Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yasemin Çongar

Yasemin ÇongarArtık Sır Değil yazarı
Yazar
Çevirmen
7.3/10
4 Kişi
20
Okunma
3
Beğeni
2.615
Görüntülenme

Yasemin Çongar Sözleri ve Alıntıları

Yasemin Çongar sözleri ve alıntılarını, Yasemin Çongar kitap alıntılarını, Yasemin Çongar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gitmeyi iyi bilirim. Gitmek istemeyi de. Her yerden ve her zaman. Her şeyden ve herkesten gitmeyi. Benim için zor olan kalmaktı hep. Ama gün geliyor zoru başarıyorsun. Gitmek artık bir ihtimal bile değilmiş gibi sakin, ait olmak hâlâ mümkünmüşcesine mütevekkil, olduğun yerde yeksan duruyorsun öyle. Kalıyorsun... Zira gitmek hiçbir zaman kaçmak değildi sadece. Arıyordun. Bulamayacağını, her seferinde biraz daha çok bilerek. Ben bir ölünün ardından yabancı bir şehirde yürümeyi bilirim. Neyi aradığını tam bilmeden, bulamayacağını kuvvetle hissederek, o şehirde bir ölünün gençliğine uzanıp, ona öyle ebediyen görüş mesafesinde tutma isteğini bilirim."
Sayfa 244Kitabı okudu
"Yalnızlığımızı dayanılır kılmak için yaptığımız işlerin, girdiğimiz çevrelerin, dokunduğumuz insanların panzehirden ziyade turnusol işlevi gördüğüne inanırım ben. Oyalanarak "iyileşmez" yalnızlık, ama her yeni uğraşla, yeni her yeni ilişkiyle yeni bir kimyasal tepkimeye girmişçesine kendi içinde ayrışır sanki; dokusundaki asitle baz, öfke ile arzu, özlemle gurur açığa çıkar; yalnızlığımız rengini biraz da etrafımızdaki kalabalıktan alır."
Sayfa 165Kitabı okudu
Reklam
"Bir yerin sessiz sıradanlığı, o yerin için için kaynayan kötülüğünden daha az mı gerçek? Hayat, çok tuhaf biçimde, her zaman sıradanlıkları sayesinde daha hakiki bir yol almıyor mu?"
Sayfa 249Kitabı okudu
"Farklılık algısı, kendilerini ait hissedebilecekleri ortak bir beşeriyet olmadığı fikrini besleyip, insanları daha etnosantrik kılabilir." Esasen bir korkunun erken teşhisiydi bu; aidiyeti ve ayniyeti yitirme korkusu, aynaya bakınca ötekini görme korkusu.."
Sayfa 144Kitabı okudu
"Seni tanımış olmam sayesinde daha büyük bir tatminle ayrılacağımı hissediyorum bu dünyadan. Seni tanımak, kendi ölümsüzlüğümüze Kutsal Kitap'tan daha çok ikna ediyor beni..." / Herman Melville
Sayfa 131Kitabı okudu
"İçine doğduğu arafın adını niye koyar ki insan? Niye ilk iş, tarafını seçer? Alemin ona reva gördüğü tarife niye ve nasıl sığar? Biliyorum; bir kimlik, bir dil uğruna, anasından süt emerken işittiği ilk kelimelerin hançeresini doğar doğmaz şekillendirmeye başlamış o derin sesli harflerin hürriyeti uğruna, bugün hâlâ kanayan —ve hâlâ kanatan— insanların memleketinde, kimliğin ve hatta dilin duyguyu hapseden duvarlarından dem vurup, o duvarların ötesini düşlemenin "vakitsiz" bir yanı var."
Reklam
