Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.9
Anna Burns
Anna Burns Yorumları ve İncelemeleri
Anna Burns yorumları ve incelemelerini, Anna Burns kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Anna Burns puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Milkman" orjinal adıyla bilinen, 2018 Man Booker Ödülü, 2019 Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü ve Orwell Politik Kurgu Ödülü’ne layık görülen bir eser vardı elimde. Eseri Türkçe'ye İthaki kazandırdı ve bence çok da iyi yaptı. Duygu Akın'ın çevirisi neredeyse kusursuzdu.
Öncelikle kitap kapağından bahsetmek istiyorum. Ki ben kapağı
360 syf.
10/10 puan verdi
Kitap bizi 1970'lerde Kuzey İrlanda’nın çalkantılı, yanlış tarafta olmanın ölümcül olduğu yıllara götürüyor. Yanlış bir yerde düşüncesiz bir gülümsemenin bile şüphe uyandırdığı insanlar tehlikeli bir şekilde yaşarlar, özellikle kadınlar.
Burns, bir toplumun sadece diğer tarafa bakmakla kalmayıp bunun yerine cinsel taciz, istismar ve şiddet mağdurlarını başlarına gelenden sorumlu tuttuğunda neler olduğunu gösteriyor. Geleneksel rollerin olduğu ve erkeklerin güçlerini sergiledikleri bir toplumda, yürürken kitap okuyan ve paramiliter biriyle ilişkisi olduğu söylenen genç bir kız ana karakterimiz. Nefret ve güvensizliğin şekillendirdiği bir ortamda ailesi ve yakın çevresi tarafından takip edildiği için kendi sorumlu tutulan, hiçbir şekilde destek almayan, bireysellik ve özgürlüğü tehdit edilen bir mücadeleye tanıklık ediyoruz. Dedikodu, mahalle baskısı, kadın erkek eşitliği, ideolojik görüşler ve yüzyıllardır kadının bir şehvet ve günah sembolü olarak lanse edilmesine de eleştirisel yaklaşan muhteşem bir roman.
İlk Kuzey İrlandalı kadın olarak İngiliz edebiyatı alanında Man Booker Ödülünü kazanan Burns, kendi yaşadıklarından yola çıkarak böyle bir ortamın insanları nasıl şekillendirdiğini ve bir ömür boyu esir tuttuğunu çok ikna edici bir şekilde gösteriyor. Yazarın, inanılmaz derecede sürükleyici ve yoğun bir anlatım gücü var. Taciz mağdurlarının korku ve çaresizlik karşısında neden sessiz kaldığını okumak bir kadın olarak tabii ki canımı yaktı...
İsimsiz karakterler ve yeni bir okuma deneyimi için açık ve kabul etmeye hazırsanız bu kitap tam size göre.
1970’ler İrlanda’sının, tacize uğrayan on sekiz yaşında bir kız çocuğunun gözünden anlatımı Sütçü. Birleşik Krallık’a bağlı, kendini Britanyalı olarak gören, Protestan devlet savunucuları ile Birleşik Krallık’tan tamamen ayrılmak isteyen, İrlandalı, Katolik devlet retçileri arasındaki gerilimin doruk noktasında olduğu dönemler. Günlük
İsimsiz karakterlerin olduğu, 18 yaşında genç bir kadının anlatımıyla içerisinde mesajlar barındıran, anlatmak istediğini okuyucuya geçiren bir roman..
Ödülleri bulunan eserde, sosyal baskının, çevrenin bir kadında bıraktığı etkilere de yer verilmiş. Erkeklerin egemen olduğu, kadına karşı en yakınlarının ailesinin de dahil, hiçbir suçu olmadığı halde hakkında çıkan dedikodular ve mahalle baskısı yüzünden eleştirmeleri çok üzücü.
Çarpıcı bir anlatıma sahip eserde tacize karşı kadınların neden sustuklarını, toplumsal baskıya nasıl maruz kaldıklarını, kadın olmanın zorluklarına şahit oluyoruz.
Ortanca kız kardeş diye kendinden bahseden karakterin, Sütçü adında bir adamla sevgili olduğu söylentileri yayılıyor. Ama kızın zaten başka bir sevgilisi vardır. Çevremizde bile bu zamanda böyle durumlarla karşılaşılabiliyor. İnsanlar hâlâ hakları olmadıkları halde birisi hakkında çirkin bir dedikodu çıkarabiliyor maalesef.
Umarım bir gün aşabiliriz bunları..
Herkese merhaba!
Bu kitap, Man Booker Ödülü, Orwell Politik Kurgu Ödülü ve de Ulusal Kitap Eleştirmenleri En Iyi Roman Ödülü almış.
