Trans/post-hümanizme kuşkuyla bakanlardan biri olan Habermas,özgür ve eşit insanlar arasındaki dengeyi bozan biyoteknolojilerin eşitlik ve özgürlük üzerinde olumsuz etkileri olacagından korkmuştur. Ona göre rasyonel ve liberal hümanist özne kavramını terk etmek yerine onun işlevini devam ettirmek gerekir (Jeffery, 2016: 19-20). Habermas, transhümanizm öncesi olan modernlik ve bürokrasiyi “demir kafes” olarak görürken bilim ve bioenerji mühendisliği kafesi konusunda uyaran Huxley, insanın yıkımının oluştuğuna inanır.
Tüketim toplumunun yumuşak canavarlaşmayı/ soft dehumanization artırdığını iddia eden L Kass’a göre kapitalizmin kullandığı bilim ve mühendislik neticesinde homojenleşme, vasatlık, uzlaşma, uyuşturucu kaynaklı memnuniyet, begeninin bozulması, sevgisiz ve özlemsiz ruhlar vb. kaçınılmaz sonuçlar ortaya çıkacaktır. Fukuyama ise transhümanizmin, totaliterligin dönüşümüne kapı açacağı konusunda uyarıda bulunur (Lilley, 2013: 7-8).
Yine transhümanist değerlere karşı olan Kass’a göre ahlaki olmayan insan klonlama; bireyin hakikî doğasını değiştirmek için tanrı rolünü oynama teşebbüsüdür. Eşitlige tehdit oldugu için transhümanizmi eleştiren Fukuyama transhümanist teknolojilerin insanı, trans-posthuman hale getirerek muhafaza edilmeye çalışılan eşitlik sistemini bozacağını iddia eder (May, 2014: 13-14).