Tarık Buğra

Tarık BuğraOsmancık yazarı
Yazar
8.3/10
5,7bin Kişi
32,2bin
Okunma
1.523
Beğeni
49bin
Görüntülenme

Tarık Buğra

32,2bin okunma, 1.523 beğeni - Tarık Buğra kitapları, eserleri, Tarık Buğra kimdir, öz geçmişi, Tarık Buğra nereli gibi bilgiler, kitap incelemeleri ile yorumları, Tarık Buğra sözleri ve alıntıları detaylı profili ile 1000Kitap'ta.

Hakkında

Süleyman Tarık Buğra (d. 2 Eylül 1918 – ö. 26 Şubat 1994), Türk gazeteci ve roman, hikâye, oyun ve fıkra yazarı. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının tanınmış yazarlarındandır. Çok yönlü bir yazar olan Buğra, özellikle romanlarıyla tanınır. 1991'de devlet sanatçısı unvanı almıştır. 1918'de Akşehir'de doğdu. Babası, Akşehir'de ağır ceza hâkimi olarak görev yapan Erzurumlu Mehmet Nazım Bey, annesi Akşehirli Nazike Hanım idi. Çocukluğunun geçtiği Akşehir'i eserlerinin çoğunda mekân olarak tercih etti. İlk ve ortaokulu Akşehir'de okudu. Ortaokulda Rıfkı Melül Meriç'in öğrenicisi oldu. 1933'te ortaokulu bitirdikten sonra yatılı öğrenci olarak İstanbul Erkek Lisesi'ne devam etti. İstanbul Lisesi’nde Hakkı Süha Gezgin'in, Pertev Naili Boratav'ın öğrencisi oldu. Yazar olmaya onuncu sınıfta karar verdi. Tarık Nazım müstear ismiyle hikâye ve şiirler yazmaya başladı. Okulun yatılı kısmı kapanınca Konya Lisesi'ne geçti ve 1936'da mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde iki yıl okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne geçti. Parasızlık nedeniyle zor bir öğrencilik dönemi geçirdi ve üç yıl sonra mezun olamadan bu okuldan da ayrıldı. 1942-1945 yılları arasındaki üç yıllık askerlik görevi sırasında devlet memurlarının bıyıklarını kesme kuralını ihlal ettiği için on bir sürgün yaşadı. İlk piyeslerini ve ilk romanını askerliği sırasında yazdı. İlk eseri, Akümülatörlü Radyo başlıklı piyesti. Eser, Şehir Tiyatroları tarafından reddedilince, Yalnızlar başlığıyla roman hâline getirdi. Askerli hizmetini tamamladıktan sonra İstanbul'a döndü ve 1947'de Edebiyat Fakültesi'ne kaydoldu. Burada Ahmet Hamdi Tanpınar ve Mehmet Kaplan'ın öğrencisi oldu. Bir yandan da Şişli Terakki Lisesi'nde muallim muavinliği görevinde bulundu. 1948'de yazdığı Oğlumuz başlıklı hikâyesi Cumhuriyet gazetesinin açtığı yarışmada ikincilik ödülüne layık görüldü. Bu ödül ona edebiyat ve basın dünyasının kapılarını araladı. 1949'da ilk kitabı olan ve içinde 13 öykü bulunan Oğlumuz'u yayımladı. Çınaraltı dergisini çıkaran Yusuf Ziya Ortaç, kendisine dergiye katılmasını, Sanat Hareketleri başlıklı sütunda her hafta bir öykü yazmasını önerdi. Dergiye gönderdiği ilk hikâye, “Havuçlu Pilav Meselesi” başlıklı hikâyesi oldu. Basın dünyasından da iş teklifleri alan yazar, bu teklifler sayesinde basın hayatına atılmak için cesaret buldu ve Edebiyat Fakültesi’nden mezuniyet tezini vermeden ayrıldı. 1949-1952 arasında Akşehir’de babası Erzurumlu Mehmet Nâzım Bey’le birlikte “Nasreddin Hoca” gazetesini çıkardı. 1950'de Jale Baysal ile evlendi, on sekiz yıl sonra boşanma ile sonlanan bu evlilikten 19 Aralık 1951’de kızları Ayşe dünyaya geldi. 1952'de babasını kaybeden Buğra, gazeteyi elden çıkardı ve İstanbul'a döndü. Aynı yıl, ikinci hikâye kitabı “Yarın Diye Bir Şey Yoktur” yayımlandı. 1952-1956 arasında Milliyet, Vatan, Yeni İstanbul gibi gazetelerde edebiyat tenkitleri ve denemeler yazdı. Gazeteciliğinin bu ilk yıllarında Abdi İpekçi, Reşat Ekrem Koçu ve Peyami Safa ile çalışma imkanı bulduğu bilinmektedir.