Gecenin karanlığı bazı insanlara yeterli gelmiyordu ki gündüzü de karanlığa çeviriyorlardı; ruhlarını emip sömüren ümitsizliklerinden, melankolik ve depresif eylemlerinden yana yakıla sızlanıyorlardı.
Özellikle seyahate pek düşkün biriydi; bu durum, onun hayatı çok sevmesinin yanında her anı dolu dolu yaşamayı istemesinden ve genellikle farklı insanlar ce farklı çevreler görmeyi heves etmesinden kaynaklanırdı.
İnsanlardan bazıları aşkı, yanlış kitaplarda okudu maalesef, yanlış filmlerde izledi ve yanlış mecralarda aradı, namüsait ve biraz da gayrimeşru, şehvet dolu yerlerde... Hâlbuki aşk, bir annenin evladını emzirdiği kucaktaydı. Ve yine aşk geceleri geç saate kadar, sırf ailesinin geçimini sağlamak amacıyla zorlu işlerde çalışan babaların fedakâr, bir o kadar da vefakâr yüreklerinde mevcuttu. Aşk; dağlarda, çöllerde yaşayan hayvan ve bitkiler için rahmet yüklü bulutlarda indirilen yağmurlarda gizlenmişti. Bir genç kadının ne pahasına olursa olsun, sevdiğini andığı zamanlarda saklıydı...