Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
Anna Burns
Anna Burns Reviews
You can find Anna Burns reviews, Anna Burns book reviews, Anna Burns ratings on 1000Kitap.
Genç bir kızın yürürken kitap okuması ne gibi bir sorun teşkil eder? Koşuya çıkmak kadar doğal, günbatımının maviden öte renklere bürünmesi kadar olağan ya da belki bir erkek arkadaş ile aynı evde yaşama düşüncesi kadar sıradan olabilir.
Ne anlatıyorum okur ben sana? Aklının karışması normal çünkü kitaptaki genç kızımızında
Mickybo ve Ben filminden beri İrlanda meselesi benim şahsi meselem haline geldi. Evet, İrlanda'ya hiç gitmedim, muhtemelen de gitmem ama mesele hala aklımı kurcalar durur.
Tamamen kutuplaşmış bir şehirde bir kız karşı taraftan olan bir sütçü ile sevgili olmakla suçlanır. Buralarda kadın olmak zordur, sürekli gözler üzerinizde olur. Hele de işin içinde sütçü varsa.
Bu kitap bir kızın belki-sevgilisi ile belki-bir-ülkede belki-bir-öyküsü.
Sütçü olarak bilinen bu kişi aynı zamanda retçi, terörist ve çoğu zaman bir İRA üyesi olarak kendinden bahsettirirken, korkulan, karanlık biri olduğu gerçeği göz ardı edilmiyor. İrlanda söz konusu olunca siyasi yapılanması günümüz siyasi gündemine kadar sirayet etmiş örgüt İRA’dan bahsetmemek mümkün olmuyor elbet. Kuzey İrlanda sorunu olarak bilinen, neredeyse sokaklar arasına duvarlar ördürten, kanlı çatışmaların yaşandığı bir dönemi her ne kadar kişi, yer, bölge isimleri olmasa da anlatan Sütçü o dönemi kaba taslak anlatmak yerine, cinsiyet ayrımcılığından, her türlü tacizden tutalım da, devletin ve örgütlerin elinin her yere uzandığı birçok başka haksız, omurgasız detayları vermekten kaçınmıyor.
Toplum tarafından kadınlara biçilen rolü esnettiği için çeşitli suçlamalarla karşılaşan bir kadını ve bu kadın hakkında çıkan söylentileri merkezine alan bir roman.
Aldığı ödüller ve hakkında söylenenler sebebiyle kitabın bende uyandırdığı beklenti çok artmıştı. Ne yazık ki beklediğimi bulamadım. Kitapta bahsi geçen meselelerin büyük bir kısmını çok önemli bulsam da kitabın biçim açısından kusurlu olduğuna inanıyorum. Çok daha temiz bir şekilde yazılabilirdi sanki. Haddinden fazla uzayan bölümler, metin içindeki tekrarlar ve lüzumsuz açıklamalar beni boğdu açıkçası. Kitabın anlatmaya çalıştığına odaklanmak bir noktadan sonra epey güç bir hale geldi benim için.
Ana karakterin içinde bulunduğu durum aslında çok iyi bir malzeme. Kitabı hala kıymetli bulmamın temel nedeni de bu karakter zaten. Kutuplaşmanın hat safhaya vardığı bir toplumda kimseye yaranamayan bir kadının yaşamından bir kesite şahitlik ediyoruz. Evlilik dışı ilişki yaşadığı için saçma sapan suçlamalara maruz kalan karakterin tek sıkıntısı bu değil. Terörist olmakla, teröristle işbirliği yapmakla, yeterince politik olmamakla ve daha pek çok şeyle yaftalanan karakterin iç ve düşünce dünyası uzun uzun anlatılıyor kitapta.
Sütçü içerik olarak beni etkilemeyi başarsa da romanın bazı kısımları fazlasıyla kör göze parmak. Şimdi bu nereden çıktı dediğim pasajlar var metinde. Yazarın sesini biraz fazla duyuyoruz. Roman bazen deneme lezzeti vermeye başlıyor.
Kitabı önerip önermeme konusunda diyecek bir şeyim yok. Şahsen ben merak edip de okudum. Sütçü'yü merak edenler varsa kitaba elbette şans vermelerini isterim.
