6 Aralık 1939 yılında Kazakistan'ın Mangıstav vilayeti, Mangıstav ilçesine bağlı Ondı köyünün Mırzayır nahiyesinde dünyaya gelmiştir.
Romanları haricinde, uzun hikayeleri, Şiirleri ve bir tiyatro eseri de vardır.
“Ürker” (ülker) ve “Elen-Alan” (Şafak Vakti) romanları 1986 yılında Kazak Edebiyatının büyük başarısı olarak kabul edilerek dönemin en yüksek dereceli ödülü sayılan Kazak SSC Devlet Ödülüne layık görülmüştür.
1995 yılında Kazakistan halkının tarihine, ruhani mirasına hürmete teşvik eden edebi ve araştırma eserleri için Kekilbayev'e Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın barış ve ruhani anlaşma ödülü verilmiştir.
1999 yılında Kazakistan Cumhuriyeti'nin “otan” yüksek nişanına layık görülen Kekilbayev'e, 2002 yılında Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından Türk Dünyası Türk Dili Şeref Ödülü ve aynı yıl Kazakistan Cumhuriyeti ilk cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Ödülü takdim edilmiştir.
Kitabın konusu beklediğim gibi çıkmamıştı, beni şaşırttı açıkcası.. Kitabın adına ve kapağına bakarak hızlıca almıştım. Tarihi bir kitap diye düşünmüştüm yada tarihi bir roman fakat öyle olmadı. Olmaması iyi de oldu aslında. Çok ilginç bir konuya değinilmişti. Tüm dünyayı fetheden, her şeyi elinin altında olan, istediği her şeyi yapabilecek güce sahip olan bir han sizce hayatı boyunca hiç bitmeyecek olan bir mutluluğa da sahip olabilir mi? Böyle bir han asla sıkıntı çekmez mi hayatında?
Kitap dünyaya hükmetmiş, çoğu insanı boyunduruğu altına almış, istediği her şeye sahip olan hanın psikolosini yansıtıyor. Bu tür hanlar tarihte de çok görülmüştür aslında. Her savaştan zaferle dönen hanlar. Ne kadar güçlü akıllı zeki diyoruz değil mi? Peki onların iç dünyasında neler var??
Bunun yanı sıra bir de çok fakir bir yerden çıkmış, hayatını baba mesleği ile geçindiren bir mimar ve onun dünyanın hiç bir yerinde görülmemiş, insanları hayrete düşüren ve baktıkça bakası gelen mavi minaresi, Hanın küçük hanımı, ve büyük hanımının elması ardındaki gizem..
Olayların döngüsünü ve bölümlerini Akira Kurosowa'nın Raşomon adlı filmine benzettim. Yani şöyle olan olayı yalnızca Hanın iç dünyası ile değil Mimar ve Küçük Hanım'ın gözünden ve onların iç dünyasından da tek tek yazılmış.
Peki mimar bu olay karşısında ne sezdi, hem Küçük Hanım ve Han...
Kitap aynı zamanda insanı sorguya ve düşünceye de çekiyor. Ben beğendim sizlere de tavsiye ederim..
Efsanenin SonuAbiş Kekilbayev · Da Yayyınları · 20029 okunma