Peloponez yarımadasında Monemvasia'da doğdu. Ritsos liseyi bitirdikten sonra, on yedi yaşında Atina'ya gitti. Daha sonra yüksek öğrenimden vazgeçti. 1927-1931 yıllarını verem hastalığı nedeniyle bir sanatoryumda geçirdi. İlk şiirlerini bu dönemde yayımlamaya başladı. 1931'te komünist gruplara katıldı, bu şiirinin doğrultusunu çizdi; ilk şiirlerinde burjuva karşıtı devrimci sanatçıların çizgisini izledi. Trakter (1934, Traktör) adlı, Sovyetler Birliği'nde sosyalist düzeni ele aldığı ve teknik temasını da Yunan şiirine sokan ilk kitabında, nihilizme karşı tavır aldı. Epitaphios (Yazıt-Mezar Yazıtı) (1936) adlı kitabı Atina'da Zeus tapınağında, faşist cunta yönetimi tarafından törenle yakıldı.
Şair, solcu siyasal görüşleri yüzünden Metaksas (Limnos, Agios Evstratios, Makronisos adaları) ve Papadopulos (Giaros ve Leros adaları) dönemlerinde Ege Adalarında sürgün olarak yaşadı. Ayışığı Sonatı (1956) adlı kitabıyla Ulusal Şiir Ödülü'nü, 1976'da Etna-Taormina Şiir Ödülünü ve pek çok uluslararası ödülü kazandı. Ritsos'un otuzdan çok kitabı yayınlanmıştır. Ritsos 1977 Lenin Uluslararası Barış Ödülü'nü almıştır.
Ritsos, metaforlarla örülü şiirlerinde, Yunanistan coğrafyasını arka plana alarak, yurtseverlik duygularını işledi. İnsanın günlük yaşamdaki durumuna yaklaşımı, nesnelere duyduğu ilgi, ayrıntıları bütün yalınlığıyla yansıttığı kısa şiirlerinde iyice belirginleşir.
Şiirleri 80 kadar dile çevrilmiş ve milyonlarca insana ulaşmıştır.
Kaynak: tr.wikipedia.org/wiki/Yannis_Riços
Nasıl da güzelsin. Korkutuyor beni güzelliğin. Açım sana. Susadım sana.
Yakarıyorum: Gizlen, görünmez ol, kimse görmesin seni; yalnızca bana görün; örtün
saçlarından tırnaklarına kadar siyah bir saydam tülle..
Herkese iyi akşamlar, sevgili okurlar canım dostlarım. Gün geçmiyordu ki 1000 kitapta güzel bir etkinlik olmasın. Beni tanıyan okur dostlarım biliyorlardır ki şiiri çok seviyorum. Şiiri eminim siz de çok seviyorsunuzdur, öyle umuyorum. Şiir sevmemek ne mümkün? Şayet sevmeyenler için de bu ilk adım olabilir. An itibariyle şiir kitabı okuma
"Yazıp çizmeyi ne yapalım şimdi? Bu akşam
kalem oynatmakla kavranamayan bazı şeyleri tekrar
öğrendik.
Bu akşam birbirimizi sevmek için
Mutlu olmamız gerektiğini öğrendik."
........
"Tabii ki bunlardan şiir çıkmaz. Ben de onları
taşların üstüne yığılan yararsız taşlar gibi kağıda
döküyorum
belki günün birinde bir evin inşasında
Bir gün Taksim'de bir kafede oturup ders çalışırken sevgilim "sahafa gitmem lazım, kitap bakacağım" diyerek kalktı ve yaklaşık bir saat sonra elinde bu eserle döndü. Birlikte birkaç şiiri okuduk içerisindeki çizimleri inceledik. Birkaç gün sonra da bu kitaptan etkilenerek bir şiir yazdı. Çok başarılı olmasına rağmen maalesef yok etti... Bu ay doğum günümde bana hediye etmesi de bu nedenle çok anlamlı benim için... O yüzden bir inceleme yazmak istedim.
Erotika'nın özellikle "Çıplak Beden" ve "Etin Sesi" bölümlerini sevdim. Adından dolayı bazı önyargılarınız olabilir ama aslında o kadar da müstehcen bir dili yok. Hatta bedene çok farklı bir açıdan bakılmış, betimlemeler oldukça güzel ve farklı. İnsanın yüzünde bir tebessüm oluşturuyor. Bazı bölümlerde şairin yazdığı anları hikaye gibi canlandırabiliyorsunuz. Bedenle ilgili benzetmeler de zenginlik katmıştı. Elinize geçerse okumanızı tavsiye ederim. Hayal gücünüze ve insana bakışınıza katkısı olacaktır diye düşünüyorum.
İncelememi bir alıntı ile sonlandırmak istiyorum.
"Dudaklarım
kulağını dolanır.
Öylesine küçük, öylesine körpe ki
nasıl sığabildi içine
bunca müziğin tümü?" (Syf. 58)
İyi okumalar dilerim.
Şiirin erotik hali değil erotiğin şiir hali. Cinsellik hakkında bugün bile bu kadar net bir diller şiir yazmak zor. Her dilde bu genellemeyi yapamasam da beğendiğim bir aşk çiziminin kelimelerinin yanında gerçek çizimler de çok sanatsal ve şiirleri tamamlayan bir havadaydı.