William Faulkner

William FaulknerSes ve Öfke yazarı
Yazar
7.6/10
1.299 Kişi
5,4bin
Okunma
761
Beğeni
32,8bin
Görüntülenme

Hakkında

Amerikan Modernist yazarların babası sayılan Faulkner, rakip gördüğü Ernest Hemingway'den farklı olarak, uzun ve karmaşık anlatımları benimsemiştir. Uyguladığı teknikler arasında bilinç akışı tekniği ve çoğul anlatı (multiple narration) teknikleri bulunur. 1930'larda Avrupa'daki deneysel geleneği izleyen ilk Amerikan yazarıdır. 25 Eylül 1897'de Mississippi'de doğan Faulkner, buradaki Güney geleneğinden oldukça etkilendiği bir çocukluk geçirdi. Daha sonra hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Oxford'daki Lafayette kasabasına taşındılar. Eserlerinde bahsettiği "Jefferson" Oxford'u, "Yoknapatawpha kasabası" ise Lafayette'i temsil eder. Büyük-büyük babası William Clark Falkner Konfederasyon ordusunda görev yapmış, tren yolu yaptırmış ve adını Tippah kasabası yakınındaki Falkner şehrine verdirmiş Mississippi'nin önemli karakterlerinden biridir. Aile soyadları Falkner olmasına rağmen, büyük ihtimalle görevli memurun hatası sonucu Faulkner olmuştur. Liseyi terkettikten sonra bir işte tutunamayıp "wastrel" (defolu mal) olarak anılmaya başlanmıştır. 1918'de, iki ailenin Faulkner'ın ev geçindiremeyeceğine karar verip ayırdıkları nişanlısı Estella Oldham'ın zengin ve yaşlıca olan Cornell Franklin'le evlenip Çin'e yerleşmesiyle büyük bir üzüntü yaşamış ve Yale öğrencisi olan Oxford'dan arkadaşı Phil Stone'un yanına, New Haven'a gitmiştir. Burada katiplik yapmış, Phil Stone'un onun için hazırladığı okuma programıyla klasikleri ve çağdaş yazarları okumuş, bu sayede Melville, Cervantes, Dostoyevski ve Conrad'ın eserlerine büyük hayranlığı oluşmuştur. Daha sonra Toronto'da yardımcı pilotluk yapıp Oxford'a geri dönen yazar bu sefer Mississippi Üniversitesi'ne girmiş, burada "Marionettes" adlı bir grup kurup aynı adı taşıyan bir oyun yazmaya çalışmış fakat başaramamış ve 1921'de okulu bırakıp New York'a gitmiştir. Burada bir kitapçıda çalışmış ve Sheerwood Anderson'ın ileride eşi olacak olan Elizabeth Prall'la tanışıp arkadaşlık kurmuştur. Aynı yılın Aralık ayında Oxford'a geri dönmüş ve bu sefer de üniversitede postane müdürü olarak çalışmaya başlamıştır. 1924'de The Marble Faun(Mermer Tanrıça) adlı şiir kitabını basmıştır. 1925'de New Orleans'a gidip arkadaşı olan Elizabeth Prall sayesinde Sherwood Anderson'ın "çırağı" olmuş ve onun yönlendirmeleriyle Birinci Dünya Savaşı sonunda entellektüellerde ve toplumda görülen sıkıntı ve büyük üzüntüyü benimseyip, yine Anderson'ın yönlendirmesiyle 1926'da Soldier's Pay'i yazmıştır. 1929'a dek olan yazılarında şeytani özellikler taşıyan karanlık kötü kadın karakterler görülürken, 1928'de Estella'nın boşanıp dönmesi ve William Faulkner'ın onunla evlenmesiyle bu kadın modeli değişmiştir. 1929'da Sartoris'i yazmıştır. Bu eserinin önemli özelliği, Faulkner'ın ünlü Yoknapatawpha kasabası sembolünü ilk kullandığı kitabı olmasıdır. Aynı yıl ünlü eseri The Sound and the Fury'yi (Ses ve Öfke) yazmış ve büyük bir başarı kazanmıştır. 1930'da ise As I Lay Dying'de (Döşeğimde Ölürken) 40 mil ötedeki Jefferson'a gömülmek istediğini söyleyen Addie Bundren'in cenazesinin ailesi tarafında buraya götürülmesi anlatılır. Paraya sıkıştığı bir dönemde, sırf satış yapması için 1931'de yayımlanan Sanctuary'yi (Kutsal Sığınak) yazar fakat beklediği kadar büyük satışı sağlayamaz. Daha sonra devam eden maddi sıkıntıları yüzünden ara ara Hollywood'da senaryo yazarlığı yapar. 1932'de ise Light in August'u (Ağustos Işığı) yazar. Bu eserde, Lena Grave, Joe Christmas ve Peder Hightower'ın geçmişe saptantılı hikayeleri birçok anlatıcı kullanılarak anlatılır. 1936'da Absalom! Absalom!'u yazar. Faulkner eserlerinde genel olarak Güney kültürünün çöküşü ve bozuluşunu, ve aile sevgisi ve gururunun yok oluşunu ele alır. 1949 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandıktan sonra, 1955'de Pulitzer Ödülü'nü alan Faulkner, 1962'de bir kalp krizi sonucu ölmüştür.
Tam adı:
William Cuthbert Faulkner
Unvan:
Nobel ödüllü Amerikalı yazar
Doğum:
New Albany, Mississippi, ABD, 25 Eylül 1897
Ölüm:
Byhalia, Mississippi, ABD, 6 Temmuz 1962

