Abidin Nesimi Fatinoğlu

Abidin Nesimi FatinoğluYılların İçinden yazarı
Yazar
6.0/10
2 Kişi
3
Okunma
2
Beğeni
1.662
Görüntülenme

Hakkında

 Abidin Nesimi Fatinoğlu yazar, düşünür. Abidin Nesimi Fatinoğlu 1911 yılında Bingöl’ün Kiğı ilçesinde doğdu. Yılların İçinden adlı hatıra kitabında, doğum yeri ve tarihini şöyle anlatır; “Babamın Kiğı kaymakamlığı döneminde Kiğı´da dünyaya gelmişim. Buna göre, doğum yılımın 1911, doğum yerimin de Kiğı olması gerekir. Oysa nüfus kaydına göre doğum yılı 1909, doğum yerim İstanbul´dur” yazmıştır. İİlkokulu Mercan Sultanisi´nde, orta ve liseyi İstanbul Erkek Lisesi´nde okudu, yüksek öğrenimini İTÜ´nün (o zamanki adıyla Yüksek Mühendis Mektebi) Su Şubesinde yaptı. 1937-1949 yıllarında serbest çalıştı. 1949´da Bayındırlık Bakanlığı hizmetinde çalıştı. Evli ve 3 çocuk babasıdır. Abidin Nesimi Fatinoğlunun Kitap halindeki ilk yayını, 1933 yılında Süfyan Özelli´nin Said İsmet takma adıyla yayınladığı 9 Eylül kitabındadır. ilk dergi yazısı da Atsız Mecmua´nın son sayısında çıkmıştır. Sayısız dergilerde sanata, ekonomiye ve sosyolojiye dair çeşitli yazıları yayınlanmıştır. 17 Ekim 1991´de İstanbul´da vefat etti.
Unvan:
Türk Yazar, Düşünür
Doğum:
Kiğı, Bingöl, Türkiye, 1911