Toplumun bireyler üzerindeki baskısını rahatsız edici, kendini tekrarlayan ve bu tekrarları artan bir ritim ile dile getiren, sizi her daim diken üstünde tutan, bir an olsun rahatlamanıza izin vermeyen bir anlatı
Anna Burns’ün kutuplaşmış bir toplumdaki gündelik terörü, her şeye sirayet eden siyaseti ve asla bertaraf olamayacakların hikâyesini anlattığı, Sütçü.
“Ortanca kız kardeş başını kitabına gömerek yürüyor. Derken bir dedikodu: “Diğer taraftan” ve “retçi” bir sütçüyle sevgiliymiş güya. Yalan bunlar, ortanca kız kardeşin başka bir sevgilisi var. Belki-sevgilisi. Sınırların sert çizgilerle çekildiği bu yerde dikkat çekmek tehlikeli. Özellikle de bekâr genç kadınlar için. Her yerde seni dinliyor, gözlüyor olabilirler ve sınırı aşmak için tek kelime yeterli.”
Bu kitap, bir genç kızın yaşadığı sosyal hayata dair eleştirileri olarak okunabilecek bir eser. 1970'ler İrlandasinda geçse de günümüz gençliğinin çeşitli kaygılarıni da yansıtıyor. Ödüllü bir eser. Ödüllü kitaplara önyargım var ve beni yanıltmadı. Zor okunan ve uzun kelime şovları ve bitmeyen paragraflar. Terörizm, taciz ve adı konulmamış, çözümsüz siyasi mevzulara eleştirel bakış açısı. Mahalle baskısı, insan ilişkileri ve kördüğüm olaylara özgürlükçü yaklaşım. Okumakta güçlük çektiğim uzun süre elimde sürünen bir kitap oldu. Yeterli sabrınız varsa buyrun okumaya...
Ödül Alması Her Zaman İyi Bir Kitap Olduğu Anlamına Gelmez...
Aslında bu kitap 1000 kitaba üye olup inceleme yazmam gerekliliğini bana gösteren kitap.
Kitap 1970 lerin Kuzey İrlanda'sında geçiyor. Baş karakter Genç bir kız olup Kendine ortanca kardeş diyor. Kitaptaki hiç bir karakterin ismi olmamakla birlikte hepsi bir lakap ya da sıfatla belirtiliyor.
Kitabın konusu kadınlara yönelik taciz ve kadın bireyler üzerindeki toplum baskısı. Evet konu güzel çıkış noktasını da yazar iyi yakalamış ancak, işte sadece roman için bu yetmiyor ne yazık ki...
Kitap da bu konu yer yer tekrara düşen yer yer kabak tadı veren uzatmalarla bayiyor hiç alakasiz yerlerde siyasi ve toplumsal göndermeler yapılmaya çalışılmış ama olmamış olamamış...
Yazar konuyu yakaladım okuyucuya bu vurucu konudan ne versem yer mantığıyla uzatmış da uzatmış.
Eğer kitabın konusu taciz ve toplum baskısı olmasa idi bu kitap bu ödülleri kesinlikle alamazdı...
Bu nedenle her ödül almış kitap iyi kitap değildir....
Politik kurgu ödülü almış bu kitapta, politikanın sinir bozucu yapısını üslubuna yansıtmak yazarın bilinçli bir tercihi olmalı diye umarak sabırla okumaya tahammül ettim. her ne kadar hikayeye sindirilmiş sosyal ve siyasi eleştirileri takdir etsem de bunları çok daha çarpıcı bir biçimde anlatmayı başarmış eserler okumuş olduğum için uzadıkça uzayan ve bir çok yerdeki sarkmalarla beni çileden çıkaran bir kitap oldu.
Genellikle olumsuz eleştiri yazmam, daha doğrusu beğenmediğim kitaplar hakkında inceleme yazmaya bile uğraşmam. Bu kitabı da beğenmediğimi söyleyemem; bazen bizi çileden çıkarsa da bıktırsa da iyi ki var dediğimiz şeyler olabilir değil mi?
İthaki Yayınları'nın modern serisinden okuduğum ilk kitap oldu Sütçü. Doğrusunu söylemek gerekirse beğendiğim ama okurken beni yoran bir kitaptı. Kısaca konusundan bahsettikten sonra yorumumun detaylarına gireceğim.
Sütçü, siyasi olarak kesin çizgilerle kutuplaşmış bir toplumu 18 yaşındaki genç bir kadının gözünden ona musallat olan Sütçü karakterini konu alarak anlatıyor. İşe giderken, eve giderken, yürüyüş yaparken birdenbire yanında biterek sanki arkadaşıymış gibi davranan Sütçü'nün uyguladığı psikolojik şiddeti görüyoruz. Ve öyle bir toplum ki dedikodunun haber kaynağı olarak görüldüğü ve çok çabuk yayıldığı bir yer. Bu yüzden çevresinden sürekli tepki görüyor karakterimiz ve çeşitli sonuçlarla yüzleşmek zorunda kalıyor.