Okurlar

761 okur beğendi.
5,4bin okur okudu.
218 okur okuyor.
6,3bin okur okuyacak.
432 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"İnsanlar seni yok edinceye kadar çalışa çalışa öleceksin."
Sayfa 167
Reklam
"Yağmur yağarsa ne yapacaksın?" "Islanırım," dedi Frony. "Şimdiye kadar kim yağmuru durdurabilmiş ki."
Sayfa 251
"Neyi biliyorsun?" "Hiç," dedi. "O benim çarmıhım, kurtuluşum da o olacak...''
Kitap önerileri içeren bilinçlendirici okuma rehberleri
Alıntılarla Yaşıyorum adlı YouTube kitap kanalımda bütün kitaplarını okuduğum yazarlar için detaylı okuma rehberleri paylaşıyorum. Daha çok arkadaşın bu bilgilerden faydalanabilmesi için paylaşabilirsiniz. ⬇️⬇️ İlk romanım
Kimlink
Kimlink
'i edinmek isterseniz:
Reklam
Ben onsuz da yaparım... Ben, daha nice şeylerden yoksun olmayı öğrenmişim...
William Faulkner
William Faulkner

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
315 syf.
10/10 puan verdi
Edebi otoriteler, dünyanın gelmiş geçmiş en zor ve en ciddi kitaplarından biri olarak Nobel Ödülü sahibi William Faulkner"in "Absalom Absalom" adlı bu eserini göstermekteler. Bu tezin en büyük ispatı ise eserin orijinal dilindeki baskısının içeriğinde 1288 (yazı ile bin iki yüz seksen sekiz) kelimeden oluşan bir cümle barındırması.
Abşalom, Abşalom!
Abşalom, Abşalom!William Faulkner · Yapı Kredi Yayınları · 2016214 okunma
294 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
107 günde okudu
Havalar çok sıcak. İşler yoğun. İkisi bir araya gelince insanı acayip bunaltıyorlar. Gökten düşecek şarıl şarıl yağmur damlalarının serinliğine, yağsa da hem serinlesek hem de işlere ara versek diyerekten, muhtaç bekliyoruz. İnceleme yazmaya başlamadan az evvel her bunaltıcı günde olduğu gibi bunları düşünüyordum. Gök artık isyan derecesindeki
Ses ve Öfke
Ses ve ÖfkeWilliam Faulkner · Yapı Kredi Yayınları · 20202,384 okunma
222 syf.
10/10 puan verdi
Pastoral Bir Ölümün Gölgesinde Kalan ‘Sıradanın’ Trajedisi
Kendi hayatımızla ilgili sıradan olaylar; farklı dimağlardaki realiteyi algılayış biçimi ve kişisel imgelemlerin benzersiz ritmiyle alışılmadık bir sanat eserine nasıl dönüşebilir? Aheste aheste giden bir at arabasında; etrafa saldığı nahoş kokulardan çürümeye başladığı anlaşılan; cılız bir bedenin peşi sıra yol alan bir süreğen dram.Tepesinde kallavi akbabaların dönüp durduğu,talihsiz bir kafilenin acıklı hikayesi.Bir ölümden yola çıkıp, çeşitli karakterlerin anlatımıyla tamamlanan hikaye; yazarın bilinç akışı tekniğindeki benzersiz retoriği ile renkleniyor, ve bu yorucu anlatım okuyuca edebi bir ziyafet sunuyor. Vefat eden annelerini (kendi vasiyeti üzerine) doğduğu topraklara defnetmek üzere yola çıkaran bir ailenin başından geçen talihsiz olaylar silsilesi, on beş farklı karakterin ağzından naklediliyor.Aynı manzaraya bakan köhne bir binanın farklı pencerelerindeki yansımayı andıran bu anlatım; Amerika’nın Güney eyaletlerindeki yoksul halkın kanıyla yoğrulmuş bir halita, ya da acının yeryüzündeki boğuk izi kadar eski bir ağıt.Bununla birlikte eserde kadın olmanın, birey olmanın, köy ve kent ikileminin, sevginin ve aile kavramlarının da kararlı bir şekilde altını kazıyor Sevgili Faulkner.Bu kadar sade bir üslupla böylesine cerbezeli bir anlatıma haiz olmak Nobel ödülüyle tasdiklenmiş bir yirminci yüzyıl laneti olsa gerek, okuyucunun üzerine yağan.Faulkner’ın cümleleri Zeus’un şimşekleri gibi apansız düşüyor korunaksız zihinlerimizin çatısına.Hepsi birer sessiz infilak!
Döşeğimde Ölürken
Döşeğimde ÖlürkenWilliam Faulkner · İletişim Yayınları · 20231,232 okunma