelerini de okumaya gönüllüyüm.
Merhabalar kasım ayının ilk kitabını okudum. Genelde ilk zamanlar çok okuyup sonra okuyamıyorum. Bu benim lanetim sanırım :D aşk romanlarını okumayı özlemişim aslında artık historical romanlar okumak istiyorum ama nedense cesaret edemiyorum sanırım elimdeki kitapları bitirdikten sonra Judith Mcnaught kitaplarından birini almayı düşünüyorum. Neyse önce Bana Bir Aşk Borçlusun'un konusunda bahsedeyim biraz Cruz ile Lexi (Lexi zamanın birinde birlikte olmuş kitap yorumuna kitap ilk 100 sayfada çok güzeldi ha olaylar hızlı ilerliyordu ama ona rağmen iyiydi yazarın samimi anlatımı kendini okutturuyordu ama sonra bi şey oldu her şey oldu bittiye geldi sanki yazar şey demiş gibi "tutkulu bir aşk olsun bebek sevgisi olsun aile sevgisi olsun " deyip yazmış gibiydi ve o yüzden her şey olduğu için her konu eksik olmuş Cruz karakteri baştan sona odundu Lexi karakteri iyiydi ama bilemedim yani ya ne çok sevdim ne çok sevmedim belki sende okuduktan sonra öyle düşüneceksin ama tavsiye eder miyim etmem daha güzel aşk romanları var
Kitaba puanım: 2,5/5⭐️
Yazarın serideki ikinci romanı olmasından ve birincisine (Işıldayan) bayılmamdan dolayı başlamıştım. Ama ilginçtir ki girizgahı birinci romanda yaptığı için taşların daha çok oturduğu, daha beni mest edecek bir roman beklerken hayal kırıklığına uğradım. Roman boyunca hep bir şeyler eksik kalmış hissi sürdü gitti.
Frencesca ile Sam'in ilişkisinin başlangıcı da sonu da damdan düşmeydi açıkçası. Romanın giriş ve sonuç bölümlerinin arasında dünya olay yaşandı ve bunlar detayı ile anlatıldı. Ve karakterlerin olaylar karşısındaki tutumlarının evrimleşmesi oldukça başarılı bir şekilde ele alındı. Ama ne Frencesca'nın zorluğu vardı ortada ne de onca hakaret ve aşağılamanın ardından gelen ağırlık.
Işıldayan'da da Frencesca'dan bahsedilmişti ve açıkçası onu okumamış olsaydım Frencesca'nın kişiliği, çalışmaları ve varmaya çalıştığı nokta konusunda oldukça cahil kalırdım. Güya bu romanda da birkaç kez araştırmalarından bahsedilmişti ve hatta girişte bunun üzerine kurulmuştu ama onun iradesini oluşturan tarzı ve tavrı verilememişti.
Sam de bir dengesiz geldi bana nedense!! İki uç duygu arasında maşşallah ışık hızıyla yol kat edebiliyordu:I
Diyeceğim o ki Işıldayan gerçekten güzeldi. Zor kadın...Eh işte.
Yazardan okumuş olduğum en iyi kitabı bu oldu. Öncelikle mavi delisi olarak kitap kapağındaki mavi tonu çok sevdim *-*
İlk kez beni sinirden çatlatmayacak bir erkek gördüm sonunda yazardan. Gerçi sonlara doğru kızdırmadı değil ama yazarın önceki erkekleri gibi olmadığı için fazla sorun etmedim. Ama asıl sevdiğim Raoul oldu. Yaşına göre çok olgundu ve sorumluluk sahibiydi.
Nicole, biraz daha iyi gibiydi. Yine de küçük kardeşi konusundaki aşırı inadı beni sinir etti.
Bu sefer değinilen genç sorunsalı hoşuma gitti. Bazen çocuklarımıza, yaşadığımız şeyleri azıcık değiştirirsek nasıl sonuçlanacağı güzel şekilde anlatılmış.
