Ahmed Safi

Ahmed SafiDönmeler Adeti yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
5
Okunma
0
Beğeni
968
Görüntülenme

Ahmed Safi Sözleri ve Alıntıları

Ahmed Safi sözleri ve alıntılarını, Ahmed Safi kitap alıntılarını, Ahmed Safi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Selânik'te bulunan çeşitli milletlerin başlıcaları üç millettir. Bunlar da Müslümanlar, Hristiyanlar ve Mûsevîlerdir. Fakat bunlardan başka Dönme adıyla, sapkın bir grup insan daha vardır ki, bu kısa kitapçıkta, işte onlardan bahsedilecektir. Dönmeler, müslüman kıyafetinde olduklarından, müslümanlardan ayırt olunmaları biraz güçtür. Ancak işi bilenler, onları derhal tanıyıp fark ederler. (1879)
Sayfa 14 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Dönmeler, Müslüman kıyâfetinde (görünümünde) olduklarından, Müslümanlardan ayırt olunmaları biraz güçtür. Ancak işi bilenler, onları derhal tanıyıp fark ederler. Selânik’te bulunan Müslümanlar, başka İslâm ülkelerinden göç ederek buraya gelip yerleşmişlerdir.
Reklam
Selânik’te bulunan çeşitli milletlerin başlıcaları üç millettir. Bunlar Müslümanlar, Hristiyanlar ve Mûsevîlerdir. Fakat bunlardan başka “Dönme” adıyla, sapkın bir grup insan daha vardır ki, bu kısa kitapçıkta işte onlardan bahsedilecektir.
Evliyâ Çelebi, “Seyahatnâme”sinin 8. cildinde 1667’deki Selânik seyahatini anlatmaya başlarken şu başlığı kullanmaktadır: “Evsâf-ı Şehr-i Dâr-ı Yehûd-i Karâyî Mâlik Yâni Tahtgâh-ı Kral-ı Rûm Nâm Selânik” (Karâyî Mezhebinden Yahudî Mâlik’in Diyârı Olan Şehrin yâni Selânik Adlı Rum Kralının Pâyitahtının Özellikleri) Evliyâ Çelebi’nin de naklettiği rivâyetlere göre, Selânik’in bulunduğu yer önce Hazret-i Süleymân tarafından imâr edilmiş, sonra milâddan önce 315 yılında Selenik adlı bir prens tarafından şehir kurulmuştur. (Dipnot)
Dönmelerin üç grubu, birbirlerine kız verip almazlar. Terpuş grubu, Karu ile Honyoz gruplarının toplantı gecelerine gitmezler, yemeklerini yemezler. Terpuşlu grubuna ait olup fırında pişirtilen bir tepsi börek, çörek, baklava vesaireye diğer iki gruptan birisi elini sürse Terpuşlu o tepsideki taâmın hepsini sokağa döker.
Sayfa 18 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Her üç Dönme grubu da, kendi aralarından, ne kadar gerekiyorsa, birtakım adamları ücretle tutarlar. Ücretleri, sandıklardan ödenen bu adamların vazifesi, beş vakitte, câmilere gidip, müslüman cemaati ile birlikte namaz kılmaktır. Sırf ehl-i İslâm'a gösteriş olsun diye namaz kılan, vazifeli bu Dönmelerin, şimdiye kadar abdest aldıkları görülmemiştir. Otuz kırk seneden beri Selanik'te yaşayan ve sözlerine itimat olunan müslümanlardan bunu işittim. Ben de üç dört ay kadar, bilhassa dikkat etmeme rağmen, hakikaten, abdest aldıklarını görmedim. Mağfiret ayı olan Ramazan'da, bu vazifeliler, güya oruçlu olduklarını [açlıktan sararıp solduklarını] göstermek için yüzlerine safran [sarılık] sürerler.
Sayfa 27 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dönmeler kendi aralarından seçtikleri bir çocuğa elli Osmanlı altını vererek, onu Kur'an-ı Kerim ezberlemesi için çalıştırır ve hâfız ederler. Aynı şekilde içlerinden seçtikleri zeki bir adamı İstanbul'a veya başka bir memlekete ilim tahsili için gönderir ve ona tekmil-i nüsah ettirirler. [Medresede okunan bütün dersleri tamamlatır, mezun olmasını temin ederler.] Bu gibi masrafları göze almalarının sebebi, müslümanlarla olan alış verişlerinin devamını sağlamak için çoğunluğu teşkil eden İslâm milletinin teveccühlerini [sevgi ve itimatlarını] kendi haklarında kuvvetlendirmek maksadıdır.
