Yabancı ülkeler dış temsilciliklerini Ankara'da açmak istemiyorlardı. Başta İngiltere olmak üzere Ankara'nın fiziki şartlarının zorluğunu gerekçe göstererek İstanbul'un başkent olarak kalmasının uygun olacağını aksi takdirde Ankara'da temsilcilik açmayacaklarını ilan etmişlerdi. Buna karşın Mustafa Kemal "Memleket elçiler için değil, elçiler memleket içindir." diye kesin bir tavır almıştı.
1980-1981 futbol sezonunda, Türkiye liglerinde ilk defa ikinci ligden bir takım Türkiye kupasını kazandı. Bu takım aynı yıl 2. Lig Şampiyonluğu'nu az farkla kaçıran Ankaragücü'ydü. Devlet Başkanı Kenan Evren'in talimatıyla Kupa Şampiyonu takımın 1. Lig'e yükseltilmesi için kanun çıkarıldı. Bu yüzden spor kamuoyunda Ankaragücü'ne "Paşaların Takımı" yakıştırması yapıldı.
Bugün ordumuz yenilmediği için yüksek başarılar elde ediyoruz. Ordumuz yenilmediği için bize diz çöktüremiyorlar. Ordumuz yenilmeyeceğini her vesile ile gösterdiği için daha yüksek baskılara maruz kalıyoruz,
Bu çağrı tarihin derinliklerinden geliyor ve tarihin içinde doğan bir neferi çağırıyor.
Tarihin çağırdığı bu nefer; uzun savaşlardan, soğuktan, fırtınadan, yoksulluktan, kıtlıktan, sıtmadan çıktı. Bu nefer tam da tükendik dediğimiz ve büyük bir umutla yeni bir Kızılelma aradığımız yerden doğdu.
O, vatanın hem sahibi, hem varisi, hem geçmişi, hem geleceğidir. Umutsuzluğa düşülen her yerde bir teselli gibi görünür. Vefalıdır, beklenildiği yere gider. Tarihi kuran da bu neferdir, tarihin çağırdığı da.
Bazen o tarihi sürükledi, bazen de talihi onu.
Sırası yine geldi, tarih yine onu çağırmaya başladı.