1834-1896. Mobilya, kumaş, vitray, duvar kağıdı tasarımlarıyla ülkesinde Sanatlar ve Zanaatlar akımının başlamasına, böylece de on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından sonraki sanat anlayışının değişmesine yol açmış İngiliz Endüstri tasarımcısı, el sanatçısı, şair ve ilk sosyalistlerden.
Oxford'da okuduktan sonra bir süre mimarlıkla uğraşan Morris, şair olarak ilk ününü romantik bir anlatı olan The Life and Death of Jason ile (1867; Jason'un Yaşamı ve Ölümü) yaptı. 1868-70 arasında yayımlanan The Earthly Paradise (Dünyevi Cennet) klasik kaynaklara ve ortaçağ yapıtlarına dayanan şiirlerden oluşuyordu. Story of Sigurd the Volsung and the Full of the Niblungs (1876, Völsung Soyundan Sigurd'un Öyküsü ve Nibelungların Çöküşü) adlı epik şiir onun en önemli yapıtı oldu.
Yaşamının bu döneminde, sanayileşmenin getirdiği toplumsal sorunlar karşısında, kendi kabuğuna çekilerek Laten ve İzlanda destanlarına eğildi. Destanların fantastik dünyasının, temelde bir eylem adamı olan Morris'i doyurduğu söylenemez. Giderek köktenci bir siyasal tavrı benimsemeye başladı. Sanatın belirli bir kesime hizmet etmesinden çok, kitlelere yönelik olması gerektiği inancından yola çıkarak sosyalizme yaklaştı ve 1876'dan başlayarak siyasal mücadeleye atıldı. Oxford'da öğretim üyesi olması için yapılan öneriyi geri çevirdi. İşçilerin kalabalık olduğu kesimlerde sanat-toplum ilişkileri üstüne dizi konferans vermeyi yeğledi.
Ne zamandır taşmıyor sabırları: neden?
Yaşlanırken keder ve tasa içinde yerküre,
Ve kimsenin aramadığı umut karanlıkta saklanırken, Ne sıklıkla anlatılacak öyküleri
ve kaç kere?
Ve şimdi sokaklar neşeli görünüyor ve
yüksek yıldızlar parıl parıl ışıldıyor; ve ben
ise, ben onların arasında şarkı söylüyorum,
çünkü yüreğim dolu ve aydınlık.
KendimeEtkinlik dahilinde Aralık ayında
BeyazKitaplar serisinden belki kar yağarsa diye😁
bu defa kriterleri kitapoli ile belirledim🤩📚☕✨♥️
1-) Kadın Yazar =)
İthaki yayınlarının, Unutulmuş Fantastik Klasikleri serisinin 2. Kitabı ve benim seriye başlangıç kitabım oldu.
Bu klasikleri, yazıldığı yüzyıla göre değerlendirmek lazım. Dili, üslubu elbette alışık olduğumuz fantastikler gibi değil. Kitabı genel olarak, çok bayılmasam da beğendim.
Tolkien, Yüzüklerin Efendisini yazarken bu yazardan oldukça etkilendiğini belirtmiş, kesinlikle katılıyorum.
Bazı karakterleri, nokta atışı gözümün önünde canlandı. Özellikle Leydi Galadriel.
Birçok yazarı bu kitapta gördüm desem yeridir.
Patrick Rotfuss'un Bilge Adamın Korkusu kitabındaki
Felurian'ı, 'Çetinduvar' ile George R. R. Martin'i, hüküm çemberi ve birçok LOTR kelimeleriyle Tolkien'i :)
Açıkcası fantastiğin gelişimini, başlangıcını görmek için güzel bir girişim olmuş.
Fantastiğe yeni başlayanlar pek beğenmeyebilir, ama eleştirmek için o alanda yetkinliğiniz olmalı ve düşük yıldız verenleri kınarım şahsen. Bize, Tolkien gibi üstadların yoluna Işık tutmuş insanlara değer vermek düşer.
Kitapta beni rahatsız eden tek şey Hz. Muhammet'e, iki yerde gereksiz bir şekilde saygısızca değinilmesi oldu. Hristiyanlığı öven, İslam karşıtı bir yazar olduğu belli de hiç gereği yokmuş. Günümüzdeki fantastiğin dini öğelerden ayrılmış olmasına seviniyorum.
Caaanoom
1800'lü yıllarda yaşamış olan William Morris'in ütopyası, kendi zamanından çok uzak bir zamanda geçiyor. Ona uzak fakat bize yakın. İngiltere'nin o zamanki şartlarından pek de hoşnut olmayan Morris, bir gece yatağına uzanır ve zamanın çetin şartlarının üzerine çöken yorgunluğuyla, görmek, yaşamak ve katlanmak zorunda olduğu bu çirkinlikten duyduğu rahatsızlıkla uykuya dalar. Tahmin edileceği üzere bambaşka bir zamanda uyanır. Daha sonra öğreneceği üzere neredeyse iki asır atlayarak 2003 yılına ulaşmıştır.
Elbette bizim yaşayıp deneyimlediğimiz 2000'ler Morris'in ütopyasından çok uzakta. Gerçeğin de Morris'in düşlediği gibi olmasını, en azından ona biraz daha yakın olmasını dilerdim doğrusu. Cinsiyetçilik, faşizm, kölelik, eşitsizlik, kapitalizm ve bunlar gibi aklınıza gelen diğer tüm kelimeler ortadan kalkmıştır; insanların dilediğince yaşadığı, herkesin sevdiği işi isteyerek yaptığı, mülk kavramının ortadan kalktığı, işbirliği esasına dayalı bir yaşam tarzının olduğu, herkesin 'birey ve toplum' için neyin doğru neyin yanlış olacağının ayırdına varabildiği, tarihteki olaylardan ders çıkararak geride bıraktıkları tüm bu çirkinliklerin yeni ve huzurlu dünyalarına sıçramasına izin vermedikleri bir zamanda geçiyor.
Sanırım ütopyalar gerçekleşmesi imkansız rüyalar, distopyalar ise gerçekleşmesini önleyemediğimiz kabuslar olmaya devam edecek, geçmişte böyle oldu, şimdi'de böyle ve inanıyorum ki gelecekte de böyle olacak.
William Morrisin 19.yüzyılın sonunda yazdığı fantastik bir klasiktir. Kitap ilklerden olduğu ve Yüzüklerin Efendisi gibi serileri okuduğum için beni pek tatmin etmedi. Ama en nihayetinde bu eser Tolkiene ilham vermiş.
Kitapta gereksiz bir kibarlık da göze çarpıyor. Okumak isteyen arkadaşlara öneririm.