''Evcil ve yabanıl kurtların fosillerinin ve kemiklerinin karşılaştırılması, kurdun (Yeni Dünya'da evrimleşip) Eski Dünya'da Mezolitik'te evcilleştiği sonucuna götürüyor. Bazı kurt ırklarının evcilleşerek, insanın ilk evcil hayvanı durumuna gelip, zamanla uysal köpeğe dönüştüğü biliniyor. Burada yaygın iki yanlışa da değinilmeli. Evcilleşen, köpek değil, evcilleşmiş ırklarına ''köpek'' (Canis familiaris) denecek olan ''kurt'' (Canis lupus) türüdür. Ayrıca kurt evcilleştirilmemiş, kendi evcilleşmiştir.''
''..yay, doğada hiçbir zaman yan yana ve birleşmiş durumda bulunmayan iki (okun taş ucu ve yayın kirişi de düşünülecek olursa dört) nesneyi birleştiren ''yaratıcı düşünüş'' ürünü bir birleşik (''kompozit araç'') araç örneğidir. Gerçekten yay ile bir araç, doğa taklit edilerek değil, denebilir ki yoktan yaratılmıştır.'' (..)
Öte yandan, yaya barışçı bir etik açısından bakılırsa, etkili bir av aracı olduğu kadar etkili bir savaş silahı olmaya aday durumu unutulmamalıdır. (..) Veceteryan etiği açısından ise, mertlik, tüfeğin icadından çok önce, yayın icadı ile bozulmuştur denebilir.''
Yay ve torna:
*
''Yayın bir kullanımı da ''barışçı teknoloji'' alanında oldu. Belki bir rastlantı sonucunda yay ve okla sert nesneleri, kırmadan ve el tornasından daha etkili delik açabildiği anlaşılmış olmalı. Bunun için, bildiğimiz okun çomağı bildiğimiz yayın kirişinin çevresinde bir iki kez dolanacak biçimde sarılıyordu. Sonra ok, bir (sol) elle dibine yerleştirilen ortası oyuk bir yarı küre biçimli nesneyle bastırılırken, yere yatay tutulan yay öteki elle, sağa sola hareket ettiriliyordu. Böylece ekseni değişmeden ve hızla dönebilen okla üzerinden bastırmanın da etkisiyle, ucundaki ince sivri taş ''uç''un döner hareketiyle istenen nesnede düzgün delikler açılabiliyordu. Bu buluş (parçaları hareketli birleşik araç anlamında) ''insanlığın ilk makinesi'' sayılabilecek önemdedir.''
''..uygar toplum döneminde Sümerler'in (kendilerini göçebe barbar Samiler'den ayırt etmek için olmalı) ustura kadar keskin, jilet kadar küçük obsidyen yongası minitaşlarla tıraş olduklarını biliyoruz.''
''Dördüncü Buzul Çağı (Würm) sona erince çevresel koşullarda köklü değişiklikler doğdu. Avrasya'da buzulların çekildikleri yerlere ormanlar yerleşti. Otlaklar yok olunca buzul eteği bozkırlarının ve tundralarının iri memeli faunasının bir bölümü de yok oldu. Bir bölümü buzullarla birlikte kuzeye çekildi. Onlarla birlikte yöre
''Dördüncü Buzul Çağı'nın sona erişini izleyen binyılların oluşturduğu katmanlarda, önceki katmanlardakinden farklı araçlarla karşılaşılmaktadır. Bunlar çoğunlukla, öncekilere göre daha küçük, sonrakilere göre ise daha cilalanmış araçlardır. Öyle ki bu küçülme, önceleri insanlığın kültürel evriminde görülen bir gerilemenin belirtisi olarak görülmüştü.
''Minitaşlar'' (mikrolitler) denen bu araçların bir gerilemenin değil, ilerlemenin kanıtları oldukları sonra anlaşıldı. Çünkü bunların çoğu, tek başlarına araç değil, birleşik (kompozit) araçların parçalarıydı. Gerçekten minitaşlar, ok uçları, devşirme bıçağı dişleri gibi birkaç parçadan oluşan araçların, sapları çürüyünce geriye kalmış bölümleriydi. Dolayısıyla maddesel kültürde bir gerilemenin değil, olsa olsa bir ilerlemenin belirtileriydi.''