Cudi her şafak Cizrelilerin baktığı ilk yerdi. Orada savaşçılar vardı ve şafakları bekleyen güneş. Her gece savaşçılar, güneşi şafaklara tutmak için bekletiyordu sanki. Cizre'nin her sabahı Cudi'nin güneşiyle aydınlanıyordu. Cizre'yi yarıda bölen Dicle nehri sessiz ve sakin akıyordu. Durgun görünen suyun üzerinde oynaşan ışıklar, gümüşi parıltılar saçıyordu.
Özgür uçulabilecek bir dünya yaratılmadıkça, kafeslerde ömür tüketen hayatların sonu da gelmeyecekti. Yaratılacak hür bir dünyada kanatlanıp uçmayı da öğrenmedikçe, kadın erkeğin kuyusu, erkek de kadının uçurumu olmaya devam edecekti.
Nereye gidersek gidelim sorunsuz bir ortam bulamayız. Ve her yerin kendine has ağır veya hafif sorunları vardır. Bütün mesele bizim buna nasıl baktığımızdır. Ağır veya hafifine bakmaksızın her yerde karşılaşacağımız sorunla aklımızı güreştirmeye var mıyız, bu konuda gözümüz pek midir? Mühim olan bu. Nasıl bakarsan öyle anlarsın.
Şunu sakın unutma, küçücük bir fidanı gözetmeyen birisi koca ormanları da yakabilir. Büyük olan şeylerin asıl anlamı küçük şeylerde gizlidir. Benim için böyledir bu. Yıkıcı, kırıcı olmayan herkes için de böyle olmalıdır.