Tahsin Banguoğlu

Tahsin BanguoğluTürkçenin Grameri yazarı
Yazar
8.5/10
6 Kişi
29
Okunma
7
Beğeni
1.451
Görüntülenme

Hakkında

Tahsin Banguoğlu, II. Meşrutiyet’in ilanından dört sene önce, 1904'te Drama’da doğdu. Sekiz yaşındayken Balkan Harbi’nin facialarına tanık oldu ve ailesi ile birlikte İstanbul’a göç etti. İlk ve orta öğrenimlerini Drama, Balıkesir ve İstanbul’da tamamladıktan sonra eğitimine İstanbul Erkek Lisesi’nde devam etti. Buradan 1926’da mezun oldu. Aynı yıl İstanbul Darülfünun Edebiyat Fakültesine girdi. Bu tarihlerde aynı zamanda Vakit ve Hız gazetelerinde ve bir mizah dergisi olan Cem’de "B.T.", "Banguoğlu Tahsin" ve "Penguen" takma adlarıyla yazılar yazıyordu. 1930 yılında İstanbul Darülfünun Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. 1930-1932 yılları arasında Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü'nde ilk hocalık deneyimini yaşadı. 1932 yılında eğitimine devam etmek üzere Almanya’ya gitti. 1932-1936 yılları arasında Berlin Üniversitesi'nde ve Breslau Üniversitesi'nde Osmanlı Türkçesi üzerine doktora çalışmasını yaptı. Döndüğü yıl Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Türk dili doçenti olarak tayin edilip dersler vermeye başladı. Aynı dönemde Ankara’da yeni açılan Devlet Konservatuvarı’nda fonetik dersleri veriyordu. Bu yıllarda Türk dilinin sadeleştirilmesi hareketinde etkin rol oynadı. 1940 yılında, dönemin Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, Banguoğlu’ndan Türkçenin grameri ile ilgili bir "kılavuz kitap" yazmasını istedi. Bu kitap aynı yıl (1940) "Ana Hatlarıyle Türk Grameri" adıyla basıldı. 1940-1941 ders yılında okullarda yeniden başlatılacak olan gramer müfredatına esas alındı. Bu kitabın temeli "Yeni Türk Grameri" kavramı üzerine kurulmuştu. 1941-1943’te dil konusunda yazdığı diğer yazıları ise Ülkü dergisinde ve Ulus gazetesinde yayımlandı. Bunlar, 1987 yılında "Dil Bahisleri" adı altında toplanarak, daha sonraki makalelerinin de ilavesiyle tekrar basıldı. Yaşamı boyunca Türk dil devriminin "Güzel Türkçe, Doğru Türkçe" ilkesine dayandırılması gerektiğini savundu. Banguoğlu 1943'te kendi ifadesiyle "Bingöl milletvekilliğine atandı". 1946’dan 1948’e kadar Halkevleri’nin başkanlığını üstlendi. 1948-1950 yılları arasında II. Hasan Saka ve Şemsettin Günaltay kabinelerinde Millî Eğitim Bakanlığı yaptı. Aynı dönemde Türk Dil Kurumu’nun tabii başkanı oldu. 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesinden sonra siyasi hayata 11 yıl ara verdi. 1955-1959 yılları arasında Londra Üniversitesi'nde karşılaştırmalı Türk dilleri dersi verdi. 1959 yılında ikinci kitabı olan "Türk Grameri I - Sesbilgisi" yayımlandı. 1959-1961 yıllarında Ankara Üniversitesi İlahiyat ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültelerinde öğretim üyeliğini sürdürdü. 1961 yılında CHP Edirne senatörü seçildi. Cumhuriyet Senatosu Edirne Üyeliği 15 Ekim 1961 - 2 Haziran 1968 tarihleri arasında devam etti. 1960-1963 yıllarında ikinci kez Türk Dil Kurumu'nun, 1963-1966 yıllarında da gene ikinci kez Halkevleri’nin başkanlığı görevinde bulundu. 1966'da İsmet İnönü'nün "ortanın solu" politikasına karşı çıkarak CHP'den ayrıldı, "bağımsız" senatör olarak 1968’e kadar devam etti. 1970 yılında YTP’nin genel başkanlığını yaptı ve gene aynı yıl siyasal yaşamdan çekildi, bilimsel çalışmalarına geri döndü. 1974 yılında, en önemli eseri olan "Türkçenin Grameri" kitabı yayımlandı. Banguoğlu Türkçenin gramerini bilimsel metoda dayanarak anlatan ilk Türk bilim insanı olarak tanındı. 1979’da "Ana Hatlarıyle Türk Grameri"nin ikinci baskısı yapıldı. Banguoğlu bu dönemde fikrî çalışmalarına da devam etti. Çeşitli dernek ve kuruluşlarda faaliyet gösterdi, konuşmalar yaptı, yazılar yazdı. 1984’te "Kendimize Geleceğiz" adlı kitabı basıldı. 3 Mart 1989'da İstanbul Vaniköy'deki evinde hayata veda eden Tahsin Banguoğlu evli ve üç çocuk babasıydı.
Tam adı:
Hasan Tahsin Banguoğlu
Unvan:
Türk Akademisyen, Dilbilimci ve Siyasetçi
Doğum:
Drama, Osmanlı İmparatorluğu, 1904
Ölüm:
İstanbul, Türkiye, 3 Mart 1989

Okurlar

7 okur beğendi.
29 okur okudu.
4 okur okuyor.
23 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Biz dilin ilk şekilleri ve en eski diller hakkında çok bir şey bilmiyoruz. Çünkü en eski medeniyetleri kurmuş olan insanların dillerinden bize belgeler kalmamıştır. İlk yazılı tarih belgeleri aynı zamanda bir dilin en eski örnekleri demek olur. Bunlar ise oldukça yeni devirlere aittir. Yaşayan dilleri (langue vivante) birbirleriyle ve bilinen eski dillerle karşılaştırarak öğreniyoruz ki dünya dilleri az sayıda bir takım eski anadillerin (langue mêre) farklılaşarak dallanmasından meydana gelmiştir. Buna göre aynı anadilden gelen diller aralarında akraba olurlar. Böylece dil aileleri (famille de langue) meydana çıkarılmıştır: Hint-Avrupa, Hamî, Samî, Fin, Ogur, Türk (Hun) dil aileleri gibi. Geniş dil aileleri de dallara ayrılmıştır: Hint-Avrupa ailesinin Hint-İran, Baltık-Islav, Cermen, İtalik, Kelt, Yunan, Arnavut dalları gibi. Her dal da budaklara ayrılabilir: İtalik dalından Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Romence gibi.
Sayfa 11 - Türk Dil Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Eski insanlar hakkındaki bilgilerimizi bıraktıkları yazılı belgelerden alıyoruz. Milletlerin yazıdan önceki yaşayışları hakkında pekaz şey öğreneildiğimiz için tarih yazıyla başlar diyoruz
Reklam
Bir anadilin farklılaşıp dallanması aslında bir anaulusun bir ırkın coğrafi ve tarihi ayrılıklarla bölünmesi sonucudur.
İnsanlar sözlerini uzaktakilere ulaştırmak, ya da uzun zaman saklamak ihtiyacı ile onları onları daha dayanıklı bir işaret sistemine geçmeyi düşünmüşler yazıyı (ecriture) icat etmişlerdir
Sayfa 10 - türk dili yayınlarıKitabı okuyor
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok