istanbul, 1967 doğumlu. ortaöğrenimini önce şişli terakki lisesi, ardından fransa, italya ve belçika’da yaptı. ingiltere’de oxford üniversitesi’nde şarkiyat (türkçe ve arapça, islam tarihi) okuyup 1990’da mezun oldu. yükseköğreniminin ikinci yılı iskenderiye üniversitesi’nde çalışmalar yaptı. 1990’da türkiye’ye dönüp oxford üniversitesi’nin yök tarafından tanınmadığını öğrenince özel sektöre girdi.
1992’de davet üzerine iü edebiyat fakültesi bünyesinde açılan bilim tarihi bölümü’nün ilk okutmanı oldu. Almanya’da bamberg ve bonn üniversitelerinde bir yandan ders verip bir
yandan da doktora çalışmasını tamamladı. İngilizce, fransızca, almanca, ıtalyanca, rusça, arapça ve özbekçe biliyor."
Muhterem Zevcem ve refikam,
Burada arkadaşlar ile gece gündüz tabii görüşüyoruz o suretle vakit geçiyor. Hangimizin mektubu gelse hepimizin ondan haberi oluyor. Sizi hatırlamadığım bir zamanım yoktur. Ayrıldıktan sonra senin kıymetini daha ziyade takdir ettim.
Allah hayırlı mülakat müyesser eylesin (kavuşmak nasip eylesin) Münip ile Suat bize müteallik (ilişkin) havadislerden muhtasar olarak (kısaca) bazılarını yazsınlar. yatağımı hiç sorma, elbise ve çamaşırlarım da yoktur dışarıya çıkmaya müsaade etseler belki tedarik edebilirim. Bir abaya çok ihtiyacım vardır halbuki burada yoktur.
[4 Ağustos 1919]
Hayri, Malta
Bu beşinci mektubumdur. Hâlâ sizden bir mektup bile alamadım. Herhalde bir mektup gönderirsiniz. Afiyetteyim sizin de afiyetinize dua ederim. Sual edenlere selam eylerim efendim. Fi 23 Haziran Sene 335 (1919) (Hayr)i
Kitabın bir şekilde sadeleştirilerek sunulması lazımdı. Birçok kıymetli bilginin yer aldığı bölümler olmasına rağmen sayfaların çoğu sabah kalktım, şuraya gittim, şununla şu (önemsiz) meseleyi görüştüm şeklinde. Bir "tarihçi" için zaman zaman ansiklopedik nizamda başvurulabilecek bir kitap olsa da biz "tarihseverler" için verimi düşük bir kitap maalesef.
İkinci Meşrutiyet devrinin en mühim simalarından ve İttihat ve Terakki’nin önde gelen şahsiyetlerinden olan Şeyhülislam ve Evkaf Nazırı Mustafa Hayri Efendi’nin günlükleri, hem yakın tarihimizin hem de yazarının gölgede kalmış yönlerine ışık tutuyor. Günlüklerde yalnızca dönemin siyasetinde oynadığı büyük role rağmen yeterince tanınmayan bu devlet adamının kariyeri ve kişiliğini örten esrar perdesi aralanmıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıç noktası kabul edilen bu son derece karışık dönemin tarihi de, izleyen yüz yıl boyunca Türkiye’nin kaderinde belirleyiciliğini koruyan pek çok hadisenin arka planı da bu günlüklerle açıklığa kavuşuyor.
Rahmetli Ürgüplü Hayri Bey'in Malta esaret boyunca genellikle eşine yazdığı mektupların bir bölümü bu kitapta derlenmiş. Şahsen ben kitabı ben beğenmedim. Kitap, 200 civarı sayfa olarak görünse de aslında sayfa sayısı bu rakamın tam yarısı belki yarısından da azıdır. Her sayfada mektubun aslı yanında da bugünkü harflerle yazımı da yer alıyor. Mektuplar, ingilizlerin uyguladığı kağıt kısıtından ancak 1 sayfa yazılabilmiş. Haliyle onda da hal, hatir sormalar ve esaretteki ihtiyaclar(para,giysi) dile getirilebilmiş. Hayri bey ağırbaşlılığını korumuş, eşine karşı da olsa mektuplarında oldukça resmi bir dil kullanmış.