Okurlar

2 okur beğendi.
3 okur okudu.
9 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Yine bu günlerde Kemal Tahir, ben, Kadir (Yüksek Mühendis Kadir Basa), Mümtaz (Çığ Dergisi sahibi Mümtaz Çığ), İstanbul’da Hürriyet Meydanındaki şimdiki İETT binasının karşısında, şimdi arsa olan köşede bir kitapçı dükkânı açmaya karar verdik. Paltolarımızı satarak seksen lira para topladık. Nâzım Hikmet bize Remzi Kitabevinden, Ahmet Halit Kitabevinden ve daha başkalarından konsinye kitap sağlamaya söz verdi. İlerici yazarlar da konsinye olarak kitaplarını dükkânımıza vereceklerine söz verdiler. Aynca yabancı dilden kitaplar getirtme konusunu da düzenlemeye çalıştık. Dükkânımızı kitaplarla doldurduk. Fakat bazı nedenlerle kitap satışına başlayamadık. Dükkânı kapattık. Kitapları da Kemal Tabirlerin evine koyduk. O tarihlerde Kemal Tahir’in kardeşi Nuri Tahir yeni assubay olmuştu. Arkadaşlarının da katılmasıyla Kemal Tahirr in de katıldığı bekârların oturduğu bir kat tuttular. Evde yığılı kitapları assubaylar okumak üzere gemilere götürüyorlardı. Yukarıda anlatılan nedenlerle gemide arama yapılmış, bu sol kitaplar bulunmuştur. Bu ve buna benzer gerekçeler (!) birleştirilerek «orduyu ve donanmayı isyana teşvik» ettikleri söylenerek bu olayın sorumluları olarak da Nâzım Hikmet, Kemal Tahir ve arkadaşları gösterilmiştir. Nâzım Hikmet’le bu konuyu görüşürken bana - mahkeme duruşmalarında donanma mensupları arasında bir ittifakın olduğu konusunda bazı delil değil, fakat bazı karinelerin bulunduğu kanısına sahip oldum. Ama sivillerden hiç kimsenin assubaylarla bir bağlantısının olduğunu sanmıyorum» dedi.
O sıralarda (1944) dört beş milletvekilliği boşalmıştı. İki dereceli seçim geçerliydi. İkinci seçmenler CHP’liydiler. Dünya şartlarının değişmesi yüzünden CHP bu boş milletvekilliklerine aday göstermiyor, ikinci seçmenlerin dilediği kişileri seçmelerini öneriyordu. Bunun üzerine CHP programından başka bir programa sahip birçok kişiler (Erzurumlu Hüseyin Avni, Tevfik Rüştü Araş vb.) milletvekilliklerine adaylıklarım koydular.
Reklam
«Olaylarda adı geçenler kesin olarak olayları red ve inkâr ettiklerinden hiç biri bu olayda Sarı Mustafa da vardır şeklinde bir beyanda bulunmadı. Bu yüzden biz mahkûm olduk, San Mustafa ise yargılanmadı bile» dedi. Nâzım Hikmet için de aynı tarzda konuştu. Ben gerçekten hayret etmiş, böyle bir şeyin olabileceğine akıl erdirememiştim. Aldığım aile terbiyesi, mizacım kişinin kendisini olduğundan başka türlü göstermesini kabul etmez. Ekmeğini, geleceğini, mutluluğunu diğer bir insanın mahfında görmesi de yine ahlâkla bağdaşır değildir. Mustafa’nın da Nâzım Hikmet’in de insan olmak itibariyle böyle alçaklıklara tevessül edebileceklerini aklım almıyordu Bunu aklım almadığı gibi aynı davayı güden insanlardan bir insanın da diğer bir insana böyle sıfatlar atfetmesini doğru bulmuyordum. Bu itibarla telefoncu Ferit’ten sıtkım sıyrıldı. Ondan sonra onunla teksir işlerinden gayrı bir konuşmamız olmadı. Sarı Mustafa’nın bekâr odalarında yaşadığı hayatı yakından bildiğim için onun gelirinin son derece kıt olduğunu biliyordum. Yaşadığı hayat polisin yaşadığı hayatın kat kat altındaydı.
Alevîlik ve özellikle Karmatlan bilmeyenler, babamın kitabının adını ve içeriğini de yadırgamalardır.
Bir süre babam Nusaybin’e kaymakamlık yaptıktan sonra serbest bırakılmış, İstanbul’a gelerek gazetecilik yapmıştır. 1908 öncelerinde Mülkiye kaymakamlığı yapmıştır. İttihat ve Terakki’nin Halâskâr Zabıtan hareketiyle iktidardan uzaklaştırılmasıyla, «Büyük Kabine» babamın da görevine son vermişti. İşte o zaman babam da İstanbul’a gelmiş, yayın hayatına başlamıştır.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
280 syf.
·
Puan vermedi
Hatıratları, otobiyografileri severim fakat ne yalan söyleyeyim bu biyografi beni ziyadesi ile sıktı ve normalden çok daha uzun bir sürede bitirdim. Abidin Bey milliyetçiydi sonradan komünist oldu, ben de irredantist ve soğukkanlı milliyetçi olduğum için ayrıca Atsız mecmua yazarlığından bireysel Komünist faaliyetlere uzanan bir yaşam öyküsünü merak ettim. Halbuki istediğimi tam manasıyla bulamadım. Hatırat çok soğuk, bir yerden sonra ansiklopedik bilgi okuyor gibi oluyorsunuz ayrıca iddialarına dayanak teşkil edecek bir şey de sunmuyor. Mesela Dr. Rıza Nur Bey ile yakın olduğunu hatta çok yakın olduğunu ismini vermediğini ama tanıyanların hemen Reha Oğuz Türkkan olduğunu anladığını ırkçı gençlerle bağını kestiğini iddia ediyor. Belki de doğrudur ama insan çok yakın olduğu eski bir sağlık bakanı ile bir fotoğraf dahi çektirmez mi, sonra Atsızın Dr. Rıza Nurun manevi evladı yaptığından niye bahsetmez anlamadım. Atsız Beyin ilk eşi ile akrabalığı muhtemelen Abidin Nesimiyi yanlı bir biyografi sunmaya itmiş.
Yılların İçinden
Yılların İçindenAbidin Nesimi Fatinoğlu · Nöbetçi Yayınevi · 20083 okunma