Ahmet Fethi Akgün

0.0/10
0 People
1
Reads
0
Likes
607
Views

About

Title:
Araştırmacı, Yazar

Readers

1 readers read.
1 readers are reading.
3 readers will read.
Reklam

Quotes

See All
Türk-Sünnî İslâm egemenliğinin Ezidi bölgelerini çoğu zaman Dârülharb alanı olarak hedeflemiş olması, Ezidi Kürtlerdeki içe kapanmayı getirmiştir. Ama aynı Osmanlı, dinen katledilen Ezidi Kürtleriyle hiçbir sakınca tanımadan, çıkarları doğrultusunda işbirliği de yapmıştır. Esasta dinî bir tavırdan ziyade merkezî idarenin iktidar problemi olarak ortaya çıksa bile, bu sorun dinî bakış açısı ile ilişkilidir. Ezidilerin politik iktidarının kontrol edilip, doğrudan hedef alınmasını sağlayacak olan iki araç ise dinî ve kültürel baskı olmuştur. Ezidilerin her yenilgisi, Osmanlı ve öteki devletlerle uzlaşması, sonuçta birçok Ezidi aristokratın ve onların hükmettiği kitlelerin Müslüman ve Hıristiyan olmaları sonucunu vermiştir. Ve on milyonlarca Ezididen bugün bir avuç insan kalmıştır. Bütün çevre devletler yanlarına önemli Kürt beylerini de katıp, ümmet anlayışı ile Ezidilere saldırarak, dinî inanç ve kültürlerini terk etmeye zorlamışlardır. Yüzyıllarca içe kapanık kalan, kendilerini ifade imkânlarından mahrum olan dinî ağırlıklı, fakat ulusal nitelikli bu hareketin tarihinin düşünsel temel taşlarının tam anlamıyla ortaya çıkarılmasının öyle pek kolay olmayacağı açık seçik ortadadır. Ezidilerle ilgili belgelerin başında hiç şüphesiz "Mishafa Reş" ve "Kitab-i Celve" gelmektedir. Bu kitapların Şeyh Adi tarafından yazıldığı bir kesinlik kazanmamış olup, ondan sonra da yazılmış olması muhtemeldir.
Sayfa 17 - DAM ( Dersim Araştırma Merkezi) YayınlarıKitabı okudu
Anadolu'da bugün bu coğrafyadaki devamını yaşadığımız Aleviliğin bir tehdit olarak algılanması günümüze kadar uzanan karakteriyle esas olarak Selçuklular ile başlar. Akabinde Osmanlı ile doruk noktasına varır ve Cumhuriyetle stabil bir konum yakalar. Bu devletlerin resmi dini ve temsil edilme tekelini, -halifelik, DİB - yedek güç olarak elde bulundurmaları, İslamiyet'e direnen inanç ve topluluklarını haliyle bir "tehdit" olarak kodlanmasını doğurmaktadır. Dolayısıyla Alevilik olarak toparlanan bu inanç ile ilgili tarihsellik, her ne kadar daha öncesinde var ise de Anadolu'da daha çok Safevi-Osmanlı çatışması üzerine bina edilmekte olup, tarihçesine ilişkin çalışmaların neredeyse tamamı bu aralığa sıkıştırılmaya çalışılmaktadır.
Sayfa 9 - DAM ( Dersim Araştırma Merkezi) YayınlarıKitabı okudu
Reklam

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Henüz kayıt yok