Kitabın genel olarak o kutuplaşmayı çok güzel yansıtıyor. Bir tarafta devlet destekçileri varken bir tarafta retçilerin sözü geçiyor. Toplum da haliyle bu ikisi arasında kalmış ve seçim yapmak durumunda. Ayrıca günlük hayatta yaptığınız ufacık farklı bir hareket sizi sınırı aşmışlar içine sokup sorgulanmazına, muhbir gözü ile bakılmanıza neden oluyor. Bu ortamı çok güzel oluşturmuş ve hissetirmiş yazar. Ama akıcılık konusunda çok zorladı beni ki araya birkaç kitap alıp bitirdim. Genel olarak beklentinizi, temposu yüksek bir kitap yönünde tutmanınız tavsiye ederim. Yoğun ve dikkatli okunması, üstüne düşünülmesi gereken bir kitap. Yer yer bana 1984'ü anımsattığı da oldu tabi ki. Politik ve biraz distopik eser olduğu için gayet normal.
Genel olarak düşüncem bu yönde hem beğendim ama aynı zamanda zorlandığım bir eserdi.
Sütçü ~ Anna BURNS
.
Arka Kapak;
Ortanca kız kardeş başını kitabına gömerek yürüyor. Derken bir dedikodu yayılıyor: "Diğer taraftan" ve "retçi" bir sütçüyle sevgiliymiş güya. Yalan, ortanca kız kardeşin başka bir sevgilisi var. Belki-sevgilisi. Sınırların sert çizgilerle çekildiği bu yerde dikkat çekmek çok tehlikeli. Özellikle de bekar genç kadınlar için. Her yerde seni dinliyor, gözlüyor olabilirler ve sınırı aşmak için tek kelime yeterli. Sütçü, kutuplaşmış bir toplumdaki gündelik terörün, her şeye sirayet eden siyasetin,asla bertaraf olamayacakların romanı.
.
Kitap Yorumu;
#heraybirkitapbirtoplantıistanbul grubumuzla okuduğumuz bir kitaptı ben covid yüzünden paylaşımda bulunamadım geç paylaşım oldu ama kitap kısmına dayanacak olursam özellikle çok beğenmediğim kitaplarda arka kapak yazıyorum genelde ama bir iki kelam da etmek istiyorum. Sütçü başlarken bir kaç sayfa ilgi çekici olsa da sonrasında hep karmaşa içinde gidiyor gibi bir türlü sevemedim artık 7 bölümden sonra biraz toparlanma olsa da zaten kitabınsonuna denk geliyor zaten ben açıkçası sevemedim her ne kadar ödüllü olmuş olsa da anlatım şekli belkide olaylar örgüsü bende hep eksik kaldı daha güzel bir şekilde yazılabilir di diye düşünüyorum ama yine de sevemedim.
Kitapla kalın!
360 syf.
9/10 puan verdi
Günlük hayatın içinde yaşarken hiç farkında olmdağımız bir arka planı var yaşamın. Gürültülü olabilen ve fakat çoğu zaman bir vızıltı şeklinde akan; varlığını her an hissediren, yoran, üzen, bazen sevindiren bir atmosfer gibi bizi saran yaşamın gürltüsü. Nefes alış verişimizde bile hüküm süren bu öznesiz yüklem daima şekil verme hakkına sahip
Doğru Olan Zordur
Video inceleme,
youtu.be/h-LQjiBb2a8
Bana bilmediğim bir konuda bol bol araştırma yaptırmış, izletmiş, okutmuş bir kitap oldu. Başlarda çok sıkıldım, hatta tamamında sıkıldım ama oldukça öğretici ve her sayfasında yazım tekniği hissedilen, özenli bir eserdi.
Kuzey İrlanda iç işlerine karışmış gibi hissediyorum kendimi bir haftadır. :)
Çeviride ufak sıkıntılar olsa da benden geçer not aldı çünkü çevirmesi çok zor paragrafları başarıyla Türkçeye geçirebilmiş Duygu Akın. Bir iki kelime tercihi talihsizliği olsa da emeğe saygı diyorum. Zaten sonraki baskılarda düzeltilmiş bazı hatalı kelimeler.
Aslında tavsiye ederim ama herkese değil. Sarmazsa okuyamazsınız çünkü.
Farkında olmadan toplumsal mesaj içeren bir eserle gelmişim arkadaşlar:)
Toplum baskısının genç bir kızın gözüyle anlatıldığı eser sizi ters köşe yapacak benden söylemesi..
Eser 1970'lerin İrlandasını anlatsa da sanki günümüzdeymiş gibi okuyorsunuz.
Yeni yılın ilk gününde okumaya karar verdim fakat hala bitmedin elimde gitmiyor, bu kadar ağır ilerleyen bir kitap olamaz. Ay sonuna yetişeceğini de hiç sanmıyorum artık.