Biz gözüyaşlı insanlarız; sevinir ağlarız, üzülür ağlarız, kahrolur ağlarız. Mizahımız da bundan ötürü gözyaşlarından süzülmüş birkaç damla kahkahadır.
Aşk (sevi) her güzelde sevdiğini ve sevdiğinde her güzeli bulmaktır ve buna inanmaktır. Sevi, gönlümüzün gerçeğini dilediği gerçekliğe çevirmesidir.
Annem okuryazar değildi. Ama, ince duygulu, sağduyusu olan bir kadındı. Bütün analar, dünyanın en iyi kadınlarıdır. Benim annem de, benim annem olduğu için dünyanın en iyi kadınıydı.
Adam oglunu arabasiyla okula goturuyor. Yolda bir kaza oluyor ve baba ölüyor. Cocuk agir yarali. Ambulans geliyor. Cocugu hastaneye kaldiriyorlar. Cocugun hemen ameliyat olmasi gerekiyor. Ameliyat masasina yatiriyorlar. Cok gecmeden cerrah iceri giriyor ve cocugu gorur gormez,
-Ben bu cocugu ameliyat edemem, diyor, bu benim oglum...
Acikli öykümuz bitti... Ne olup bitiyor?
Cocugun iki babasi mi var? Hayir, cocugun iki babasi yok...
Babalardan biri uvey mi? Hayir...
Cerrahin oglu yaralanan cocuga cok mu benziyor? Hayir...
Yanit son derece dogal.
Beynimizin nasil kaliplara girdigine cok guzel bir ornektir bu bilmece. Beynimiz oylesine kaliplasmis ki, cerrahin kadin olabilecegini yani cocugun annesi olabilecegini dusunemiyoruz bile...
Kadin-erkek esitliginden yana olabiliriz ama esitsizlik biz ayrimina varmadan beynimize islemis.