Anahide Ter Minassian

8.5/10
2 Kişi
11
Okunma
0
Beğeni
886
Görüntülenme
Ermeni Sorunu Doğu Sorunu’nun bir yanıydı ve onun baş­lıca özelliklerini aynen taşıyordu: Osmanlı İmparatorlu­ğunda baskı altında tutulan bir azınlık, kültürel Rönesansın gelişi, Balkan ayaklanmaları örneği, Osmanlı İmparator­luğunun kendisini çağdaşlaştıramaması ve Avrupa devletle­rinin rekabeti.
Komünist Parti Manifestosu’nun Ermenice çevirisinin yayımı 1894’te başlamış, ama tamamlanamadan kalmıştır.
Reklam
içinde boğuluyordu: “devrim”, “özgürlük”, “despotluk”, “barbarlık”, “yoksulluk”, “aşağılanma”, “fedakârlık” ve “sosyalizm” gibi kelimeler düzenli olarak tıpkı sihirli sözler gibi durmadan tekrar.
Sayfa 24 - Iletişim YayınlarıKitabı okudu
Kafkasya Ermenileri, millî hareketin evrimineterimin geniş anlamıyla sosyalizmi dahil ettiler. Buna Marksizmi de kattılar. Fakat Gürcüler arasında hızla yayılan Marksizm, Ermeniler arasında yavaş ilerledi ve ancak Ermenistan’ın Sovyetler Birliği içine alınmasından sonra, resmî ideoloji olarak kendini zorla kabul ettirdi.
Sayfa 10 - Iletişim YayınlarıKitabı okudu
Ermeni Sorunu’na sosyalizmi ilk sokanlar, Kafkasya Hınçak- ları idi. Asgari programlan Türkiye Ermenileri için, “devrimci başkaldın eylemleri” aracılığıyla “geniş bir demokrasi, siyasal özgürlük ve millî bağımsızlık öngörmesine karşılık, azamî programlan insanın insan tarafından sömürülmesine karşı çıkıyor ve “Ermeni halkı ve anayurdu için... istikbaldeki amaç” olarak sosyalizmi gösteriyordu.
Sayfa 20 - Iletişim YayınlarıKitabı okudu
Türk yetkililerinin onayıyla, göçebe güney Kürtlerinin (mevsimlik) hareket alanları kuzey ve kuzeydoğu yönün­ de gitgide daha çok genişletildi. Göçebe ve yarı-göçebe Kürtler, Muş ve Van yöreleriyle Ağrı Dağı çevresinde kışlıyor, yer­leşik halkların köy ve kasabalarını işgal ediyorlardı. Ermeni köylülerden erzak ve haraç istiyorlar; onları kendi korumala­rını [hafir] satın almaya zorluyor, herhangi bir cezaya çarptı­rılmadan mallarını yağmalıyor, kadınlarını ve sürülerini kaçı­rıyorlardı.Ermeni köylü ve zanaatkârının olağan tepkileriy­se kaçmak ve İstanbul’a, İzmir’e, Transkafkasya’ya göçmekti.
Reklam
Marx’la Engels’in Osmanlı lmparatorluğu’nun bütünlüğüne karşı mücadele etmektense, Çarlığa karşı mücadele etmek gerektiği yolundaki derslerine sadık kalan Karl Liebknecht, Ermeni devrimcilerin objektif açıdan Anadolu’da Rus yayılımcılığının ajanları olduğundan kuşkulanıyordu. Fakat devrimciler Rosa Luxemburg’un des­teğine sahiptiler. O, Marksist tezi başaşağı etmiş ve Osman­ lmparatorluğu’nda sosyal demokrasinin gelişmesinin başlı­ca ön-koşulu olan ekonomik ve toplumsal güçlerin gelişme­sinin millî hareketten ve Hıristiyan halkların kurtuluşundan geçtiğini göstermişti.
Ermeni Sorunu’na sosyalizmi ilk sokanlar, Kafkasya Hınçakları idi. Asgari programlan Türkiye Ermenileri için, “dev­rimci başkaldırı eylemleri” aracılığıyla “geniş bir demokrasi, siyasal özgürlük ve millî bağımsızlık öngörmesine karşılık, azamî programları insanın insan tarafından sömürülmesine karşı çıkıyor ve “Ermeni halkı ve anayurdu için... istikbalde­ki amaç” olarak sosyalizmi gösteriyordu.
Gerçekten, Rusların Gürcülere karşı güçlükle kazandıkla­rı zafer, 1864’ten sonra yarım milyon kadar Kafkasyalı Müslümanın (Çerkesler, Abhazlar, Ubıhlar vb.) Osmanlı İmparatorluğu’na göçmesine yol açmıştır. Bunlar, sınır boyla­rındaki vilâyetlere ve Kilikya’ya kadar içerilere yerleştirildi­ler. Arkalarından, Avrupalı muhacirler geldi. Her iki grup da, çoğu kez Ermeni reayanın topraklarında iskân edildi.
1856 Hatt-ı Hümâyunu Osmanlı İmparatorluğunun Müs­lim ve gayri Müslim bütün uyruklarının yasa önünde eşit­liğini ilân etmişti, ama bunun Anadolu eyaletlerinde pratik bir uygulaması yoktu. “Millet Nizamnamesi” ile “Millî Mec­lis” gerçek reformlar olmasına karşılık, bunlardan asıl yarar­lananlar İstanbul’daki Ermeni rahiplerle burjuvaziydi; Er­meni köylülüğünün kaderi, bütün Anadolu köylülüğününki gibi kötüleşmeye devam etti.
Resim