[5] Bu arada üçüncü öykü kitabı İki Uyku Arasında'yı (1954)'te yayımlayan Buğra, 1955'te Siyah Kehribar başlıklı bir roman yazdı. Dönemin faşist İtalya'sında geçen romanın pek çok eleştirmen tarafından hoş görülmedi ve yazar bir bekleme dönemine girerek uzun süre başka roman yazmadı. Gazeteciliğe 1956-1957 yıllarında Vatan ve Yenigün gazetelerinde yayın müdürü olarak devam etti. 1958'de Milliyet gazetesi spor sayfası sorumluluğu yapan Buğra, aynı yıl Tercüman ve Yeni İstanbul gazetelerinde de yazarlık görevini sürdürdü. 1959'da önce Tercüman'ın, ardından Yeni İstanbul'un, ardından da Türkiye Spor isimli günlük spor gazetesinin yayın müdürlüğünü yaptı. 1962 yılında ise Yol adlı haftalık derginin yayın müdürlüğünü yaptı. Bu arada Türk Kurtuluş Savaşı’nı konu edinen Küçük Ağa romanını hazırladı. Küçük Ağa, 1963 yılında Yeni İstanbul'da tefrika edildi ve 1964'te de kitap olarak yayımlandı. Çok olumlu tepkiler alan roman, Mehmet Kaplan tarafından mezuniyet tezi olarak kabul edildi ve böylece Buğra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden diploma aldı.[8] Küçük Ağa'nın ardından dördüncü öykü kitabı Hikâyeler'i, Küçük Ağa'nın devamı olan Küçük Ağa Ankara'da ve ardından da Komik-i şehir Naşit'in hayatını anlattığı İbiş'in Rüyası'nı tamamladı. İbiş'in Rüyası, 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması'nda başarı ödülüne değer bulundu. Buğra, 1970-1976 arasında Tercüman gazetesinde köşe yazarlığı ve sanat sayfaları düzenleme işini sürdürdü. 1976'da Tercüman'dan emekli oldu ve zamanını bütünüyle edebiyata verdi. Firavun İmanı (1976), Dönemeçte (1978), Gençliğim Eyvah (1979), Yağmur Beklerken (1981) adlı dönem romanlarını yayımladı. Bu romanlarda Cumnuriyet'in çeşitli evrelerini, demokrasiye geçiş sürecindeki çalkantıları konu edindi. Devlet Tiyatroları'nda Edebi Kurul Başkanlığı'nda Edebi Kurul üyeliği yaptı. 8 Eylül 1977'de hikâye yazarı Hatice Bilen ile ikinci evliliğini yaptı. Yazarın, Ayakta Durmak İstiyorum (1966) ve Üç Oyun (1981) adlarıyla kitaplaştırdığı piyeslerinin hemen hepsi sahnelendi, romanları da TV dizisi haline getirildi. Fıkralarından seçmeleri Gençlik Türküsü (1964), gezi notlarını Gagaringrad (1962), dil ve edebiyat üzerine yazılarını Düşman Kazanmak Sanatı (1979), denemelerini ise Bu Çağın Adı (1979) başlıklarıyla yayımladı. Tarık Buğra'nın Sakıp Sabancı'nın hayatını anlattığı Patron başlıklı bir piyesi, Mimar Sinan'ın hayatını anlattığı bir senaryosu ile Mehmed Akif'in hayatını ele alan bir romanı da mevcuttur. Buğra, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş yıllarını anlattığı Osmancık'la (1985) Millî Kültür Vakfı edebiyat armağanı’nı, “Yağmur Beklerken” romanı ile de 1989 Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü'nü aldı. 1991'de devlet sanatçısı unvanı aldı. 1993'teki ani rahatsızlığının ardından kanser teşhisi konan Buğra, tedavi gördüğü Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 26 Şubat 1994'te hayatını kaybetti. Cenazesi Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi. 1999-2000 öğrenim döneminde İstanbul'un Pendik ilçesinde açılan bir liseye “Tarık Buğra” adı verilmiş; 2002’de Akşehir merkez Ortaokulu’nun adı "Akşehir Tarık Buğra İlköğretim Okulu" olarak değiştirilmiş ve 2004 yılında Akşehir'e bir Tarık Buğra heykeli dikilmiştir. Ayrıca Ankara’da Millî Kütüphane önünde bir heykeli bulunur. Tarık Buğra, tarihçi Ayşe Buğra'nın babasıdır. Ayşe Buğra, iş adamı Osman Kavala ile evlidir.
Tam adı:
Süleyman Tarık Buğra
Unvan:
Roman, Hikâye, Oyun, Fıkra Yazarı ve Gazeteci
Doğum:
Akşehir, Konya, 2 Eylül 1918
Ölüm:
İstanbul, Türkiye, 26 Şubat 1994

