Geleneğini kültürleştiremeyen toplumların kültürlerini gelenekleştirdikleri açıktır. Çünkü toplumun yeniden üretimi için her nesil bir aktarım yapmak zorundadır.
Ne söylediğinin bir önemi olmamasına rağmen her ideoloji, desteğini almayı amaçladığı bir grup ya da kitleyi hassasiyetlerinden yakalamak durumundadır.
Kültür, benliktir oysa. Bir toplumun, hangi zihinsel süreçler içinden geçerse geçsin bilincinin derinlerinden damıttığı kişiliği, ruhunun yoğunlaşmasında vücut bulan özgün olma halidir.
Okurken büyük keyif aldığım, daha sonra da tekrar tekrar dönüp baktığım, belli bölümlerinden tekrar tekrar istifade ettiğim bir kitap. Alper Gürkan meseleyi çok yönlü bir şekilde ele almış ve bunu yaparken oldukça anlaşılır, akıcı bir Türkçe kullanmış.
Dokuzuncu kitap. Beklediğimden kat kat daha güzeldi, çok faydalandım ve beni başka kitaplara götüreceğini umduğum bir kitap oldu. İnsanlık tarihinin düşündüren ve iç burkan bir panaroması mahiyetindeki bu güzellikle karşılaştığım için çok mutluyum.
Kültürümüzde önemli bir yeri olan Karagöz atmosferinde bir kendini arayış öyküsünün anlatıldığı “Karagöz’ün Rüyası”, Alper Gürkan imzalı, kurgusu güçlü bir eser. Karakterin rüyalar âlemi ile kendini arayıştaki çırpınışı, gerçek ve algılanan hayatı sorgulamanızı sağlıyor. Olay akışında bir iki ufak yerde kopukluk yaşasam da eserin sonu gayet güzeldi. Hayal ile gerçek, bâtın ile zâhir gibi zıtlıkların aynı anda hayat bulduğu ve sorgulandığı bu eserde kendi yaşantınızı ve yaşadıklarınızın gerçekliğini sorgulama refleksi kazanabilirsiniz. Mutlu hafta sonları dilerim.
Kitaptan bir kelime:
Hayâlî: Karagöz oynatanlara verilen isim.