"Yatağını yapan birer nehir gibi yaşıyoruz hepimiz. Su gibi. William James bundan bir asır önce Psikolojinin Prensipleri'nde, "Su," demişti, "toprağı oyarak bir kanal açar kendine, giderek büyüyen, derinleşen bir kanal; ve sonra, bir süre kurusa bile, yeniden akmaya başladığında, kendi açtığı yoldan geçecektir yine." James, alışkanlıklarımızdan söz ediyordu. Denemekle tekrarlamak arasında tekrarı, düşünmekle alışmak arasında alışkanlığı, istisnayla kural arasında kuralı, kaçamak aşkla düzenli ilişki arasında ilişkiyi seçen bir beynimiz var bizim. Bu sayede daha az yıpranıyor zihnimiz. Bu sayede küçülmeye başladı insan kafatası. Bu sayede bizi öngörmek, bu sayede bizi yönlendirip yönetmek o kadar da zor değil. Ve sanırım bu sayede, biraz daha sıradan, biraz daha sürüdeniz hepimiz, biraz daha yavanız. Bir tür enerji tasarrufu belirliyor bu halimizi; beynimiz voltajı düşürürken hayatımız uzuyor, biz eksiliyoruz."
Sayfa 252Kitabı okudu
"Haddinden fazla demlenen her duygu acılaşıyor. Yatağını başka bir hayata duyduğu özlemle oyan "şimdiki zaman", akarken öznesini de yitiriyor sanki. Sen, tırnaklarını gırtlağına geçirmiş bir çığlık taşıyorsun içinde; onu sımsıkı kenetlenmiş bir tebessümün ardından senelerce saklayabileceğini biliyorsun, ama gün gelip o çığlık seni de, kendini de yırtarak nihayet dışarı döküldüğünde, bir yabancının sesi ile haykıracağını biliyor musun, bilmem..."
Sayfa 130Kitabı okudu
"Yüreğimizin kime varabileceğine hükmetmeyi kendine hak görenlerin gölgesinde, bu halin garabetini pek de sorgulamadan yaşayıp gidiyoruz çoğumuz. Kerameti kendi kutsallarından menkûl bir düzen, kiminle iç içe geçebileceği konusunda kurallar koyuyor yetişkin bedenlerimize. Susuyoruz. bir norm var kafalarında onların, bir "normal" var; maazallah anormal sayılmayalım diye uymasak da uyar gibi yaptığımız bir şekil.."
"Evreni anlama gayreti, insan hayatını kaba güldürü seviyesinin üzerine çıkarıp ona trajedinin zarafetinden bir parça kazandıran çok şeyden biridir."
Reklam
"...Kendimizle ilgili bir hikayemiz var, çevremizdekilerin bizi beğenmesini sağlayacak, sevdiklerimizin incinmesini önleyecek rötuşlarla beziyoruz onu. Bunlar ekseriya "küçük yalanlar". Sonra o yalanlara kendimiz de inanıyoruz. Botoksla şişirdiğimiz elma yanaklarımız kadar genç sanıyoruz bazen kendimizi; uzaktaki sevgiliye duyduğumuz özlemi, koynumuzdaki candan gizleyebildiğimiz müddetçe, sadık ve mutlu olduğumuza inanıyoruz. Ama bazen de bir ses, bir imge hakikatin ısrarını hissettiriyor."
Sayfa 127Kitabı okudu
"İçimizdeki kalabalık memnun mesut hamdedip dursaydı yerli yerinde, dışımızdaki bir şeyi böyle ölesiye arzular mıydık dersiniz? Kendimizden başka bir şeye dönüşür müydük?"
"Sayısız şarta bağlı bir ihtimaldim yokluğumda; varlığım hiçbir zaman kesin değildi. Tohumundan filizlendiğim erkeğin, rahminden çıktığım kadının, rahmimi dölleyen erkeğin, rahmimden çıkan çocuğun başlangıcı da öyle... Hepimiz "rast" geldik bu dünyaya. Tesadüfen geldik. Gelmeyebilirdik. Biz, "biz" olmayabilirdik. Başlangıcımız, her birimizin başlangıcı –kelimenin etrafında dolaşmaya ne hacet– küçük birer "mucize"ydi işte! Tıpkı henüz olmayanlar gibi –"şimdinin hiç kimsesi" ve "istikbalin herkesi" gibi– bizim de gün gelip olacağımız kesin değildi. Başlangıcımız bir ihtimaldi. Sonumuz bir ihtimal değil oysa; sonumuz kesin. Her birimiz ve hepimiz er geç, istisnasız, mucizesiz öleceğiz. O kadarı kesin."
Bir yazar sadece kendine sadıktır. Belki de sırf bu yüzden, karşılıklı güvensizlik temelinde yükseldiği ve ihaneti anlamsızlaştırdığı için mümkündür iki yazarın aşkı.
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.