Hakkında
Ahmet Misbah Demircan, 1967 yılında İstanbul'un Kasımpaşa semtinde doğdu. Babası ilahiyatçı ve yazar olan Ali Rıza Demircan’dır. Aslen Rize'nin Sütlüce köyündendir. Piyalepaşa İlköğretim Okulu'nda okudu. Behçet Kemal Çağlar Lisesi'nde öğrenim gördü. 1992 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı üniversitede Siyasi Tarih ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde yüksek lisansını tamamladı. Daha sonra Tunus ve İngiltere'de dil eğitimi aldı. Profesyonel iş hayatına turizm alanında rehber olarak başladı. Turizmin çeşitli alanlarında tecrübe kazandıktan sonra özel bir turizm firmasında genel müdür oldu. Sivil Toplum Kuruluşları'yla ilişkisi MÜSİAD'ın Dış İlişkiler ve Teşkilatlanma Komisyonu'na girmesiyle başladı. Ardından Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nde (TURSAB) çeşitli görevler üstlendi.
Arapça ve İngilizce bilen Ahmet Misbah Demircan, 1996 yılında Ferda Hanımla evlendi. Bu evlilikten Zeynep, Rana ve Neva adında 3 kızı oldu.
Unvan:
İlahiyatçı, Siyasetçi, Yazar
Doğum:
İstanbul, 1967
Okurlar
1 okur beğendi.
2 okur okudu.
2 okur okuyacak.
Sözler ve Alıntılar
Batılı devletler hem askeri hem de ekonomik ve Siyasal güçleri ile başlattıkları Osmanlı’yı paylaşma kampanyasını başarıya ulaştırdılar. İmparatorluk topraklarını kendi aralarında bölüştüler. Hilafetin Müslümanlar arasında birlik olmasını engellediler. Onlarca savaşın ardından yapılan Birinci Dünya Savaşı sonunda saltanatla birlikte hilafetin de kaldırılması yönünde gizli açık taleplerde bulundular . Buna rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi hilafete sahip çıktı. Hilafet dünya müslümanların temsil eden bir kurum olarak yaşatılmak istendi . Bu hedefe ulaşılamayacağına kanaat getirince , Diyanet İşleri Başkanlığının uhdesinde Türkiye Cumhuriyeti sınırlarındaki müslümanların birliğini temsil eden bir yapıya dönüştürüldü.
Sayfa 37 - Biraz eksik yorum ama doğru. Hilafetin kaldırılmasını bir tek batılı devletler değil O zamanki baştaki malum kişi de istemiş ve hedefine ulaşmıştı.Kitabı okudu
Batılılar; büyük bir iştahla uçsuz bucaksız Osmanlı topraklarına yöneldiler. Hedefleri hasta adam dedikleri Osmanlı’nın kaynakları ve pazarından mutlak bir şekilde ele geçirmekti.
Osmanlı sisteminde, dünya Müslümanları bir milletti ve onu halife temsil ediyordu. Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler saltanatın himayesi altında millet kimliğiyle yaşıyorlardı. Yaşamlarını, kendi dini otoritelerinin öncülüğünde sürdürüyorlardı. Güçlü bir siyasal birlik vardı. Sömürgecilerin başarılı olması bu birliğin bozulmasına bağlıydı. Farklı din ve mezhebi bağlı olan milletleri, dini ve etnik söylemlerle ayrışmayı teşvik ettiler. Müslümanları ise Alevilik - Sünnilik , halifelik - imamlık ve Arap, Kürt, Türk kimliklerini kullanarak zihinsel ayrışma yetiler.
Sayfa 35Kitabı okudu
James Watt'ın buhar makinası, Sanayi Devrimi'nin başlangıç icadı kabul edilir. ( 1764 )
Sayfa 21 - İşaret YayınlarıKitabı okudu
Zamanın getirdiği arz ve talepler ekseninde anlayışımızı, idaremizi, sistemimizi, dönüştürerek, yönetime katılımı geliştirmemiz büyük önem taşımaktadır. Hür düşünce ve teşebbüs, demokratik idare, icat ve üretimin önünü açmak, Araştırma Geliştirme, Üretim Geliştirme, beyin ve bilgi transferi gibi konular, üzerinde yoğunlaşmamız gereken konulardır...
Sayfa 39Kitabı okudu
İletiler
Henüz kayıt yok
Yorumlar ve İncelemeler
