Sıkça yaptığım gibi bir kahve içmek için Koza Han'a gittim. Han tenhaydı, yaşlı bir erkeğin durmuş oturmuş çehresi gibi, hem sessiz hem uğultuluydu. Ortadaki havuzlu, küçük mescidin merdivenlerine oturmuş mırıl mırıl söyleşen iki kişi ve diğer bir köşede bir yandan kahvesini yudumlarken öte yandan nargilesini fokurdatan siyah paltolu bir kişi daha ve güvercinler, güvercinlerin muhabbetle gurultuları.