Sayfa 22 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
1877 yılında Osmanlı Devleti ile Rusya arasında çıkan uğursuz savaş sebebiyle, Selânik vilayetinde bulunan ordumuza kâtiplik vazifesi ile tâyin olundum. Selânik’te bulunduğum sırada, orada yaşamakta olan Dönmelerin usûllerini ve âdetlerini dikkatle tedkîk ettim. Bunların hâlleri, gerçekten yazılıp tespit olunmaya değecek şekilde olduğundan, din kardeşlerime nâçizâne bir hediye olmak üzere, işbu kısa risâleyi yazdım. Üç bölüm ve bir hâtimeden (bitiş yazısından) meydânâ gelen risâleye “Dönmelerin Âdetleri” adını verdim.
Dönme kadınları, kendi evlerine gelen Yahudi ve hristiyanlardan asla kaçmazlar ve tesettüre [örtünmeye] lüzum görmezler. Müslümanlardan ise, aksine fazlasıyla kaçınırlar ve örtünmeye son derece riâyet ederler. Terpuşlu grubu, müslümanlara karşı çok dindar ve sofu gibi görünürler. Müslüman hanımlar nasıl giyiniyorlarsa, onlar da kadınlarını aynı kılıkta bulundurmaya çalışırlar.
Sayfa 26 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Şerefli hicret hâdisesinden sonra, Yahudi kavminden bazı münafıklar görünüşte İslâmiyet'i kabul etmiş gibi davranmakla beraber, kendi başlarına kaldıklarında yine Yahudi usul ve âyini üzere hareket ve ibâdet ederlerdi. Münafıkların bu halleri, ikinci halife Hazret-i Ömer radiyallahu anh [Allah ondan razı olsun) zamanında meydana çıktı ve bu sebeple, o menhus münâfıkları Halife Ömer, Medine ve civarından kovdu. Ve tamamen def' edip uzaklaştırdı. Bu uğursuz münafıklar, müslümanların kılıcından kurtulmak için Arap Yarımadası'nı terk ederek Makedonya denen kıt'anın iskelesi olan Selanik'e gelerek yerleştiler. Selanik ve civarında mal mülk sahibi olup zenginleştiler.
Sayfa 15 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
• Selânik şehri 1985 yılında kuruluşunun 2300. yılını kutlamıştır. • Zamanla büyük Yahudi göçü alan ve “İkinci Kudüs” diye anılan Selânik’in şehir nüfusunun yarısından çoğunu 1943’e kadar Yahudîler teşkil etmiştir. • 1870’de 90 bin nüfus: 50 bin Yahudi, 22 bin Türk ve Dönme, 18 bin Rum. • 1913’te 158 bin nüfus: 62 bin Yahudi, 39 bin Rum, 46 bin Türk ve Dönme. • Şehrin ticâret ve kültür hayâtı tamâmen Yahudîlerin elindeydi. 1943’te Alman işgâli üzerine Selânik’teki Yahudî nüfusu 1300 kişi kalmıştır. (Dipnot)
DÖNMELERİN ASLI VE ORTAYA ÇIKIŞ TÂRİHİ
Târih kitaplarında yazıldığı gibi, yüce İslâm dininin ve Hazret-i Muhammed’in insanlığa şeref veren zuhûrlarına karşı Kureyş kâfirlerinin yaptığı kötülükler “Ve inneke le-alâ hulukin azîm” âyeti ile övülen yüce ahlâklı Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in Allah’ın emri ile Medîne-i Münevvere’ye hicret etmesine sebep olmuştu. Şerefli hicret hâdisesinden sonra, Yahudî kavminden bazı münâfıklar görünüşte İslâmiyet’i kabul etmiş gibi davranmakla beraber, kendi başlarına kaldıklarında yine Yahudî usûl ve âyini üzere hareket ve ibâdet ederlerdi. Münâfıkların bu hâlleri, ikinci halîfe Hazret-i Ömer radiyallâhü anh zamânında meydâna çıktı ve bu sebeple, o menhûs münâfıkları Halîfe Ömer, Medine ve civârından kovdu. Ve onları tamâmen def edip uzaklaştırdı. Bu uğursuz münâfıklar, müslümanların kılıcından kurtulmak için Arap Yarımadası’nı terk ederek Makedonya denen kıtanın iskelesi olan Selânik’e gelerek yerleştiler. Selânik ve civârında mal mülk sâhibi olup zenginleştiler.
