Selam!
Bu seriyi çok seviyorum ve bu kitap acaba gerekli miydi diye düşünürken, okuduktan sonra iyi ki çıkmış, dediğim bir kitaptı. Üçüncü kitapta üç krallık birleşti ve her şey güllük gülistanlık diye bitirmişken, bu kitapla birlikte Kraliçe Cat'ın Ebedi Yaşam İksiri'yle lanetlendiğini öğreniyoruz. Cat, hiç değişmeyecek, yaşlanmayacak ve çocuğu da karnında onun birlikte olduğu gibi kalacak, bebeğini kucağına bile alamayacak. Yardımcı olabilecek hiçbir Tanrının elinden bir şey gelmezken Kral Griffin'in şifacı kardeşi Jocasta da kolları sıvıyor ve panzehiri bulmak için türlü arayışlara giriyor. En sonunda edindiği ipuçları ile Kirke bahçesi'ne doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkılıyor.
Bu yolculukta geçilmesi gereken sınavlar vardır ve hayatta kalmak bazen oldukça zor olacaktır. Her zaman kenardan izlemek zorunda kalan Jocasta, kendi yolculuğunda gerçek bir mücadele veriyor ve sevdiği adam Flynn ile de birçok duygu yaşamaktan da geri durmuyor.
Bir şeylerden korkan Flynn'in korkusunu anlasam da, bir şeyleri yaşamamaktan pişmanlık durmaktan da yaşayıp görmeyi mantıklı bulmam sebebiyle kızdığım yerler de oldu. Jocasta ise azimle, sevgiyle ve anlayışla o kadar iyi idare etti ki... hem Flynn ile ilişkileri olsun hem de Kirke bahçesine doğru çıktığı yolculuktaki mücadelesi olsun. En sonunda kendi hayatı konusunda birçok şeyi ele almasına da bayıldım.
Kitabı keyifle okudum. Bu seriyi seviyorsanız, kesinlikle okumalısınız.
"Tanrıçaların Savaşı'nda hepsi birer piyondu ancak bu sefer zaferi kılıç değil bilgi getirecekti."