Demokratik cumhuriyetler dalkavukluk ruhunu çoğunluğa yayar aynı anda tüm sınıflara nüfuz etmesini sağlar. Demokratik cumhuriyetler başlıca yöneltebileceğimiz başlıca ithamlardan biri budur.
Yine tüm merkezi hükümetlerin tek tipliği de yücelttiğini söyleyebiliriz. Tüm insanları ayrımsız olarak aynı kurala tabi tutmak yerine insanına göre kural koyacak olsaydı uğraşmak durumunda kalacağı sonsuz ayrıntıya kafa yormaktan tek tiplik sayesinde kurtulmuş olurdu. Böylece hükümet, yurttaşlar neyi severse onu sever, onların nefret ettiğinden de doğal olarak nefret eder. Demokratik toplumlarda her bir bireyle egemeni sürekli aynı düşüncede buluşturan bu duygu ortaklığı, aralarında gizli ve kalıcı bir duygudaşlık oluşturur. Hükümetin genel eğilimleri hatırına yanlışları hoş görülür, kamu ancak aşırılıkları ya da hataları ayyuka çıkınca ve o zaman da zar zor ondan güvenini çeker ve o çağırır çağırmaz da geri döner. Demokratik halklar merkezi iktidarı elinde tutanlardan çoğunlukla nefret eder ama bu iktidarın kendisine daima sevgi beslerler.
"Bir yandan refah eğilimi sürekli artarken hükümet de giderek tüm refah kaynaklarını ele geçirir. Dolayısıyla insanlar iki farklı yoldan köleliğe doğru ilerlerler. Kendi rahatlarına düşkün olmaları onları hükümet işlerine bulaştırmaktan alıkoyarken refaha düşkünlükleri de onları yönetenlere giderek daha bağımlı kılar."
Sayfa 31 - Can Yayınları - 1. Baskı/Haziran 2019Kitabı okudu