Okurlar

1.523 okur beğendi.
32,2bin okur okudu.
817 okur okuyor.
8,3bin okur okuyacak.
1.347 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"DÜNYA'YI BİZE BÜYÜK GÖSTEREN BİZİM KÜÇÜKLÜĞÜMÜZ OĞUL. HIRSIMIZ, SABIRSIZLIĞIMIZ, BENCİLLİĞİMİZ. ÖNCE BU YÜZDEN KÜÇÜLÜYOR, SONRA DA DÜNYAYI ÇOK BÜYÜK GÖRÜYORUZ."
Hoca, hoca; en büyük küfür umutsuzluktur!
Sayfa 7 - İletişim Yayınları, 5. BaskıKitabı okudu
Reklam
"Gönülden istek olunca ıraklar yakındır. Yolları bitmez gösteren isteksizliktir."
Sayfa 66 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Âkif'in bir sözünü hatırladılar: "İnsan... zor mahlûk."
Sayfa 18 - İletişim Yayınları, 5. BaskıKitabı okudu
Bkz: Türkiye
"İyi yetişmemiş insanların ülkesinde düzen bir bozuldu mu, mağara devri, taş devri hortluyor Minas Efendi. Bu. Bütün tarih boyunca böyle olmuş, böylece de gidecek."
Sayfa 388 - İletişim Yayınları, 31. BaskıKitabı okudu
Sinemaya Başarıyla Uyarlanmış Romanlar
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası
Edebiyat Atlası
‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729) Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Sizin En İyi 100 Temel Eseriniz Neler?
Arkadaşlar bildiğiniz üzere eskiden 100 Temel Eser İlköğretim ve Ortaöğretim vardı. MEB tarafından boş dersler değerlendirilsin, Türkçe derslerinde de öğrenciler ortalamalarını yükseltsinler diye okutuluyordu. Bu liste 2005 te yayınlandı. Daha sonra her işe girdiği gibi bu olaya da polemikler girdi.
Küçük Prens
Küçük Prens
sakıncalı bulundu. Kitapların
Reklam
🌿Merhabalar🌿 #188501228 E-KİTAPLAR Telegram E-kitaplar t.me/Pdf100000kitapa... Sayfama gelip bu iletiyi okuyorsan, bence kitap önererek yorumunu da ekleyebilirsin, şimdiden teşekkürler 🙏🙏 Her öneri birbirinden değerli benim için🥰 Değerli önerilerinizden oluşan kitap listesi;
1984
1984
5️⃣

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
229 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Hoca, hoca; en büyük küfür umutsuzluktur! /Yarışma Kitabı
Bir kitaba kapağından başlanır, derdi ortaokulda Türkçe öğretmenim. Okunmuş saymazdı ön sözü okunmamış kitabı. Birçok şeyin dönüm noktası o oldu aslında. Okuma serüvenimin, meslek seçimimin. Attila İlhan ölmüş, ortaokuldayım o sıralar. Derste "Mikail, sen severdin, Attila İlhan öldü." demişti. Çok severdim. Hele ki Üçüncü Şahsın
Firavun İmanı
Firavun İmanıTarık Buğra · İletişim Yayınları · 20121,143 okunma
376 syf.
·
Puan vermedi
·
40 günde okudu
OSMANCIK - Dikkat spoiler içerebilir!
Tarık Buğra'nın en sevilen romanıdır kendisi. Dizi filmini de izlemiş biri olarak kesinlikle kitabını okuyun derim. Sinema da akıcılık kaçmış biraz sanki. Osman Gazi dönemine gel gitler yapan eserde öğrendiğim Şeyh Edebali'nin vasiyetini bize bu eser sayesinde ulaşmış olması. Güzel başarılı bir eser. Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 201815,8bin okunma
479 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Milli mücadele döneminde Kuvayi milliye birliklerinin ortaya çıkmasını ve Anadolu halkının o günlerde içinde bulunduğu sosyo-psikolojik yönünü çok başarılı bir şekilde veriyor. İlk okuduğumda İnce Memed havasını hissetmiştim ve kitabın sonuna kadar da hakim his olarak devam etti. Yazarın dili ve karakterlerin şiveli konuşmalarıda aynı zamanda Yaşar Kemal in dilini çağrıştırıyor. Akıcı bir roman. Tarih ve vatan bilincini geliştirmek için okunması gereken bir eser.
Küçük Ağa
Küçük AğaTarık Buğra · İletişim Yayınları · 20159,8bin okunma