En Beğenilen Ahmet Ünal kitaplarını, en beğenilen Ahmet Ünal sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Ahmet Ünal yazarlarını, en beğenilen Ahmet Ünal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Önsözü, yazarın tabiriyle ‘iç sözü’ okurken aklıma şu satırlar geldi: “Çocuklarım doğmayı seçmedi, ben çocuk sahibi olmayı seçtim. Bana hiçbir şey borçlu değiller, ben onlara her şeyi borçluyum.” Ebeveynlik anlayışımız bu seviyeye geldiğinde dünya daha iyi bir yer olacak.
Sanırım, yeraltı edebiyatından okuduğum ilk kitap dersen yanlış olmaz. Daha
Merhabalar bugün sizlere #ikituhafinsan kitabı ile geldim.
Kutay;
Genç ayakları üzerinde duran ama geçmişte hep bir başkaları yüzünden babası tarafından sürekli şiddete uğrayan bir çocuk. Ama kafası sürekli +18 zikri fikri tek düşündüğü şey kadınlar ve cinsel yaşam.
Parkta otururken Mumirine rast düşer yolu onun da kutay'dan arta kalır yanıyordu iki iyi dost oluyorlar tabii bizim Mumirin 50 yaşında gençliğinden hiçbir şey kaybetmemiş adeta.
Tabi Kutay'a göre daha bilinçli bir adam okumuş etmiş ve bu bildiklerini kutay'a da aktarmaya çalışıyor. Kitabın sonuna doğru bu ikilinin başına öyle bir şey geliyor ki kitabı okurken ne kadar şaşırdıysam orayı okuduğumda da o kadar şaşırmıştım.
Okurken beni fazlasıyla yoran bir kitap oldu çünkü içerisinde çok fazla +18 konuşmalar geçiyor daha önce bu tarz bir kitap okumamıştım. Sizlerin de keyifle ve şaşırarak okuyacağı bir kitap olacağını umuyorum. Kitapla kalın hoşça kalın...
#ikituhafinsan
İki Tuhaf İnsan
"Bahçeniz bahar görmesin..."
Herkese Merhabalar...️
Sizlere yeni okuduğum bir kitap ile geldim.
Öncelikle kesinlikle isminin hakkını verdiğini söylemem gerek İki Tuhaf İnsan gerçekten de tuhaf bir kitaptı.
Devrelerimi yaktı deriz ya işte tam da öyleydi.
Üzerinde polisiye roman yazsa da kitabı bu
Şu insanlara bakın; hepsi aptalca dayatılan sahte hayatı yaşama ve takdir alma gayreti içindeler. Hiçbir zaman kendi fikirleri olmadı bu insanların, doğdular, çevrenin uygun gördüğü hayatı tamamlama amacıyla büyüdüler ve her şeyden habersiz de ölecekler. Ne acı bir senaryo öyle değil mi? Hatta doğdukları bölgeye göre, önceden batıl inançları, onlar adına tanımlandı, onlar da büyüdükçe bu kendi fikirleri dışında oluşan inançlara layık olmaya çalıştılar. Sorgulamak, düşünmek ve bu inançları öğrenmek, onlar için bir ihanet anlamına gelirdi.
Onlar anca yemeyi, içmeyi, tuvalete gitmeyi bilir, onun ötesinde hiçbir özellikleri yoktur. Kitap okumazlar, tiyatroya gitmezler, sadece ev, araba almak için yaşarlar, hatta elli yaşında ölürler, altmış yaşında da gömülürler.
Bir insan ait olmadığı çevrede ve toplumda yaşamaya zorlanırsa, sonuç o kişi için hep felaket olur, kendi kendini yer, bitirir, hasta olur, ölmek ister. Ancak insanı insan iyileştirir ve insan hasta eder…