Aleksander Tvardovski

Aleksander TvardovskiSovyet Öyküleri 3 yazarı
Yazar
8.5/10
4 Kişi
13
Okunma
0
Beğeni
246
Görüntülenme
“(...)sevgili Yakov İvaniç, Litvanya Alayı ne zaman kuruldu?” “Yanılmıyorsam 1811.” “Peki hangi çarpışmalara katıldı?” “Borodino, Bautzen, Dresden, Kulm, Leipzig. Sadece kendini gösterdiği çarpışmaları saydım. Paris’e ilk girenler arasında olduğunu söylemedim bile.” İrakli Andronikov, Portre
Neredeyse mutluydum. Ama gizli bir iç sıkıntısı bunu karartıyordu. Benim çabalarımın, beklentilerimin, heyecanlarımın anlamı neydi? Kime ve ne yarar sağlamıştı? Hiç! Onu başkaları bulmuş. Ben değil.
Reklam
Sanki bana küçük gelen bir pabucu giymişim de ayağımı sıktığını saklamak istermişim ama aslında bunu herkes bilirmiş ve bana üzülürmüş ama üzülürken aynı zamanda biraz da eğlenirmiş gibi hissediyordum.
Kızılötesi ışınlarıyla, kapalı bir zarfın içindeki kâğıtta kurşun kalemle yazılmış bir yazı okunabiliyor. Çünkü bu ışına karşı kâğıt yarı saydam, kalemin kurşunu ise geçirmez oluyor. Kanla veya mürekkeple lekelenmiş bir belge kızılötesi ışınlarıyla rahatlıkla okunabiliyor, çünkü kanı ve adi mürekkebi geçebiliyor. Ama matbaa mürekkebinde kalıyor. Senette, çekte veya başka kâğıtlarda her tahrifi, silintiyi, düzeltmeyi, ustalıkla yapılmış olsa da buluyor. İrakli Andronikov, Portre
“(...)Savaştayken başlamıştım yazmaya. Elbette çarpışmalarda değil. Hastanede yaralı yatarken. Her yaralanma benim için yeni bir şiir defteri, her yaralanma bir yaratıcı dinlenme bahanesiydi.” Aleksander Tvardovski, Sobacılar
Bir sabah bütün gece yağmış olan karın yarattığı ışık yansımasıyla her zamankinden erken uyandım ve o anda açık, yalın ve güvenilir bir düşünce içime doğdu. Aleksander Tvardovski, Sobacılar
Reklam
(...)büfeden ekmek, sosis, birkaç konserve ve votka aldım. Dönüşte İvanovna’ya uğradım, ondan bir kavanoz hıyar turşusu aldım. Rezeneli, sarımsaklı, leziz bir koku yayıyordu.(...) Aleksander Tvardovski, Sobacılar
(...)Bir kış üşütmüştüm, anneannem beni sobanın içinde bir ısı kürüne sokmaya niyetlenmişti. Sobanın içi öyle sıkıcı, öyle sıcak ve korkutucuydu ki, avazım çıktığı kadar bağırıp kıvrandım, neredeyse sobanın tablasından yere yuvarlanacaktım. Aleksander Tvardovski, Sobacılar
Sanki bana küçük gelen bir pabucu giymişim de, ayağımı sıktığını saklamak istermişim ama aslında bunu herkes bilirmiş ve bana üzülürmüş, ama üzülürken aynı zamanda biraz da eğlenirmiş gibi hissediyordum.
Bana okulun karşısındaki yol üzerinde bir yer verilmişti. Burası bir köy izbesiydi(4) ve benzer iki izbenin eklentisiydi.(...) (4) İzbe: Rusya’da köy evlerine verilen ad. -ç.n. Aleksander Tvardovski, Sobacılar
Resim