Alessandro Francesco Tommaso Manzoni; İtalyan şair ve romancı. Türkçeye Nişanlılar adıyla çevrilen romanı, Dünya Edebiyatı'nın seçkin örnekleri arasında gösterilmektedir
Manzoni, 1808 yılında Ceneviz'li bir bankerin kızı olan Henriette Blondel ile evlendi. Manzoni 1833 yılında ilk eşini kaybettikten sonra, 1837 yılında Stampa Kontu'nun dul eşi Teresa Borri ile ikinci evliliğini yaptı. Fakat ikinci eşi ve iki evliliğinden olan toplam dokuz çocuğunun yedisi, ondan önce vefat etti.
Farklı türlerde okuma hedefimi bu sene az çok gerçeklestirdiğim için memnunum. Çok sevdiğim edebi metinler de olmuş ama bu sene en çok kurgu dışı metinlerden etkilenmişim. Bir senelik macerama baktığımda bazı kitapların diğerlerine göre öne çıktığını gördüm. Kimilerini edebi hazzından, kimilerini bilgilerinden ve bilgileri sunuş tarzından,
Baktım, geceleri uykusuz kalma pahasına bir kitabı elimden bırakamadım, bitince bu kez etkisinden çıkamadım, üstüne başka şeyler de okuyamadım, o zaman iki çift laf edeyim de hem içim rahatlasın hem de başka okurların da ilgisini çeksin, dedim.
Siz de Sefiller'i okurken "bu tarz roman bir daha yazılamaz sanırım!" diye düşündünüz mü
Savaşın, vebanın, kıtlığın pençesinde mahvolan 1kent... 17. yüzyıl İtalya'sı. Çaresiz insanlar, çökmüş ve yozlaşmış sistem, iyi kadar kötüyü de bünyesinde barındıran dini kurumlar ve kavuşma mücadelesi veren 2nişanlının nefes kesen öyküsü. İlk kez 1834'te yayımlanan Nişanlılar uzun1dönem tarihsel romanlara örnek teşkil etmiştir...
Alessandro Manzoni, İtalyan edebiyatının başyapıtı sayılan ve çağdaş 1çok düşünce akımını da etkileyen romanında, seçtiği karakterlerle de kararlı, adil, insancıl kişiliklerin, ezilenin yanında zorbaya karşı olanların da varlığını hissettirmesi önem taşımaktadır. Aşka, hayata, kadere, dine ve adalete dair düzen içinde tüm gerçekliği ve yalınlığıyla dönemi yansıtmıştır.Yazar, 17. yüzyıl İtalyası'ndan 1çok kişinin serüvenini anlatırken, her1karaktere de dönemin toplumsal, ahlaki ve ideolojik sorunlarını yansıtarak o dönemi tüm durumlarıyla okura okadar içten aktarıyor ki olaylar sanki geçmişten değil de günümüzden gibi okuyoruz.
Veba salgınında anlattigi tüm durumun şuandan farkının olmaması bu salgın hastalıkların her dönem aynı şekilde damgasını vurmuş ya da kıtlık durumunda yaşanan acizliklerin, sıkıntıların her daim yaşanıyor ve adalet kavramıyla dinin çıkarlar uğruna kullanıliyor olması kitabın tam klasik değerde ve evrensel olduğunun kanıtıdır.
Çok severek okudum, kesinlikle tavsiyemdir, aynı dönem okuduğum Dante kitabıyla da aynı değerde kabul edilen "Nişanlılar" ölmeden önce okunması gereken #1001kitap arasındadır.
Şubat tuğla kitabı da bittiyse darısı Mart ayına :-))) Keyifli okumalariniz olsun...
Kendisinden sonra yazılan birçok tarihi roman ve klasiğe ilham kaynağı olmuş, İtalyan edebiyatının başyapıtlarından Nişanlılar, ilk kez 1834’te yayımlanmış. 17.yy’ın başlarında, Lombardiya bölgesinde bir köyde yaşayan iki gencin kavuşamama hikayesi çevresinde muazzam bir düzen eleştirisi aslında kitap. Dönemin ruhban sınıfını, bürokrasisini, yönetici sınıfını, politikacılarını, adalet sistemini eleştiriyor Manzoni ve yarı-feodal düzende ezilen halkı anlatıyor. O dönemde yaşanan kıtlık, ayaklanma ve yaşadığımız dönemle de korkunç benzerlikler gösteren (dört yüzyıl geçmiş olmasına rağmen çok fazla şeyin değişmediğini görmek sarsıcıydı) veba salgınına da tanıklık ediyoruz. Bu tarihi arka plan ve toplumsal eleştiriler, kitabı okurken yer yer Victor Hugo’nun Sefiller’ini, yer yer Stendhal’in Kırmızı ve Siyah’ını anımsattı bana. Kitabın adı yanıltıcı, kurgu kesinlikle salt bir aşk ekseninde ilerlemiyor hatta iki gencin hikayesi bu uzun kurguda oldukça az bir kısımda yer alıyor diyebiliriz, kalan kısımlarda değişik kesimlerden karakterlerin her biri diğerinden zengin hikayesini okuyor ve bu hikayeler üzerinden Manzoni’nin çizdiği toplumsal panoramayı seyrediyoruz. Oldukça akıcı, sürükleyici (özellikle ilk çeyreği soluksuz okudum) ve bayılarak okuduğum bir kitap oldu. Klasiklerden hoşlanan herkese muhakkak tavsiye ederim. En sevdiğim klasikler arasında yerini aldı. Ben Literatür Yayınları’ndan okudum, şu an İletişim Yayınları basıyor aynı çeviriyi, daha özenli bir redaksiyonla.