Timur'un ordusu sefere çıktığında, sanki vahşi hayvanlar yeryüzüne salınmış, gökteki yıldızlar yere yağmış, dağlar ayaklanmış, kubbeler devrilmiş ve saldırıya geçtiğinde, yer yerinden oynamış gibi olurdu."
Zira Sivas'ın ilk defa Timur tarafından tahrip edilmesi ve Yıldırım Bayezid'in oğlu Ertuğrul'un öldürülmesi sonrasında, Bayezid'in "Çal çoban çal, Ertuğrul gibi oğlun mu öldü, Sivas gibi kalen mi yıkıldı?" dizelerini söylemiş olması onu ne derece üzdüğünü göstermektedir.
Kimsesiz ağaç
Ağacın kimsesi yoktu. Ormanda bir ağaç değildi. Parkta bir ağaç değildi.
Nehir kenarında bir ağaç değildi
Yol kenarında da değildi
Bir gün, bir kuşun gagasından düşen minik bir tohumdan yeşermiş; bozkırın ortasında, tek başına göğe doğru yükselmişti.
Meyvesi vardı ağacın. Mevsimi geldiğinde önce yeşerir, sonra çiçeklenir, en sonunda da minik meyveler verirdi ağaç.
Fakat kimse yemediği için bilmezdi; acı mıydı, ekşi miydi?
Göçmen kuşlar gelip geçerken gölgesinde dinlenir. gitme vakti geldiğinde hiçbir iz bırakmadan, bir veda bile etmeden uçup giderlerdi.
Tarla kuşları dallarına yuva yapar, karıncalar üzerinde gezer, köklerini börtü böcek mesken edinirdi.
İşte tüm bunlar vardı da, hiç kimsesi yoktu ağacın.
️ Ağaçta kimsesiz olur mu hiç demeyin, olur elbet. İnsan da öyle değil mi kalabalıklar içinde yapayalnız. Hissetmek ne güzel bir nimet. Ve bir gün o kimsesiz ağaç....
Ne olmuştur acaba o kimsesiz ağaca?
Sizlerde çocuklarınız için bu güzel kitabı edinin. Ve bitkilerle, ağaçlarla, kuşlarla konuşabilmeyi öğretin onlara. Hissetmek nedir, bunu öğretin. Öğretin ki çocuklarınızın kalbi de merhametle, sevgi ile dolup taşsın. Ne kendini kimsesiz hissetsin ne de birini gördüğünde onu kimsesizliğe itsin
Birde çizimler, öyle güzel ki, sadece görsellere bakarak bile çocuğunuzun hayal kurarak kitabı okumasını seyredebilirsiniz, o kadar muazzam ve yoruma açık çizilmiş.
Birde kitabın sonuna eklenen yazarın ve resimleyen kişinin tanıtımı var. Öyle tatlı ki okurken tebessüm ettiriyor. Tavsiyemdir efendim
Kimsesiz AğaçAhmet Demir · İstanbul Tasarım Yayınları · 20215 okunma
Altı bölümden oluşan eser, adından da anlaşılacağı üzere
Timur'un hayatını anlatmakta.
Birinci kısımda, Çağatay Hanlığı ve bu hanlıkta hüküm süren hanlara değiniliyor kısaca.
İkinci kısım, Timur'un Seferleri
Üçüncü kısım, Memluk - Timur İlişkileri
Dördüncü kısım, Ankara Savaşı Öncesi
Beşinci kısım, Timur'un Savaş Stratejileri
Altıncı kısım ise Timur Sadece Bir Asker miydi? konularını işlemekte.
Dördüncü bölüm olan Ankara Savaşı Öncesi kısmında, dikkat çekici olarak Timur ve Yıldırım Bayezid Han'ın mektuplarına da kısmen yer verilmekte.
"Avrupalı tarihçiler Makedonyalı İskender ve Napolyon'un seferlerine bakarak onları tarihte en büyük asker ve cihangir olarak göstermeye çalışırlar. Fakat Timur'un seferleri ele alınacak ve km. olarak hesaplanıp kıyaslanacak olursa, İskender ve Napolyon'un bu hususta onunla mukayese edilemeyeceği açıkça görülecektir."¹
Bu minvalde Timur'un seferlerinin amacı ve benimsediği görüşü özetleyecek olursak, şu söz yeterli olur zannımca;
"Bütün dünya iki hükümdarın sahip olacağı kadar değerli ve büyük değildir. Tanrı nasıl bir tane ise sultan da bir tane olmalıdır."²
Zira kitapta da bu söz birkaç yerde birden geçmekte.
Kitapla kalın her dem.
______
¹ s. 147
² s. 155
Herkese selamlar. Youtube kanalımda devamlı olarak okuduğum kitapları yorumluyor, sizlere kitap tavsiyelerinde bulunup durumu olmayan arkadaşlarımıza düzenli olarak kitap hediye ediyorum. Orada da takipçim olursanız sevinirim. :) Takip etmek için:
youtube.com/channel/UC8If-j...
Mitolojiye yeni yeni ilgi duymaya başlayanlar için harika bir kaynak. Kitapta çeşitli milletlerin mitolojileri hakkında çeşitli bilgiler verilmiş ve bu bilgilerin ardından kısa ve öz olarak değerlendirilebilecek bir mitolojik sözlük yerleştirilmiş. Kitapta yanlış bir bilgi bulamadım ve bana vaat ettiği her şeyi verdi. Kısacası 10/10 puan vermekten başka çarem kalmadı diyebilirim. :)