Denizin yeşil bir karanlık hüküm süren dibinde biten renkli süngerler ve kıpkızıl mercanlar gibi , ruhun da alt tabakaların da , görülmez bir mantığın garip bitkileri dal budak salar.
…açık hava , yorgun sinirlerimin gergin ipleri üzerinde tüneyen kara kuşları kaçırdı ve onların yerine martı gibi beyaz ve hafif birtakım neşe kuşları getirdi.
Neşe ve üzüntü , keyif verici maddelerin icadına kadar bize hâkim birer büyük ve ezici güçtü.Neşeye hâkim değildik, kederi kendimizden uzaklaştıracak hiçbir gücümüz yoktu.
Esnemek , acılı bir ruh düğümü olan bütün gerilmiş durumların çözülüp açılmasıdır.Esnemek , savaş ve savunma durumunu terk etmiş , tam bir güven içinde olduğunu hisseden vücudun mutlu teslimiyetidir.
Muhakkak leylek , ressam ve şairi bir takım karışık ve uyumlu hayallere davet etmek üzere yaratılmış bir kuştur.
Leylek , yaz mevsiminin kuşu değil, bizzat yazısıdır. Kırmızı gagasının takırtısı , ses hâlinde gelmiş bir sıcak temmuzudur. Bir baca üstünden ufka çizilen bir leylek şekli , hayal gücüne neler hatırlatmaz: Maviliği iç bayıltan sonsuz , derin gökyüzü…Yeşil bir vadide gizlenmiş minareli , küçük , beyaz bir şehir…Yarasaların uçuştuğu , kavak ağaçlarının hafif hafif sallandığı yeşil bir akşam… Sıcak bir Asya gecesi. Alçak bir gece semasına serpilmiş büyük yıldızlar…. Bütün bu yıldızların içinde bir leyleğin düşünen gagası..
Mimari eserler , fazla çirkinliğe , fazla garabete gelmez. Son yılların ağlanacak , sahte mimarisi yüzünden değilmidir ki , ruhumuzun estetik yeteneğine delil aramak için geçmiş sanatkârların eserlerine başvurmaktan başka çare bulamıyoruz.