Yalnız iyi özelliklerine rağmen kötü kısımlar da vardı. Örneğin yazarın baş karakteri hamile bırakma sevdası bir kez daha gözümüze sokuluyor. Yalnız burada sorun şu ki burada hamile kalan kişi sayısı 1 değil tam tamına 3 kişi. Yazarın bu konuda acilen kendini kontrol altına alması lazım.
Yazarın küçük kız kardeşi var mı acaba? Anlaşılan bu küçük kız kardeş zamanında yazarın sevdiği kişiyi elinden bir şekilde almış. Sonra bir şekilde barışmış gibi duruyorlar. Bu seride olduğu gibi Titan Kız Kardeşler Serisi'nde de buna benzer bu durum yaşanmıştı. Öyle bir durum varsa gerçekte bu aile durumunu bizlere sunması hoş değil.
Bence yazar işin içine romantizm katmasın, işin iyice cıvığını çıkarıyor. Sadece çocuklar ve gençliğe yeni girenlerin sorunlarına değinsin.
belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/06/tatl-ka...
Kitabın iyi yönlerinden başlamak daha iyi olacak sanırım. Öncelikle kardeşler arasındaki bağı sevdim. Her ne kadar Jed yani babaları bu bağı kırmak için çabalasa da pek başarılı olduğu söylenemez. Geçmişe oranla kardeşler arasında bir uzaklaşma görülse de aralarında soğukluk adına bir şey yoktu.
Yazarın kalemi çok içten ve sıcak. Okumaya
Yazarın şöyle bir özelliği var; nasıl ki fotoğraf makinelerinde odaklaştırılanlar haricindekiler yine oradalar ama bulanıklaşıyor işte bu özelliği seri olmasına rağmen kitaplarında görebiliyorum. İlk kitabında ortanca kardeş ön plandaydı bu kitapta olması gerektiği gibi büyük olan ön planda ama şaşırtıcı olan kısım kime odaklanacağınız konusunda harika bir iş çıkarmış. Eksik yazılmış yada hakkını vermemiş bir kapak yazısı daha. Nicole sorumluluk sahibi ve hiç de abartı derecesinde değil. Raoul en baştan en sona kadar en sevdiğim karakter oldu. Bana göre yazarın odak noktası Nicole ve Raoul arasında kurulan bağdı. Sonra Hawk geliyor ve diğerleri tamamen bulanıklaşmış ama anlamlaştıran, güzelleştiren kısımlardı.
Tam bir aile ilişkisi kitabı tabi farklı bir kültüre ait. Akıcıydı, samimi anlatımı vardı. Okurken ben keyif aldım size de tavsiye ederim. İyi okumalar..
Merhaba!
İlk kitabı sevmiştim ama bu kitabı daha çok sevdim. İlk kitaptaki sevmediğim karakterin kitabı olduğu halde hemde. Ama buradaki erkek karakterin o kendini iyi bilmesi, egosu, çekiciliği ve sevimliliğinin katkısı büyük. Ve tabii diğer birkaç etkenin...
Nicola, küçük kardeşinin ve kocasının ihanetini tam atlatamamış olmasında daha çok, insanların ona acıma düşüncesine tahammül edemiyordur. Sevdiği ve seneler sonra arasının iyi olduğu ikizi Claire'ın bile ona üzülmesi canını sıkıyordur. Bunlarla baş etmeye çalışırken bir gün yaşanan bir olayla hayatına Roalt ve onun koçu Mat dahil olur ve her şey değişir. Roaltı kardeşi yerine koyarken, Mat ile arasında güçlü bir tutku baş gösterir ve uzun bir zamandan sonra bu, ona iyi gelen tek şey olur. Ama pek tabii hiçbir şey bu kadar basit değildir.
