Ali Rıza Özdemir

Ali Rıza ÖzdemirAleviliğin Yazılmayan Tarihi yazarı
Yazar
Editör
7.9/10
117 Kişi
399
Okunma
23
Beğeni
4.255
Görüntülenme
Allah'ın bize en yakın olduğu yer gönlümüzdür. Bu nedenle kalp kırmak, gönül incitmek edebimizde ve erkanımızda büyük günahlar arasında sayılmıştır.
Geleneğimizde defalarca bildirildiği üzere, "Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlık" görülmüştür.
Alevi edebiyatının kurucuları arasında yer alan Yunus Emre, bir şiirinde, Allah'a yapılacak ibadetin Allah'a yakınlaşmak ve O'nun aşkına layık olmak için yapılacak ibadet olduğunu şu güzel mıs­ralarla anlatmaktadır: ''Cennet cennet dedikleri Birkaç evle, birkaç huri İsteyene ver sen onu Bana seni gerek ,seni."
Arapça, dine giydirilmiş bir elbisedir, dinin kendisi değildir. Elbette Kur'an-ı Kerim, Arapça indirilmiştir ve dini önderlerimizin Arapça veya başka dilleri öğrenmesi gereklidir. Ancak bu durum hepimizin Arapça öğrenmesini ve Arap kültürünü, kültürümüzle değiştirmemizi gerektirmez. Biz Arapçaya ve Arap kültürüne de saygı duyuyoruz; ancak Arap kültürü Araplara aittir. Biz Arap değiliz; Türk'üz ve Türk kalmak iradesindeyiz.
"İman sevgidir"; sevgi, zorla dayatılamaz; kılıçla, kanla, ikame edilemez
Bektaşilik kavramı genellikle Hacı Bektaş Veli'ye dayandırılmıştır. Ancak Hacı Bektaş tarafından kurulmuş bir tarikat değildir. Hacı Bektaş'ın vefatından sonra onun adına kurulmuştur.
Hz. Ali ve taraftarları, bir gece hilafet meselesini tartışmak üzere Hz. Fatıma'nın evinde toplandılar. Başını Ebu Bekir, Ömer ve Halid bin Velid'in çektiği bir grup, Hz. Fatıma'nın evini bastı. Evi içindekiler ile birlikte yakmakla tehdit ettiler. Çıkan arbedede Ömer, Hamile olan Hz. Fatıma'yı kapı aralığında sıkıştırdı ve daha doğmadan adı Hz. Muhammed tarafından konulan "Muhsin" adlı bebek anne karnında iken hayatını kaybetti.
Sayfa 64
İmam Muhammet Bâkır dönemi.
İslam'da tahrif hareketleri artmış, birkaç hadis ezberleyen herkes içtihat yapmaya başlamıştı.
Cahiliye dönemi bir bölüm.
Sos­yo-ekonomik düzen bozuk. Sınıflar arası uçurumun fazla olduğu toplumsal bir yapı. Aklın, aşkın ve hikmetin sürgün edildiği bir coğrafya . . .
Hz Hüseyin,
''Bazıları Allah 'tan bir şey umarak taparlar, bu ibadet tacirle­rin ibadetidir; bazıları da ateşten korkarak ibadet ederler, bu iba­det kölelerin ibadetidir; bazıları ise Allah 'ın nimetlerine teşekkür etmek için ibadet ederler, işte bu hür insanların ibadetidir ve iba­detlerin en hayırlısı da budur. '' der.
Sayfa 191Kitabı okudu
Evren'in Yaratılışı
Alevi şairlerinden Hüseyin güzel bir şiirinde bu konuyu şöyle dile getirilmiştir ''Ey erenler akıl fikir eyleyin, Dağlara da duman ne güzel uymuş. Yaratan aşkına şükür eyleyin, Mümine de iman ne güzel uymuş. Daim gezer idi dağlar başında, Hiçbir hile yoktu onun işinde, Alıp gezer idi çölün başında, Ali ye de Selman ne güzel uymuş. Hüseyin 'im yeşil giyer eynine, Hiçbir hile getirmezdi göynüne, Kurdu-kuşu lutfeylemiş kendine, Tabiata insan ne güzel uymuş. ''
Bir Türk, Arapların elbisesini giymekle ve onların kültürel alışkanlıklarını içselleştirmekle daha iyi Müslüman olamaz, olsa olsa ancak daha iyi bir Arap olur. Bugün Arap toplumunda yaşayan geleneklerin ve kültürel alışkanlıkların birçoğu İslam öncesi Arap toplumunda da vardı.
Sayfa 287Kitabı okudu
"Işk" aslen Arapça bir kelime olup Türkçeye "aşk" şeklinde geçmiştir. Arapça "sarmaşık" anlamına gelen "aşeka" kelimesi ile aynı kökten türemiştir. Çünkü sarmaşık nasıl bir ağacı sarmalarsa, aşk da insanı öyle sarmalamaktadır.
Sayfa 77
Bin yıldır yan yana, hatta iç içe yaşamış Alevîlerin ve Sünnîlerin bugün bile birbirlerini yeterince tanımamasının iki temel nedeni bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Sünnîlerden, ikincisi Alevîlerden kaynaklanmaktadır. Sünnîler, yüzlerce yıldır merkezî konumu elde etmek ve devletli olmanın avantajlarını kaybetmemek için kendisinden olmayan, farklı inanan ve farklı düşünen kesimleri ötelemiş ve bu merkezin dışında tutmuştur. Bu tutumunu ise ön yargılarla beslemiştir. Alevîler ise, dışarıdan gelen tehditlere karşı hayatta kalma kaygısı ile kendilerine özgü bir kapalı toplum modeli geliştirmiş ve çapraz evlilikleri yasaklamak dahil, Türk toplumunun diğer kesimleri ile ilişkilerini asgari düzeye indirmiştir.
Sayfa 14