Anıl Çeçen

100 Soruda Kemalizm yazarı
Yazar
Derleyen
7.0/10
18 Kişi
89
Okunma
12
Beğeni
2.413
Görüntülenme

Anıl Çeçen Sözleri ve Alıntıları

Anıl Çeçen sözleri ve alıntılarını, Anıl Çeçen kitap alıntılarını, Anıl Çeçen en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk kendi doktrinini kitap yazarak ortaya koymamıştır. O donmak ve değişen koşullar karşısında böylesine bir doktrinin yetersiz kalmasından çok çekiniyordu. Bu nedenle kitap yazmamış ama büyük söylevini kaleme alarak olayları gerçeklere dayanarak gelecek kuşaklara aktarmıştır. Söylev bir anlamda O'nun kitabıdır ama katılaşmış bir doktrin yapıtı değildir.
Sayfa 9 - Atatürkçü Düşünce Derneği Yayınları
İkili kutuplaşmanın ortasında yer alan Türkiye her zaman jeopolitik önemi ile anımsanmış, batının ileri karakolu, batının Ortadoğu'daki çıkarlarının bekçisi durumlarına düşürülmüştür. Son birkaç yüzyıldır sürüp gelen bu tür siyasal manevralara, Mustafa Kemal karşı çıktığından ve halkını örgütleyerek direndiğinden, batı hiç bir zaman Mustafa Kemal'i tam olarak benimseyememiştir. Türkiye'nin başında sömürge tipi bir yönetim görmek isteyen batının sömürgeci devletlerinin ulusal kurtuluşun ve bağımsızlığın önderini içlerine sindirmeleri çok zordur. Bu nedenle, Atatürk olgusu, batıda çifte standart çerçevesinde değerlendirilmiştir. Sosyalizme, İslamcılığa ve Turancılığa karşı batının işine geldiği için Atatürk modeli desteklenmiş ama. O'nun bağımsızlıkçı ve ulusal çıkarlara öncelik veren tutumu eski sömürgeci alışkanlıklara ters düştüğü için batının ileri ülkelerinde karşı çıkılmıştır. Kapitalist dünyanın tüm ülkeleri tek bir pazara dönüştürme hedefi doğrultusunda Atatürk gibi ulusalcı liderler bir engel olarak görülmeğe başlanmıştır. Bu durumda siyasal olaylara batının penceresinden bakmağa başlandığında, doğaldır ki, liberalizm adına Atatürk eleştirileri de gündeme gelmektedir.
Sayfa 6 - Atatürkçü Düşünce Derneği Yayınları
Reklam
Küreselleşme, kavramsal olarak ele alındığında basit değil ama karmaşık bir olguyu yansıttığı görülmektedir. Küreselleşme yalnızca bir genel dünya sistemi değil, aynı zamanda gündelik yaşam ile ilgili bir çok yeni değeri ifade etmektedir. Teknolojik devrimin yarattığı olanaklarla, çok uzaklarda gerçekleşen günlük yaşamın bir parçası durumuna gelmiştir. Uluslararası sermayenin yalnızca ekonomik amaçlı düşündüğü tek dünya olgusu, insanları aynı zamanda bir çok yeni duruma sürüklemektedir. Küreselleşme olgusu, yerel ve ulusal yapıları yıkarken, aynı zamanda insanların geleneksel duygu ve düşüncelerini de sarmaktadır. Bilgisi, teknolojik gücü ve sermayesi çok artan ekonomik merkezler, küreselleşme ile dünyayı daha fazla denetlemek isterlerken, ister istemez insanların günlük yaşamına, toplumsal ilişkilere de yansıyan yenilikleri yaratmaktadırlar. Yeni bir dünya düzeni kurulurken, buna uygun olarak da yeni bir insan tipi yaratılmak istenmekte ve insan kişilikleri de bu doğrultuda değiştirilmeye çalışılmaktadır.
Sayfa 37 - Atatürkçü Düşünce Derneği Yayınları
Post Komünizm döneminin önde gelen kavramı globalleşme yada küreselleşme olmuştur. Batı dillerinden gelen bu kavram; dünyanın bir küre olduğunu ve artık ikili yada üçlü bir dünya içinde değil ama tek bir dünya içinde yaşanacağını, her ülkenin giderek küçülen dünya içinde yerini alacağını, hiç bir ülkenin bu genel gidişten kaçamayacağını, dünyadan kopup izole bir yaşamı hiç bir ülkenin seçemeyeceğini, insanlığın artık tek bir aile olduğunu. bu çerçevede bütün insanlığın tek ve ortak bir dünyaya doğru birleşeceğin empoze eden batılı kapitalist merkezlerin yeni bayrağı haline gelmiştir. Kapitalist emperyalizm, sosyalist sistemi çökerttikten sonra dünyanın geri kalan kesimlerini teslim almak üzere böylesine geniş kapsamlı bir sistem üretmiş ve kendine göre haklı gerçeklerle bu kavramı savunarak dünya sistemi ile entegrasyon adı altında emperyalizm yeni biçimini tüm dünya uluslarına dayatmıştır.
Sayfa 34 - Atatürkçü Düşünce Derneği Yayınları
Uluslararası sermaye böyle istiyor diye dünyanın tüm ülkelerinin ve toplumlarının böylesine soyut ve geriye dönüş anlamında bir akıma teslim olmalarını beklemek mümkün değildir. Daha doğru dürüst modern olamamış toplumlara, post modernizm satmak ise iyice komik kaçmaktadır. Her toplumun tutumunu kendi sorunları ve çıkarları belirleyeceğinden, postmodernizmin ulusal devlet ve toplumların gereksinmesi olmadığı açıkça ortaya çıkmıştır.
Sayfa 31 - Atatürkçü Düşünce Derneği Yayınları
Modern çağların önde gelen değerleri olan ulus devlet, ulus toplum ve ulusal ekonomi gibi yapıların ret edildiği postmodernizm akımı içinde, dinsel ve etnik kimlikler öne çıkarılarak ulusal yapıların parçalanmaları hedef alınıyordu. Böylece, ulusal yapılardan ortaya çıkabilecek güçlü ekonomilerin modernist bir süreç içinde daha büyüyerek dünyaya
Sayfa 30 - Atatürkçü Düşünce Derneği Yayınları
Reklam
69 öğeden 71 ile 69 arasındakiler gösteriliyor.