Kendisi 2023’te okuduğum, beni derinden etkileyen en çarpıcı kitaptı diyebilirim. Alice Miller, çocukluk çağında yaşanmış olan travmaları, bunlarla bir yetişkinin nasıl baş etmesi gerektiğini, yanlış ebeveyn tutumlarını, zehirli pedagojiyi bu kitabında etkili ve akıcı bir dil ile anlatıyor. Kitabı okurken ‘bu zamana kadar nasıl olur da yaşadıklarımdan hep kendimi sorumlu tuttum, suçladım’ şeklindeki düşünceleriniz su üzerine çıkıyor. Okurken en sevdiğim alıntıları aşağıya ekliyorum, keyifli okumalar dilerim;
* "Ancak aslında hissetmediğim duyguları hissetmeye zorlarsam kendimi, gerçekten ne hissettiğimi, neye ihtiyaç duyduğumu ve insanların bana söylediklerini neden yapmam gerektiğini artık bilmiyorsam-gerçek benden- geriye ne kalır ki?"
* "Başka birini memnun etmeye çalıştığımız sürece asla doğru şeyi yapamayız."
* "Pek çok kişinin hasret olduğu huzur, bize dışarıdan verilebilen bir şey değildir."
* "Peki neden bizi herhangi bir sebep yüzünden küçükken sevmemiş insanlardan sevgi bekliyoruz?"
* "Yetişkinliğe götüren yol, maruz kalınan zulmün hoşgörülmesinden değil, kendi gerçeğimizin anlaşılmasından ve kötü davranılan çocuk için empati geliştirilmesinden geçer."
* "Kişinin istediği kadar yiyip içme özgürlüğü, kendi istediğini yapma açlığını doyuramaz."
* “Zoraki ‘sevginin’ çok büyük bir zarar verebileceği gerçeğinin genel olarak farkına varılması şarttır. Çocukluklarında sevilen insanlar, bunun karşılığında anne babalarını seveceklerdir, onlara anne babalarını sevmelerini söyleyen bir emre gerek yoktur. Bir emre itaat, asla bir sevgi doğuramaz.”