Thomas Piketty

Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital yazarı
Yazar
7.9/10
42 Kişi
347
Okunma
26
Beğeni
3.677
Görüntülenme

En Eski Thomas Piketty Sözleri ve Alıntıları

En Eski Thomas Piketty sözleri ve alıntılarını, en eski Thomas Piketty kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
16 Ağustos 2012'de Güney Afrika polisi, Johannesburg yakınlarındaki Marikana platin madeni işçilerini Londra merkezli Lonmin şirketinin hissedarları olan maden sahipleriyle karşı karşıya getiren çatışmaya müdahale etti. Güvenlik kuvvetleri grevdeki işçilere gerçek mermiyle ateş açtı. Bilanço: Otuz dört maden işçisi hayatını kaybetti.1 Bu tür
Zengin ve yoksul ülkeler arasındaki büyük eşitsizlikler aynı şiddetle sürse de, dünya genelinde bir yakınsama yaşandığını ve gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerle arayı kapatma sürecinin günümüzde de devam ettiğini söyleyebiliriz. Ayrıca elimizde, bu arayı kapatma sürecinin öncelikle zengin ülkelerin yoksul ülkelerde yaptığı yatırımların neticesi olduğunu gösteren bir kanıt yok, hatta tüm kanıtlar tam aksini gösteriyor. (Geçmiş tecrübelere bakılarak, yoksul ülkelerin kendilerine yatırım yapmalarının gelecek açısından daha umut verici gözüktüğü söylenebilir.)
Reklam
sermayenin mülkiyeti eşitlikçi bir şekilde dağıtılmış ve her işçi kendi ücretine ek olarak kârdan eşit pay almış olsaydı, kâr paylaşımı/ücret sorunu (neredeyse) hiç kimsenin umurunda olmazdı. Sermaye-emek arasındaki bölüşümün bu kadar çatışmaya yol açması, öncelikle sermaye mülkiyetinin aşırı yoğunlaşmasından ileri gelmektedir. Tüm ülkelerde, servet eşitsizlikleri -ve bunun yol açtığı sermaye gelirlerindeki eşitsizlikler- aslında, ücretlerdeki ve emeğin gelirindeki eşitsizliklerden daha büyüktür.
Sermaye-emek arasındaki eşitsizliğin sembolik açıdan oldukça şiddetli duygular uyandırdığına şüphe yok. Neyin adil olduğu, neyin olmadığı hakkındaki yaygın kanaate şiddetli bir darbe indiren bu eşitsizliğin, bazen fiziksel şiddete dönüşmesi de pek şaşırtıcı değildir. Kendi emeğinden başka bir şeye sahip olmayan ve yaşamlarını mütevazı, Marikana'daki madenciler veya 18. yüzyılın köylüleri gibi örneklerde ise aşırı mütevazı koşullarda sürdürenlerin -sermayenin en azından bir bölümünü miras yoluyla elde etmiş olan- sermaye sahiplerinin çalışmadan, işçinin emeğiyle üretilen zenginlikten büyük bir pay almalarını kabul etmeleri kolay değildir. Sermayenin aldığı pay çok ciddi seviyelerde olabilir, bu pay genellikle üretimin (hasılanın) dörtte biri ile yarısı arasında değişir ve madencilik gibi sermaye yoğun sektörlerde yarıyı da geçer; sermaye sahiplerinin yerel monopoller sayesinde çok daha yüksek bir pay talep edebildiği durumlarda bu oran daha da yükselebilir.
sermaye ve emek arasındaki paylaşım meselesi, 20. yüzyılın politik tarihi ve kaotik ekonomisiyle uyumlu bir biçimde, büyük çaplı değişimler geçirmiştir. Giriş bölümünde zikrettiğimiz 19. yüzyılda gözlemlenen değişimler (yüzyılın ilk yarısında sermayenin payındaki artış, sonra düşüş ve ardından istikrar) nispeten ılımlı görünüyor, özetleyecek olursak: "20. yüzyılın ilk yarısı"nın (1914-1945) şokları -yani Birinci Dünya Savaşı, 1917 Bolşevik Devrimi, 1929 Krizi, İkinci Dünya Savaşı ve bu sarsıntıların sonucunda gündeme gelen sermayeye yönelik yeni regülasyon, vergilendirme ve kamu denetimi politikaları-1950-1960 yıllarında özel sermayenin tarihsel olarak düşük bir seviyeye gerilemesine yol açtı. Ama çok geçmeden sermaye oluşum süreci yeniden ortaya çıktı ve 1979-1980 yıllarındaki korumacı Anglosakson devrimi, 1989-1990 yıllarında Sovyet blokunun dağılması, 1990-2000 yıllarındaki finansal küreselleşme ve serbestleşme ile hız kazandı. Tüm bu olaylar daha öncekinin tam tersi bir politik dönemeçten geçildiğine işaret ediyordu ve özel sermaye 2010 yılına gelindiğinde -2007-2008 yıllarında başlayan krize rağmen- 1913 yılından beri en yüksek servet düzeyine çıkmıştı. Bu değişimin ve servetin yeniden yapılandırılma sürecinin sonuçları tümden olumsuz değildir, bunlar bir dereceye kadar doğal ve arzu edilir sonuçlardır. Ancak 21. yüzyıl başında bulunduğumuz noktada, sermaye-emek bölüşümüne ve gelecek yıllardaki olası değişimlere bakış açımızı değiştirmiştir.
21. yüzyılın başında (beşeri sermaye dışındaki) sermayenin payı, 19. yüzyılın başındaki düzeyden olsa olsa biraz daha düşüktür. Günümüzde zengin ülkelerde görülen yüksek servet kapitalizasyonu seviyeleri, her şeyden evvel nüfus ve verimlilik artışının yavaşladığı bir rejime dönüşle açıklanabilir -buna nesnel olarak özel sermayeyi koruyan bir siyasal rejime dönülmesini de eklemek gerekir.
Reklam
294 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.