Matt karakteri çok iyidi! Kesinlikle kendisine düşülecek çapkın görünen ama kaliteli bir karakterdi. Nicola ise kendi sevdirek hareketlerde bulundu. Roalt konusundaki tavrı çok güzeldi. Bu arada Roalt'a bile düştüm, aşırı aklı başında, düşünceli güzel bir karakterdi. Ama Balçık için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Matt ile Nicola'nın aralarındaki anlaşma ve sonrasındaki aşkları keyifliydi ama sonlara doğru olanlar biraz sıktı. Heyecanla okurken biraz heyecanım düştü ama yine de kitabı beğendim. Bazen iyi bir şeyler yapmaya çalışırken kötü şeylere sebep olabiliyoruz.
Okuduğumda şunu anladım ki Susan Mallery, Harlequin tarzı kitap yazmamalı, o tarz kitaplarını da normal roman şeklinde yazmalı.
İçinde romantizm olmasına rağmen bu kitap aslında aşk kitabı değil, bir ailenin dağılımını ve yeniden birleşme çabalarını ele alıyor.
Claire, 28 senelik hayatı boyunca başkalarının isteklerine boyun eğmiş ve piyano yeteneği hariç elinden fazla iş gelmeyen biri. Kitap boyunca karakterin kişiliğini ve kendi ayakları üzerinde durma çabalarını okumak çok eğlenceliydi.
Okuduğum kitaplarından anladığım kadarıyla yazar çocukları gerçekten çok seviyor. Onlar da kitap boyunca çok önemli bir yer kaplıyorlar. Bu seferki karakterimizin ismi Amy ve çok tatlı bir şey :D
Fakat kitap akıcı, konusu güzel ve Claire ve Amy'ye rağmen diğer karakterler sizin sinirinizi bozacaktır. Özellikle Wyatt ve Jesse. Ve en başlarda Nicole. Onların kitap boyunca Claire'ye karşı olan tutumları sizi çileden çıkaracaktır.
Çerezliklere devam ediyorum :)
Kafamı dağıtmam gerekiyor :)
İşte bu kitabı onun için okudum :)
Yeterli mi?
Hayır :(
Biraz daha sabun köpüğü tipi kitaplara devam ;)
Teşekkürler 
Susan Mallery ...
Benim gibi, okumaya doymuş ve okuma isteğiniz köreldiyse, ağır ve çetrefilli kitaplara ara verip 
Tatlı Kaçamak ‘ ı okuyunuz :)
İşe yarıyor ;)
Adı gibi, aslında tatlı bir aşk hikayesi uzaktan bakınca. Ama epey bir mesafe gerekiyor bunun için. :')
Ailesinden miras kalan pastaneyle ilgilenen Nicole, üç kardeşin ikincisi. Boşanma sürecinde, eski eşiyle ve kendisinden altı yaş küçük olmasına rağmen kendisinin yetiştirdiği kardeşiyle sorunlar yaşıyor. Bu sırada koruyucu aile yanında
Serinin ilk kitabının faciasından sonra bu kitap resmen ilaç gibi geldi. Titan kardeşlerden en sevdiğim kesinlikle Skye oldu. Seri boyunca kişiliğini en iyi şekilde geliştiren Skye'dır benim için.
İlk kez Susan'ın bir kitabında erkek karaktere gıcık kapmadım. Mitch genel anlamda bende olumlu izler bıraktı.
Kitabın kötü karakteri benim için ne Jed ne de Garth. En kötüsü küçük kardeş izzy denen salak. Bu arkadaş kelimenin tam anlamıyla bir o...u. Cidden hakaret anlamında söylemiyorum. İşi gücü erkeklerle düşüp kalkmak. Zaten ilk kitapta da bu özelliği gözümüze baya sokuldu. 2. kitapta sırf Skye'ı şimdiki koca adayından kurtarmak için yapmış bütün bunları, tabi yersen. Sonra belasını buldu ya bir şekilde, Ohhhh beter ol izzy!!!
Neyse, izzy kaltağı hariç kitap genel olarak güzeldi.
belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/02/askn-ik...
