Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Akbar Ahmed

Akbar Ahmed İslam ve Antropoloji yazarı
Yazar
9.3/10
3 Kişi
7
Okunma
3
Beğeni
1.474
Görüntülenme

Akbar Ahmed Sözleri ve Alıntıları

Akbar Ahmed sözleri ve alıntılarını, Akbar Ahmed kitap alıntılarını, Akbar Ahmed en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu kitap zamanımızı anlamak yolunda bir girişimdir. İçinde yaşadığımız çağ hakkında olduğu içindir ki, kullanılan dil ve imgelerin bir kısmı, dini konuların geleneksel dilde ve bilinen saygı kalıpları içinde tartışılmasına alışmış okuyuculara ters, hatta hakaret gibi gelebilir. Bu "sağlığınıza zararlı olabilir" türünden uyarıyı araya sokarken, burada söz konusu olan şeyin ne küfür ne de keyfilik olduğunu da belirtmek isterim. Dünyamızdaki kültürel sürtüşmelere yol açmakta -ve açacak- olan; eklektisizm, sinkritizm, ironi ve kavramları yan yana koyma akımları, postmodernizmin anlaşılmasında birincil önem taşıdığından, burada incelenecektir. Bu alan, hala çok az araştırılmış bakir bir alandır. Benim inceleyeceğim, ilgili bir konu da medyanın her yerde hazır ve nazır varlığıdır. Batılı medya dört bir yanımızdadır; bizi dürtmekte, yoldan çıkartmakta, etkilemekte, biçimlendirmekte ve zorlamaktadır. Batılı medyanın doğasını anlamadan, Müslümanları anlayabileceğimizi sanmıyorum; ben de bunu yapmaya çalışacağım.
Sayfa 9 - Cep Kitapları, 1. Basım, 1995 (asıl basım 1992), Önsöz
Postmodernizm kavramını bir kültüre uygulamak üzere başka bir kültürden ödünç almaya kalktığımızda, tanımı daha da büyük önem kazanır. Ne var ki, en açık tanımlayışıyla bile açıklıktan uzak ve kaynağı belirsizdir. Tarihsel bir dönem midir (postmodernlik), yoksa güncelleştirilmiş bir tarz mıdır (postmodernizm)? Edebi bir fantezi mi, felsefi bir kavram mı yoksa mimari bir düşünce tarzı mı? Estetik bir çeşitleme mi, evrenselleştirme eğilimine bir karşılık mı, bir sanat stili mi, yoksa toplumsal bir olgu mu? Salt Avrupa'ya özgü bir olgu mu, yoksa akla yakın bir biçimde başka yerlere de uygulanabilir mi? Soruların tonu uygun geliyor, çünkü bu deyim bir ironi ve belirsizlik çağını temsil ediyor; bu deyimi kullanırken ihtiyatı elden bırakmamızı hatırlatıyorlar. Ancak postmodernizmi tanımlamaya kalkışmadan önce, ondan önce gelen ve onu ölçmemize olanak veren modernizmi tanımlamak gerekiyor.
Sayfa 19 - Cep Kitapları, 1. Basım, 1995 (asıl basım 1992), 1. Bölüm, Postmodernizm ve İslam
Reklam
Saddam Hüseyin, 1990 yazında Kuveyt'i işgal ettiğinde, ortadan kaldırdığı Kuveytlilerin bağımsızlığı değildi yalnızca. 1990'larda, yirminci yüzyıl siyasi düzeninin payandalarını yerlerine yerleştirecek, uyumlu ve dengeli bir soğuk savaş sonrası Yeni Dünya Düzeni'nin hayalini kurup, hallerinden memnun, yaşayıp gidenlerin rahatını yok
Sayfa 14 - Cep Kitapları, 1. Basım, 1995 (asıl basım 1992), 1. Bölüm, Postmodernizm ve İslam
Medya konusunda kendim de pek kesin fikirlere sahip değilim. Gerek yıkıcı gücünün, gerekse baştan çıkarıcı çekiciliğinde saklı olan tehlikelerin farkında olmakla beraber, birbirinden apayrı insanların anlaşılmasına yardım edebilecek bir gizilgüç taşıdığının da bilincindeyim. Medyanın uçurumlara köprü kurmaktaki yetisi sınırsızdır. İster akademik, ister kültürel ve siyasal olsun, ileride yapılacak girişimler işitsel-görsel (audio visual) medyadaki ve iletişim teknolojisindeki gelişmeleri hesaba katmak zorundadır; dolayısıyla kimse artık tek başına bir ada gibi varolamayacaktır. Belki de benim çizdiğim hatalı bir resimdir; belki Asyalı geçmişimden, belki de tarih ve toplumu Müslüman gözüyle algılayışımdan çok fazla etkilenmekteyim. Ne var ki, bu denemeyi yapmadan Müslümanları ve bu çağda içinde bulundukları zor durumu anlayamayız. Bu yüzden, tezlerimi Batılı medya üzerindeki araştırmalarımda öğrendiklerimle destekleyeceğim.
Sayfa 12 - Cep Kitapları, 1. Basım, 1995 (asıl basım 1992), Önsöz
Allah'ın tekrarladığı gibi hayat, boş yere yaratılmamıştır. O, insanlığı yüce mertebelere çıkarmak, dünya yüzündeki şu kısa varlığımızın ahlaki kalitesini yükseltmek için bir mücadele, cihaddır. Oyle yapmak için de cihad, her dem sürdürülmelidir.
...bütün bunlar senin gözünü boyamak amacıyla değil, medyayla ne derece haşır neşir olduğumu belirtmek içindi. Sizi kapınızdan alıp kapınıza bırakan şoförlü limuzinler; üzerinizde sıcak, nemli sesleriyle titizlenen mini etekli güzel kızlar; gözlerinde bir aşinalık ışıltısıyla bakan, sokaktaki insanlar (şu TV'deki herif değil mi?); çevrenizden övgüler yağdıran sesler (Tanrı'ya şükür, nihayet sözüne inanılabilecek biri çıktı); bütün bunlar, baştan çıkarmak üzere hesaplanmış şeylerdir. Aynı zamanda bir ilüzyondur, yapay olduğu kadar geçicidir de. Baştan çıkarıcı olduğu kadar tehlikeli de olan, medyada boy göstermenin, insanoğlunun sorunları konusunda daha büyük bir bilgelik ve derinlere nüfuz eden bir görüş kazandırdığı düşüncesidir. Ben de, "anında görüntü" uzmanı, medya gurusu, Her-Şeyi-Bilen-Adam haline gelmek tehlikesindeydim. Tehlike çanlarının çaldığını gayet iyi ve berrak bir şekilde duyuyordum. Kendi rahatsızlığım, dostlarımda da başgöstermişti; medyada boy göstermemden kuşkulanmaya başlamışlardı. İçgüdüsel olarak Batı'ya karşı kuşku duyan bazı Müslüman dostlar, "Neden bu kadar sık çağırıyorlar seni?" diye soruyorlardı; "Neden 'düşman'la konuşuyorsun?" Birkaçıysa karamsar bir ifadeyle, "Sen de satıldın mı?" diye sordular. Müslümanların, sözcülükleri çoğu kez kendilerinden menkul, medyanın sahne ışıklarını paylaşmak istemeyen sözcüleriyse, işlerine karışan bir müdahaleci olarak gördükleri şeyden sinirleniyorlardı.
Sayfa 11 - Cep Kitapları, 1. Basım, 1995 (asıl basım 1992), Önsöz
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.