Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abdulhamid Bilali

Abdulhamid BilaliArınma Yolu 2 yazarı
Yazar
8.9/10
134 Kişi
921
Okunma
43
Beğeni
5,8bin
Görüntülenme

Abdulhamid Bilali Gönderileri

Abdulhamid Bilali kitaplarını, Abdulhamid Bilali sözleri ve alıntılarını, Abdulhamid Bilali yazarlarını, Abdulhamid Bilali yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İmam-ı Şafii bir sözünde şöyle demiştir "Akılsız kimse, bana en kötü şekilde hitap eder, ben ise ona cevap vermekten tiksinirim. Ateş yandıkçaz öd ağacının hoş kokusunu artırdığı gibi o akılsızlığını artırır, ben hilmimi."
iman etmenin değeri
Bu değer ellibin kişiyi geçmeyen bir orduyu İran ve Bizans imparatorluklarına karşı savaşa itmişti. Bu iki imparatorluk bugünkü tabirle, zamanlarının birer süper gücü durumundaydılar. Yine bu değer İslâm'ın Avrupa'ya kadar ulaşmasını sağlamıştı. Eğer iman değerinden uzaklaşmak ve dünyaya yönelmek Olmasaydı İslâm neredeyse bütün Avrupa'yı
Reklam
İman Etmenin Değeri İçinde yaşadığımız çağın başlıca eğilimi maddeciliktir. Bu akım sosyal, ekonomik ve siyasi hayatın bütün kısımlarına dağılmış, madde, herkesin ortak dili haline gelmiştir. Günlük hayatımızda oldukça önemli bir yeri olan ve dinimizden kaynaklanan imanın değeri ise üzerinde pek durulmayan bir değer haline gelmiştir. Bir zamanlar Amerika yalnızca maddi değerleri kullanma ve yasaklamalar koyma suretiyle içki tüketimini azaltmak istemiş ve bunun için milyonlarca dolar harcamış ancak başarılı olamamıştır. Daha sonra Rusya da aynı çabayı göstermiş, alkollü içkiler yerine diğer içeceklerin tüketimini yaygınlaştırmak istemiş ancak o da aynı şekilde başarılı olamamıştı. Oysa İslâm toplumuna içkiyi yasaklayan bir tek âyet inip de "Ondan kaçınınız” emri verilince Medine sokakları ve civarı yerlere dökülüp de diğer atık sularla karışan içkilerle dolmuş ve Islâm toplumunda o günden sonra içkiye dönülmemişti. İmanın değeri insanın Allah'ın kendisine emanet olarak verdiği güç ve enerjisini harekete geçiren bir etkendir. İman değeri dışında insanın gizli enerjisini ortaya çıkarıp harekete geçirebilen başka bir değer var mıdır?
Huzeyfe'nin Ölüme Seslenişi Rasulullah (sav)in sırdaşı Huzeyfe b. el-Yeman ölüm döşeğindeyken, ölümden sonrasına hazırlananın ölümü seveceği gerçeğine, şöyle temas etmiştir: "Zorla zorlayabildiğin kadar, şiddetlen şiddetlenebildiğin kadar ey ölüm! Kalbim senden başkasını sevmiyor. Hayat senden sonra rahata erecek. Ey ölüm, fakirlik ve muhtaçlığın ardından gelen bir sevgili gibisin. İçimde hiçbir pişmanlık duymuyorum. Geride bıraktıklarımı bilmiyor muyum? Allah'a şükürler olsun ki ölüm bana, fitneler zuhur etmeden geldi.” (165) Ölümü sevmesinin sebebi, ahirete yönelik salih ameller işlediğini bilmesi ve dünya lezzetlerinin tamamının ahiret lezzetlerinden birine dahi denk olmadığına inanmasıdır. Bu sebeple ölüme hitaben: "Senden sonra hayat rahata erecek" demiştir. Ölümden hoşlanmasının diğer bir sebebi de, hiç kimsenin ayağının kayıp kaymayacağından emin olmadığı fitnelerin zuhurundan önce ölmesidir.
Şeytanın Ağlaması
İnsanın her tilavet secdesi yapışında şeytan Adem (as) İle olan kıssasında secde emrine karşı çıkışını hatırlar ve öfkelenir. Ağlayarak büyük pişmanlık duyar. Ancak bu pişmanlık, isyan etmeyi terkettirecek bir sebattan yoksundur. Ebu Hureyre'den nakledildiğine göre Rasulullah şöyle buyurmuştur: "İnsanoğlu secde âyeti okuyup da secde edince şeytan ağlayarak kaçar ve; vay başıma gelenler, Adem'e secde emredildi de secde etti, ona cennet verilecektir. Bana secde emredildi, bense kaçındım, bana da cehennem verilecektir, der. (Muslim,Iman,133) Kendisine insanlardan pek çoğunu aldatabilecek güçler verilen şeytan işte böyledir. Kendisi yüzünden çok kişinin cehenneme girdiği şeytanın bir müslümanın tilavet secdesi yapınca zayıfladığını, küçüldüğünü aşağılandığını ve ağladığını görürüz. O halde müslümana düşen, şeytanın öfkesini ve ağlamasını arttırmak için çokça secde etmesidir.
Rasûlallah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmaktadır: Kıyamet gününde ümmetimden tanıyamayacağım hiç kimse olmayacaktır." Ona;  "Ey Allah'ın Rasulü, o kadar çok kimse arasından onları nasıl tanıyacaksın?" diye sorduklarında onlara:  "Eğer siz bir haraya girseniz ve orada kara yağız atlar ile alınları ve ayakları ak atlar görseniz bunları ayırd etmez misiniz?" diye sorar. Onlar: "Elbette ayırd edebiliriz" dediklerinde şöyle buyurmuştur. - "Benim ümmetimin de secdenin etkisi ile alınları parlak, abdestin etkisi ile ayakları aktır." (75) Hz. Muhammed (sav)'in ümmetinin secdenin etkisiyle diğer ümmetlerden ayrılabilmesi ne büyük şereftir. Yüzlerindeki karanlık, çokça ağlamaları ve bu zorlu günde fayda vermeyen pişmanlıklar dışında kendilerini diğerlerinden ayırdedecek bir özellikleri olmayan kafirler gibi, büyüklenerek alınlarını yere değdirmeyen namazsızların hüsran ve ziyanı ne büyüktür. Övünç ise, secdenin etkisiyle alınları parlayan kimselere aittir. Onlar dünyada iken başlarını Allah için eğmiş, Allah da ahiret gününde o başları bütün başlardan üstün kılmış ve onlara cennet ihsan etmiştir.
771 öğeden 551 ile 560 arasındakiler gösteriliyor.