Biliniz ki, tevekkülün yeri kalptir. Zahirde hareketle meşgul olmak, kalpteki tevekküle uygun olmayan bir hal değildir. Kul takdirin, Allah Teâlâ tarafından olduğuna yakinen ve hakikaten kanaat getirmiş olursa, bu durumda istediği bir şeyi elde edememezse: O'nun takdiri budur, diye; elde ederse; bu O'nun lütfudur, diye düşünür.
Kişinin tevekkülü, Allah hakkındaki marifeti kadar olur. Allah'ın vaadini bilmeden ve belli bir derecede yakîne ulaşmadan kamil manada tevekkülü gerçekleştirmek imkansızdır.