O kadar sıkıcıydı ki...
Hani şu TV'de hemen hemen her kanalda yayınlanan ve saçmalıkta birbirleriyle yarışan, sevgili Youtuber Murat Soner'i ve izlemeyen ama sorgulayan bizleri sinir krizlerine sokan Türk dizileri var ya, işte onlardan birisinin senaryosunu okuyormuşum gibi hissettim. Hatta belki de kanallardan birisinde uyarlama yapım olarak yayınlanmış bile olabilir; o kadar tanıdık ve maalesef o kadar şaşırtıcı değil.
Kurgusundan çevirisine kadar abartı ve yersiz pek çok unsur vardı ki, neresinden tutsam elimde kaldı. (Çeviri için örnek vererek abartmadığımı kanıtlamak istiyorum: "Yiyecek nemiz var ki?") Yazarı ülkemizde yaşasaydı Türk dizi sektörünce ihya edilir, kendisini zorlamadan ve yormadan çok rahat bir yaşam sürebilirdi diye düşünüyorum.
Fakir ama gururlu ve kendilerince mutlu da olan çekirdek ailenin dağılışı ve ana karakter olan kızımız Dawn'ın başından geçenler anlatılmış.
Kurgu o kadar banâldı ki olacakları hiç zorlanmadan tahmin ettim ve bu yüzden daha da sıkıldım ve soğudum.
Yazarın kurguya romantizm adı altında dayatmaya çalıştığı ilişki saçmalığı karakterlerin yaşı ve birbirleriyle olan bağları düşünüldüğünde mide bulandırıcıydı.
Bir yazarı daha kara listeme eklemiş olmaktan üzüntü duysam da uzun vadede kârlı çıkacağımı bilmekle avunuyorum.