Bir Ramazan gecesi, müslüman delikanlılarından birisi terâvih namazı kılınırken, bir ihtiyaç için evine gider. Yakında bulunan bir Dönme evinde Kur'ân-ı Kerim okunduğunu duyar. Ne olduğunu merak eder. Hemen bir arkadaş bulur. Evine döner ve bir merdiven alıp getirir. Arkadaşını aşağıda nöbetçi bırakıp, kendisi merdivenle o Dönme evinin penceresine tırmanır. Bir de ne görsün: Evde on beşten fazla Dönme, kiminin kucağında kız, kiminde oğlan sarmaş dolaş yatmış keyf ediyorlar. İçlerinden birisi hâşâ Kur'an okuyor, bir diğeri de müezzinlik ediyor. Ortada da şarap ve rakı şişeleriyle, birçok kadeh duruyor... (Dönmeler, suyu, şarabı, kahveyi ve saireyi mutlaka kulplu bardak, kadeh ve fincanla içerler.) Yatanlar da arada bir kalkıp, çakıştırıyorlar... Delikanlı, bunları seyrederken, az sonra Dönmelerden biri onu görür. Bağırması üzerine, delikanlıyı tutmak için hepsi birden sokağa fırlarlar. Delikanlı ise merdiveni bırakır, çarşıya doğru kaçar. Arkadaşı, gürültü başlar başlamaz, firar ettiği için onu bulamazlar. Fakat delikanlının peşini bırakmazlar. Sonunda Hamza Bey Camii civarında ona yetişirler. Ancak orası kalabalık bir yer olduğundan bir şey yapamazlarsa da delikanlıyı tanırlar. Dönmeler, ertesi gün bu delikanlıyı bir mağazaya çağırırlar. Bu sırrı kimseye söylememesini rica ederek, kendisine o mağazadan, ömür boyu ayda üç yüz kuruş maaş vereceklerini söylerler. Bu delikanlı, şu risâlemizi yazdığımız tarihte [1879] hayatta olduğundan, va'ad edilen üç yüz kuruşu her ay o mağazadan almakta olduğunu, akrabasından ciltçi Hafız Abdülkadir Efendi tasdik eyledi.
Sayfa 30 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Sabatay Sevi
O zaman bunların reisi olan üç kişi Terpuş, Karu ve Honyoz diye isim alarak, ayrı ayrı üç grup kurmuşlardır. Karu’lara ayrıca “İstanbullu” ve Honyoz’lara “Çorapçı” dahî denilir. Dönmelerin ecdâdı, muhtedî Mehmed Efendi (Sabetay Sevi) ve muhtedî Yakup Efendi (Yokabed) nâmlarında iki Yahudi münâfıktır. • Sabetay Hivi (Sevi), Yahudi filozoflarındandır. Milâdî 1640 ve hicrî 1050 yahut hicrî 1035 milâdî 1626 târihinde İzmir’de doğmuş ve hicrî 1087 milâdî 1676 senesinde ölmüştür. Kendisi Mısır, Türkistan ve Avrupa taraflarına seyahat etmiş, pek çok ilim ve fenne ve simyâ bilgilerine sâhip olmuştur. Yeteri kadar tanındıktan ve birtakım garip hâller göstererek herkesi kendine bağladıktan sonra Kudüs’e giderek burada “Beklenen Mesih benim” diye ortaya çıkmış, saltanatını ilan etmeye kalkışmıştı. Bir zaman sonra İstanbul’a da geldiği ve başına birçok adamlar topladığı görülünce, Devlet-i Aliyye memurları bu durumu o sırada Edirne’de bulunan Padişâh’a arz ederek bildirmeye mecbur oldular. Sabatay, alınan emir üzerine Edirne’ye gönderildi. Sabatay, huzûr-i şahânede sorguya çekilirken, Padişâh’ın şevket ve heybeti kendisine tesir ederek, kendisi ve bağlıları İslâmiyet’i kabul ettiler. Bunun üzerine hepsi birden Selânik’e gönderilerek orada iskân edildiler. Zamanla çoğalarak “Sazan”, “Honyoz” ve “Kuvayros” adlarıyla üç grup teşkîl ettiler. (Bu bilgiler, Ahmed Rıfat Efendi’nin “Lugât-ı Târihiyye ve Coğrâfiyye” adlı eserinden alınmıştır. Eser basılmıştır. Bu beyânât Dönmeler hakkında doğru bir belge sayılır.)