Seni tanımış olmak dünyada hâlâ saklanmış güzellikleri öğretti bana. İnancımı pekiştirdi. Seni tanımak umut ekmekti kendime. İnsanın adlandıramayacağı bir şeylerin olduğunun kanıtıdır sesin. Hayat boyu unutulamayacak bir gün, ancak senin içinden geçmenle mümkün. Adımının altında mutlaka papatya yetişir. Seni yaşamış olmak en iyi kitaplar verdi bana. Notalarca dizilmiş gün ışıkları süzdü kulağıma. Umutlu bir yanın var senin, yok ediyor insanın kötülüğe karşı inancını. Yaydığın kokun, yankılanan sesinin düştüğü yere barış yetişir. Seni anlatmak anne mutluluğu, baba gururu... Doyasıya yaşamalı seni. En uzun gecelerce uzanmalı sana. Mutlu hafta sonları düşünmeli. Uzanan sofralar, gülümsemeler iyi dilekler var senin cümlelerinde. Unutulmamış bir bayram sevinci gibi bıraktığın sesler.
Ömür boyu anlatılacak bir nefesin var ıslattığında bakışını.
Gözlerimin önünden geçtin.
Allah bir daha öyle bir mucize yazmadı...
Yaşadığını sanıp aslında hiç yaşamıyormuş gibi oldun mu?
Sen de beni ağladın mı? Yandı mı yastığın, uykusuz kalasın diye? Gözlerinin yağmuru tuzuyla yaktı mı dudağını? Sen de sorduklarında geçiştirdin mi cümleleri? Evsiz kaldın mı? Canının bütün pencereleri kırıldı mı?
Tüm eşyaların dağıldı mı yerli yersiz biçimde? Kuraklık oldu mu hayallerin? Susmanın, kendine konuşmanın zorluğu tıkadı mı göğsünü?
Sustu mu aklın? Her adımda hiçbir yere gitmiyormuş gibi hissettin mi?
Küçücük anlar, ansız çalan şarkılar kahretti mi kulağını? Anlatamamanın çaresizliği yağdı mı diline? Kavruldun mu gece tavanı izlerken?
Kaydı mı değerlerin ellerinden? İnancın köreldi mi? Kör oldu mu umutların? En sevdiğin şeyleri tekrar kendinle yapmanın, yapmaya çalışırken hıçkırmanın kimsesizliğini yaşadın mı?
Yaşadığını sanıp aslında hiç yaşamıyormuş gibi oldun mu?
Ansızın kokumu almış hissi yaşadın mı kalabalık bir yerde? Bir daha hiç sevemem duygusu oturdu mu kalbine? Hayret ettin mi hayata?
Hiç olmazların hep oldu mu?
Kimseyi duymuyorken kendine haykırdın mı?
Annen ölmüş gibi hissettin mi?