Alain Minc

Alain MincYeni Ortaçağ yazarı
Yazar
7.3/10
4 Kişi
24
Okunma
2
Beğeni
838
Görüntülenme

undefined Alain Minc Sözleri ve Alıntıları

undefined Alain Minc sözleri ve alıntılarını, undefined Alain Minc kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Avrupa Topluluğu, komünizmin çöküşü ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliği'nin dağılması sonucu anlamını yitirmiştir. Maastricht Anlaşması ölü doğmuş bir çocuktur.
Corona ile olabilir deniyor ama uzak bir ihtimal gibi
En eski ve en güçlü olanı da dahil, hiçbir sosyal altyapı kalıcı değildir. Sosyal aktörler ve sistemler arası değişikliklerin meydana gelmesi için de bizim alıştığımız anlamda ihtilaller olması gerekmeyecektir. Geleneksel ölçüler dışında yeni insanlar yeni iddialar ile ortaya çıkacak, kitlelerin desteğini alacak ve mevcut yönetim sistemi ve politik dengeleri son derece istikrarlı gözüken ülkeler bile bir anda pamuk ipliğine bağlı duruma gelebilecektir.
Reklam
Amerika dünya para sistemini kontrol etme uğruna uyguladığı finansal politikalarının sonunda kurbanı oldu. Dış borcu o kadar büyük boyutlara ulaştı ki artık kendisinin çıkarları ile askeri müdahalesinin giderlerini yükleyebileceği bir ülke ortada yoksa Amerika'nın ciddi bir dünya polisi rolünü oynaması olanaksız gözüküyor. Bu da Amerika'yı gittikçe dünyanın merkezi olmaktan uzaklaştırıyor.
Bu 18. YY'dan Bu tarafa en etkin Silah
İhtilal gücü etkin azınlıkların elinde değil, her an medyalar tarafından aydınlatılan ve harekete geçirilen kamuoyunun elinde olacaktır.
Hiçbir ülke, ister doğunun bugün için güçsüz belirsiz yapısı, ister batının daha sağlam ve güvenli gibi gözüken yapısı içinde olsun, sınırlarının değişmezliğinden emin olamaz. Fransa'nın Valon Topraklarına doğru genişlemesi, İskoçya'nın İngiltere'den kopması bile muhtemel olan bu devirde sınırların kesin ve değişmez çizgilerinden bahsetmek komik olacaktır.
19. yüzyıl tipi ihtilallerin geri dönüşü
Birincisi İtalya'da yaşanan entelektüel ihtilaldir. Diğer Avrupa Devletleri ve dünya İtalya'da neler olup bittiğini doğru değerlendiremiyor. Bunu o ülkenin hiç bitmeyen politik ve iktidar mücadelesinin şiddetli bir çeşidi gibi algılıyor. Halbuki İtalya'da yaşanan olay çok farklı bir olaydır. İtalya hiçbir zaman gerçek anlamda bir demokrasi
Reklam
Beş yıl öncesinin tek bir Avrupa heyecanını bugün hatırlayanlar bile çok az. Avrupa Birleşik Devletleri, biraz karmaşık bir organizasyon ama ortak ve tartışılmaz bir iradenin ürünüyken bugün sadece uzak bir hayaldir.
Avrupa eskiden tehdit altında olan ama risksiz bir ülkeyken bugün tehditlerden arınmış riskli bir kıta haline gelmiştir. Ortak birleştirici, dayanışma unsuru olan komünizm artık yok. Dediğimiz gibi tabu yıkıldı. Peki acaba bu tabunun yerini İslam alabilir mi? Hayır alamaz zira bugünkü İslam Dünyası homojen, tek vücut ve tek sesli değildir. İslam Dünyasının iktidarını ele geçirmeye çalışan ve batıya Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği'ni hatırlatan bir İran kabusunun hemen yanı başında, Avrupa Kıtası'na daha yakın, Orta Doğunun en güçlü İslam Ülkesi bulunuyor. Bu ülke Türkiye'dir. Batının ne yazı ki yeterince tanımadığı bir dost olan Türkiye yıllarca NATO'nun içinde Sovyetler Birliği'ne karşı en güvenilir hudut bekçisi olmuş, körfez savaşında da batı ile yaptığı dayanışma sayesinde o zaferin anahtarı olmuştur. Şimdilerde ise Sovyetlerden dağılan Müslüman ve Türk asıllı yeni cumhuriyetlerde İran'ın bütün gayretlerine karşın yine Türkiye ağır basmaktadır.
20. yüzyılda hemen hemen hiçbir ihtilal olmamıştır. Ne 1917'deki Bolşeviklerin zaferi, ne 1933'teki Nazi olayı, ne de komünizmin çöküşü birer gerçek ihtilaldir. Bir ihtilalin temelinde iki olgu yatar. Birincisi o ana kadar bilinmeyen bir yönetici sınıfının iktidara el koyması, ikincisi de bunun beraberinde bir kararsızlık (bilinmeyenler) dönemi getirmesi. Halbuki 20. yüzyılda ihtilal olarak nitelenen hiçbir olay bu özelliklere sahip değildi. Tabii ki önlerinde davul zurna çalarak ben geliyor diyen olayları devekuşu misali görmezlikten gelen aptallar bilahare bunu bir ihtilal olarak vasıflandırabilirler.
Dünyanın gelecekteki muhtemel dengeleri üzerine pek çok senaryo üretmek mümkün ama herkesin üzerinde birleştiği bir gerçek var ki bundan sonraki dekor, platform, sahne Pasifik'te kurulacaktır ve oyun artık Atlantik'ten ve Avrupa'dan çok uzak bir alanda oynanacaktır.
Reklam
Komünizmin yıkılmasından üç yıl sonra Avrupa barışından hala söz etmek mümkün değildir. Tam aksine Avrupa Topluluğu gibi sözde barışın garantörü bir topluluğun mensubu Yunanistan'da 1992 yılı Aralık ayında nüfusunun yüzde onuna yakın bir kalabalık sokaklara dökülüp savaş çığlıkları atmakta ve bunu bir hudut ihtilafı için değil sadece Makedonya gibi bir kelime yapabilmektedir. Bunu istisnai bir örnek gibi görürsek çok yanılırız. Bu, ortamın bir yansıtıcısıdır.
doğu-batı bloğu
Yıkılan duvar bugüne kadar onlara sadece karaborsa, dolara ulaşma yarışı, daha çok yokluk ve Marx'ın hiç düşünemediği bir hakim sınıfın yaratılmasını, yani mafyayı getirdi.
Avrupa'nın bugün artık ortak bir ideolojisi, daha da kötüsü bunu doğuracak, ortaya koyacak bir düşünce sistematiği yok. Düzensizlik artık yegane düzen prensibi haline dönüşüyor. Bu durumda tarihin tekerrürden ibaret olduğunu bir kez daha düşünmemek mümkün mü?
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.