Emevilerin geliştirdiği kader doktrini, isyancılığı ve darbeciliği meşrulaştırma çabasıdır. Söz konusu doktrin hem zalime hem de mazluma hitap etmektedir. Zalim, zulmünün, mazlum da aczinin gerekçesini kaderle açıklamaktadır. "Zulümden kurtuluş ulemanın öncülüğü olmaksızın mümkün değildir; ancak ulema, ilahi takdir havası vererek zulmün sürekliliğine bizzat neden olmaktadır" (Hamid İnayet).
Ulema yalnız zulmü değil, başarısızlığın da İslamileşmesini sağlamaktadır. Doğrusu kader doktrini ile hem acziyet hem de zulüm kanıksanmış olmaktadır. Bu durumda 'dinin bir çeşit toplumsal uyuşturucu' işlevi gördüğü ortaya çıkmaktadır.