Yeşim Türköz

Yeşim TürközBüyü Dükkanı yazarı
Yazar
8.6/10
1.020 Kişi
3.869
Okunma
136
Beğeni
8,3bin
Görüntülenme
İnsan bazen bir yeniliği denerken bile, eski alışkanlıklarını tekrar ediyor.
Ama daima yaptığım gibi, burada da karşıma çıkan ilk dalgadan korkarak, gördüğüm en yakın limana sığındım ve denize açılmaktan vazgeçtim. Oysa gerçek yaşamda kıyıdan seyrederken, rüyalarımda hep açık denizde yol alıyordum.
Reklam
İnsanlık tarihi, isteklerin korkuya yenik düşmesinin ve güvence arayışlarına feda edilmesinin örnekleriyle doludur. Halbuki istek ve korku hep var olmuş, güvence ise hiç olmamıştır.
Belki de dünya bu kadar kendinden emin dönmese, yaşam bu kadar karmaşık olma hakkını bulamayacaktı kendinde.
Müşterilerimden biri, mutluluğu bir kibrit alevine benzetmişti." Ya esen bir rüzgar söndürür, ya siz üflersiniz, ya da sonuna kadar yanıp, kendiliğinden söner..."dediğini hatırlıyorum. Kibritin alevi önünde sonunda söner ama başka bir kibrit yakma şansınız daima vardır.
Bu neye benziyor biliyor musunuz? Bir kadının, çok istediği bir tokayı, saçları karşılığında satın almasına...
Reklam
Nokta.
.. en güzel ve en zor vedaların, damaklarda kalan tatlarla yapılan vedalar olduğunu biliyordu..
Veda etmeyi öğrenmenin hiç de kolay olmadığını düşündü yaşlı adam..
Çünkü sağduyu, huzuru olmayan bir organizmada beslenemiyor. Onu kullandığınız anda mutlaka huzur içinde olmanız gerekmiyor ama huzurlu olduğunuz anlarda sağduyunuzu besleyebildiğiniz için o, huzurun yokluğunda da kendini gösterebilecek güce erişiyor.
Hangimiz gelecekte ne yaşayacağımızı bilebiliriz ki?
Reklam
'Siz gülleri koklamak uğruna yerdeki papatyaları eziyorsunuz. Ama ezdiğinize değmiyor, çünkü gülün kokusunu içinize çekmiyorsunuz!'
Kadın gibi..
Tenindeki nemi toprağa geçirmek için, avcunu sıkıp bir müddet öylece durdu. Ancak elini tekrar açtığında, ufalanarak iyice dağılmış olan toprağın, hafifçe araladığı parmaklarının arasından kayıp gittiğini gördü. Onu kandıramadığını düşünerek gülümsedi.. Küçük tesellilerle mutlu olamayacak kadar talepkardı toprak o an ve kendisine cömertçe sunulacak bir yağmur bekliyordu.
Eğilip, yerden avcuna biraz toprak aldı ve kokladı. Hemen hemen hiç kokmuyordu. Tıpkı sevgisiz bırakılan kadın gibi, susuz bırakılan toprak da küskün, sert ve kırılgan oluyordu..
Oysa geçmiş, uğurladığımız bir misafir, gelecek ise henüz tanımadığımız bir yabancıya benziyordu. İkisi de bizden değildi. Bizden olmayanlar ise dikkatimizi her zaman daha fazla çekmişlerdi.
Geçmiş ve geleceği birbirinden ayıran tek çizgi, içinde bulunduğumuz andı ve biz, çizginin kendisinden çok, onun birbirinden ayırdıklarıyla ilgileniyorduk.
1.500 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.
Resim