Bir gün dönemin büyük âlimlerden biri olan hemşerisi Şakik Belhi ile karşılaştı ve ona sordu:
Ey Şakik, sen nasıl geçiniyorsun? Şakik Belhi cevap verdi:
- Bulunca yiyoruz, bulamayınca sabrediyoruz. İbrahim Ethem:
- Horasan'ın köpekleri de aynı şeyi yapıyorlar! diye karşılık verdi.
Şakik sordu:
- Peki, siz ne yapıyorsunuz?
- Biz bulunca dağıtıyoruz, bulamayınca sabrediyoruz.
Şakakları kırışmış nur yüzüyle tebessüm etti ve:
“Pîrim insan da çay gibi işte, tat alınır bir hale gelmesi için ne yollardan geçmesi, saatlerce demlenmesi lazım,”