İnternet ortamında görüp inceleyerek aldığım bir kitap. Özellikle ödül alması benim için önemliydi. Kitabı okuyunca gerçekten farklı ve çok hoş bir okuma olduğunu düşünüyorum. Joyce’vari üslubu olduğu iddialarına bir şey diyemem çünkü James Joyce henüz okumadım. Ancak şunu söylemek istiyorum: Üsluba bayıldım! Kurgu da gerçekten çok güzeldi.
Romanda isim yok. Distopik bir dünyada yaşayan on sekiz yaşındaki Belki-kız’ımız, “yürüyerek kitap okuma” ile çevresinde tuhaf karşılanmaktadır. Aniden bir sütçünün ilgisiyle hayatı ilginçleşir. Belki-erkek arkadaşı, annesi, ikinci ve üçüncü kız kardeşler ile çevresinin baskısı altında yine tuhaf bir macera başlar.
Yazarın öyküsü de çok ilginç. Bu kitabından önce maddi imkansızlıklar ve hastalıklarla boğuşurken ödüllere kavuşuyor.
Bu kadar sıkıcı bir roman okuduğumu pek hatırlamıyorum. Gerek karakter isimlerinin olmaması, gerekse 1. tekil şahıs anlatımını okumak beni çok yordu ve kitap uzun sürede okundu. ( hem de notlar alarak ilerlememe rağmen) Sonuçta bitti. Çok zevk almadım. Ayrıca değinmek istediğim bir konuda; Eyyy yayınevi, eyy editor ,yazarının öz geçmişini yazıyorsunuz da, çevirmenin öz geçmişinden bir satır dahi neden yazmazsınız. Hiç yakışmamış.
Sütçüyü, orijinal adıyla Milkman'i, Man Booker ödülünü kazandığı için listeme eklemiştim. Bir tık yorucu çünkü oldukça politik bir kitap, ama bu bağlamda kullandığı dili çok beğendim. Toplumda 'Onlar' ve 'Biz' ayrımını o kadar gerçekçi bir şekilde anlatmış ki, okurken bağ kurmamak ve hak vermemek imkansız. Hangi ülkede olursak olalım siyaset, din, medeni durum hatta cinsiyet ve cinsel eğilim üzerinden bile toplumda o kadar ayrıştırıyoruz/ayrıştırılıyoruz ki.. Bunun yanında 'kadın' olmanın zorluğu üzerine söyledikleri de çok etkileyici. İşlediği evrensel ve zamansız sorunları son derece başarılı bir edebi dille birleştirdiği için son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biri oldu..
Dili çok farklı okuması zor ama yazarın üslubuna alışınca okuması nispeten kolaylasan bir eser. Konusu ile de oldukça dikkat çekici, ürkütücü ve karanlık bir dönemi ( İrlanda da 1970 ler) genç bir kadinin gözünden, ileri gidişler, geri dönüşler içeren değişik bir teknikle yazmış yazar. Herkese hitap edecek, sular seller gibi gidecek bir kitap değil ama farklı bir okuma deneyimi oldu benim için.
Sütçü, Anna Burns
Sütçü, Kuzey İrlanda sorunu, kutuplaşma, şiddet ve taciz üzerine çok çarpıcı bir roman. Örgüt ilişkileri, örgüt içi hiyerarşi, bu hiyerarşinin kadınlara yansıması, feminizm, aşk, evlilik gibi birçok alt başlık da var. Sokaklarda devletin ya da retçi örgütün şiddetinin kol gezdiği bir coğrafyada, ek olarak erkek tacizi ve mahalle baskısına maruz kalan bir kadının hikayesi. Kahramanların adı yok, ama “Ortanca Kız Kardeş” olanca canlılığı, gerçekliği ile unutulmayacak roman kahramanları arasına giriyor. “Sütçü, belki-erkek arkadaş, birinci kayınbirader” de ne kadar bildik erkek tipler. Çeviri süreci de çok zorlu olmalı. Şanslıyız, iyi ki bu kitap çevrildi ve okuyabildik.